DEVAM: 23. Dua'nın
Fazileti Ve Âdabı
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
يَزِيدَ
حَدَّثَنَا
حَيْوَةُ
أَخْبَرَنِي
أَبُو
هَانِئٍ حُمَيْدُ
بْنُ هَانِئٍ
أَنَّ أَبَا
عَلِيٍّ عَمْرَو
بْنَ مَالِكٍ
حَدَّثَهُ
أَنَّهُ سَمِعَ
فَضَالَةَ
بْنَ
عُبَيْدٍ
صَاحِبَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
سَمِعَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَجُلًا يَدْعُو
فِي
صَلَاتِهِ
لَمْ
يُمَجِّدْ
اللَّهَ
تَعَالَى وَلَمْ
يُصَلِّ
عَلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَجِلَ هَذَا
ثُمَّ
دَعَاهُ
فَقَالَ لَهُ أَوْ
لِغَيْرِهِ
إِذَا صَلَّى
أَحَدُكُمْ فَلْيَبْدَأْ
بِتَمْجِيدِ
رَبِّهِ
جَلَّ وَعَزَّ
وَالثَّنَاءِ
عَلَيْهِ
ثُمَّ
يُصَلِّي
عَلَى النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ ثُمَّ
يَدْعُو
بَعْدُ بِمَا
شَاءَ
Nebi (s.a.v.)'in
sahâbisi Fedâle b. Ubeyd (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resûlullah
(s.a.v.) bir adamın namazında Allah (c.c.)'ya sena etmeden ve Peygamber'e
salevât getirmeden dua ettiğini duyup; "Şu adam acele etti'* buyurdu.
Sonra adamı çağırıp ona
-veya bir başkasına-[Şüphe râvilerden birisine aittir.]; "Sizden biriniz namaz kıldığı zaman önce
Rabbi'ni ta'zim ve sena etsin, sonra Nebî (s.a.v.)'e salevât getirsin, bundan
sonra da artık istediği şekilde dua etsin" buyurdu.
İzah:
Tirmizî, deâvât; sehv;
Ahmed b. Hanbel, VI, 18.
Hadis-i şerifte, Hz.
Peygamber'in bir adamı namazda dua ederken duyduğu belirtilmekte, fakat namazın
neresinde olduğuna temas edilmemektedir. Ancak bu duanın ya selâmı verdikten
sonra ya da selâm vermek için oturduğunda, tahiyyat ve salli-barik dualarını
okumadan yapmış olması gerekir. Çünkü namaz içerisinde dua edilecek başka bir
yer yoktur. Şevkânî bu hadisin İbn Mes'ûd'un teşehhüd konusundaki rivayetinin
mânâsına uygun düştüğünü söyler. Bu anlayış Hz. Peygamber'in, adamın teşehhüd
için oturduğunda dua ettiğini duyduğunu kabul etmeyi gerektirir.
Tirmizî'nin aynı
sahâbî'den yaptığı şu rivayet ise, adamın namazı bitirdikten sonra dua etiğine
işaret etmektedir:
Resûlüllah (s.a.v.)
otururken içeriye bir adam girdi. Namaz kılıp, "Alla-hım, beni bağışla
bana merhamet et" diye dua etti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.):
"Ey namaz kılan adam!
Acele ettin. Namazını kılıp da oturduğun zaman lâyık olduğu şekilde Allah'a
hamdet, sonra bana salevât getir. Sonra da ona dua et" buyurdu. Daha sonra
başka bir adam namaz kıldı. Namazdan sonra Allah'a hamdetti, Peygamber'e
salevât getirdi. Resûlullah (s.a.v.) bu zata:
"Ey namaz kılan!
Dua et, karşılık görürsün" buyurdu.
Görüldüğü üzere
Tirmizî'nin bu rivayeti hadiste bahsi geçen zâtın namazdan sonra dua ettiğine
delâlet etmektedir.