DEVAM: 32. İstiaze
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
إِسْحَقُ بْنُ
عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
يَسَارٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَقُولُ اللَّهُمَّ
إِنِّي
أَعُوذُ بِكَ
مِنْ الْفَقْرِ
وَالْقِلَّةِ
وَالذِّلَّةِ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
أَنْ
أَظْلِمَ
أَوْ
أُظْلَمَ
Ebû Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: "Allah'ım, fakirlikten
(hayrımın) azlığından, zilletten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana
sığınırım"
İzah:
Nesâî, isti'aze; îbn
Mâce, dua; Ahmed b. Hanbel, II, 305, 325, 354, 540.
Hadis-i şerifteki
"azlık" kelimesinin önüne bir takdir yapılmış ve ona göre terceme
edilmiştir. Kelimenin ken disinden önceki " = fakirlik" kelimesinin
tefsiri olması da mümkündür. Bu takdirde "aziık"tan maksadın,
"mal azlığı'* olduğu anlaşılır ki o da fakirliktir.
Bu hadiste öncekilerden
fazla olarak Hz. Peygamberin zilletten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan da
Allah'a sığındığı görülmektedir. Zillet; hor, hakîr olmak, meskenet mânâlarına
gelir. Burada kast edilen Allah'tan başkalarının karşısında küçülmektir.
Zulüm: Lügatte
"bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak" demektir. Istılah
olarak, "haddi aşmak" veya "başkasının malında haksız yere
tasarruf etmek" şekillerinde tarif edilir.
Zulmeden kişiye zâlim,
zulme uğrayana da mazlum denilir. Zulmün zıddı adi, zâlimin mukabili de
"âdil"dir. Adalet Allah'ın sevdiği haslet, âdil de Allah'ın rızasına
nail olmuş kişidir. Peygamber (s.a.v.), Allah'ın gölgesinden başka hiçbir
gölgenin bulunmayacağı haşr gününde, Cenab-ı Hakk'ın himayesinde gölgelenecek
yedi sınıftan birinci olarak âdil idareciyi saymıştır.
Zâlim, Allah'ın
gazabını haketmiş, mazlum da duası makbul kişiler arasında sayılmıştır.