SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

VİTR BAHSİ

<< 1493 >>

DEVAM: 23. Dua'nın Fazileti Ve Âdabı

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ مَالِكِ بْنِ مِغْوَلٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَمِعَ رَجُلًا يَقُولُ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ أَنِّي أَشْهَدُ أَنَّكَ أَنْتَ اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ الْأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ فَقَالَ لَقَدْ سَأَلْتَ اللَّهَ بِالِاسْمِ الَّذِي إِذَا سُئِلَ بِهِ أَعْطَى وَإِذَا دُعِيَ بِهِ أَجَابَ

 

Abdullah b. Büreyde, babasından rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) bir adamın: "Allah'ım, senden, doğmayan doğurmayan, dengi ve eşi olmayan, bütün ihtiyaçları gideren ve tek olan senden başka ilâh olmadığına şehâdet ederek istiyorum" dediğini işitti. Bunun üzerine; “Şüphesiz sen Allah'tan kendisi ile istenildiğinde mutlaka verdiği, dua edildiğinde de kabul ettiği bir ismi ile istedin" buyurdu.

 

 

İzah:

Nesaî, sehv; Tirmizî, deavât; Ibn Mâce, dua; Ahmed b. Hanbel, III, 120, 158, 225, 245; V, 349, 350, 360; Dârimi, cihad 6; Fedailü'l-Kur'an 15.

 

Hadis-i şeriften anlaşıldığına göre dua ederken Allah'ın hoşlanacağı bazı sözleri söylemek, duanın kabul edilmesine sebeb olur. İhlâs sûresinin ihtiva ettiği sözler de, Allah'ın duaları kabule ve­sile kıldığı sözlerdendir. Hadis-i şerifin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki rivayeti, buradakinden daha geniştir. Hadisin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olması bakımından bu rivayetin tercemesini buraya alıyoruz:

 

İbn Büreyde'nin babasından rivayet ettiğine göre:

 

Büreyde bir gece yatsı vakti çıkıp Resulüllah (a.s.)'la karşılaştı. Resu-lüllah (s.a.v.) Btireyde'nin elini tutup mescide soktu. Orada Kur'an okuyan bir adamın sesini duydular. Peygamber (a.s.) Büreyde'ye;

 

"Onun miirâî olduğunu zannediyorsun" dedi. Ama Büreyde ses çıkar­madı. Birden mesciddeki adam dua etmeye başladı: "Allahim! Senden, doğ­mayan doğurmayan, dengi ve benzeri olmayan, ihtiyaçlan gideren ve tek olan senden başka ilah olmadığına şehadet ederek istiyorum" diyordu. Efendi­miz bunu duyunca:

 

"Nefsimelinde olan -veya Muhammed'in nefsi elinde olan-[Tirmizî'deki rivayet bu şekildedir.] Allah'a yemin ederim ki, bu adam Allah'dan kendisi ile istenildiğinde mutlaka ver­diği, dua edildiğinde kabul ettiği ism-İ azamı ile istedi" buyurdu.

 

Ertesi gün akşamdan sonra Büreyde yine dışarı çıktı ve Peygamber (a.s.)'le karşılaştı. Efendimiz yine onun elinden tutup mescide soktu. Orada Kur'an okuyan bir adamın sesini duydular. Hz. Peygamber:

 

“Buna nıüraî der misin?" buyurdu.

 

Büreyde: "Ya sen, müraî der misin ya Resulüllah?" cevabını verdi.

 

Resulüllah (a.s.);

 

"Hayır aksine bu samimi bir mü'mindir" buyurdu.

 

Gördüm ki (Ebu Musa el) Eş'arî de mescidin bir köşesinde kendine has sesiyle Kur'an okuyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.):

 

"Şüphesiz Eş'ari'ye veya Abdullah b. Kays'a -Davud'un nağmelerin­den bir nağme verilmiş" buyurdu.

 

(Bunu) ona haber vereyim mi Ya Resulullah! dedim.

 

Evet haber ver" dedi. Ben de haber verdim. Bunun üzerine Eş'arî bana;

 

Sen bana dostsun, Resulüllah (a.s.)'ın bir hadisini haber verdin, dedi.