DEVAM: 23. Dua'nın
Fazileti Ve Âdabı
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
شُعْبَةَ
عَنْ زِيَادِ
بْنِ مِخْرَاقٍ
عَنْ أَبِي
نَعَامَةَ
عَنْ ابْنٍ
لِسَعْدٍ
أَنَّهُ
قَالَ
سَمِعَنِي
أَبِي
وَأَنَا أَقُولُ
اللَّهُمَّ
إِنِّي
أَسْأَلُكَ
الْجَنَّةَ
وَنَعِيمَهَا
وَبَهْجَتَهَا
وَكَذَا
وَكَذَا
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
النَّارِ
وَسَلَاسِلِهَا
وَأَغْلَالِهَا
وَكَذَا
وَكَذَا
فَقَالَ يَا
بُنَيَّ
إِنِّي سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
سَيَكُونُ
قَوْمٌ
يَعْتَدُونَ
فِي الدُّعَاءِ
فَإِيَّاكَ
أَنْ تَكُونَ
مِنْهُمْ
إِنَّكَ إِنْ
أُعْطِيتَ
الْجَنَّةَ
أُعْطِيتَهَا
وَمَا فِيهَا
مِنْ
الْخَيْرِ
وَإِنْ
أُعِذْتَ
مِنْ
النَّارِ
أُعِذْتَ
مِنْهَا
وَمَا فِيهَا
مِنْ
الشَّرِّ
Sa'd (b. Ebi Vakkas)’ın
oğlunun şöyle dediği rivayet edilmiştir: Babam, benim "Ey Allahım! Senden
cenneti, nimetlerini, güzelliğini, şunları ve şunları isterim. Cehennemden,
cehennemin zincirlerinden, bukağılarından, şunlarından ve şunlanndan... sana
sığınırım" dediğimi duydu da şöyle dedi: Yavrucuğum! (Böyle yapma), ben
Resulullah (s.a.)'i: "Duada haddi
aşan bir topluluk gelecek" derken işittim. Sakın sen onlardan olma!
Şüphesiz sana cennet verilirse içindeki hayırlarla birlikte verilir.
Cehennemden korunursan ondaki serlerden de korunursun."
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I,
172, 183, 269.
Hadisin Ahmed b.
Hanbel'in Müsned'indeki rivayeti şu şekildedir:
Sa'd (b. Ebi Vakkas
-r.a.-) oğlunun "Ey Allahım! Senden cenneti, cennet nimetlerini, atlasını
ve benzer şeylerini istiyorum. Cehennemden, zincirlerinden ve bukağılarından
da sana sığınırım" diyerek dua ettiğini duyup şöyle dedi: "Gerçekten
sen Allah'tan çok hayırlar istedin ve çok serlerden ona sığındın. Halbuki ben
Resulullah (s.a.)'i "Şüphesiz duada haddi aşan bir grup gelecek"
buyurup; = "Rabbinize yal-vara yalvara gizlice dua ediniz. Şüphesiz o
haddi aşanları sevmez"[Bakara 186] âyetini okuduğunu duydum. Senin şunları
söyleyivermen kâfi: "Ey Allah'ım! Senden cenneti ve cennete yaklaştıran
söz ve işi isterim. Cehennemden ve cehenneme yaklaştıran söz ve işten de sana
sığınırım."
Her iki rivayette de
görüldüğü üzere, Sa'd b. Ebi Vakkas oğlunun duayı çok uzattığını cenneti
istemekle kalmayıp cennetin içindekileri de tek tek istediğini, cehennemden
korunmayı isterken de cehennemdeki çeşitli azab şekillerini saydığını duymuş
ve bunu uygun görmemiştir. Hz. Sa'd'm, oğlunun duasını yadırgayışı Hz.
Peygamberden duyduğu, "Duada haddi aşacak bir grup gelecek"
mealindeki sözlerden dolayı olmuştur. Duada haddi aşmak birkaç türlü tefsir
edilmiştir. Bunlar:
a. Hadis metninde
olduğu gibi topluca istenilen şeyin teferruatını tekrar sayıp dökmek;
b. Şer'an veya âdeten
olması mümkün olmayan şeyleri istemek.Meselâ: Hz. Muhammed'den sonra bir Peygamberin
gelmesini istemek, insanlığın olmamasını dilemek, gökyüzünün yere inmesini
yerin de gökyüzüne çıkmasını arzu etmek... Âlimler kişinin semalara çıkmak, bir
dağın altına dönüşmesi ve ölülerin kendilerine geri gelmesi için dua etmenin
caiz olmadığında icma etmişlerdir.
c. Duada haddi aşmak
söylenilen sözlerin seçili olmasına çalışmak, birbirine benzeyen kelimeleri
sıralamak için gayret sarfetmektir.
Dua ederken bağırıp
çağırmaktır.
Gerçi şerhlerde duada
haddi aşmanın bu sayılanlardan biri olabileceği belirtilmekte ise de, hepsinin
kastedilmiş olmasına hiç bir rnânî yoktur. Özellikle son iki tefsir, zamınımız
duahanlarının yaptıklarına pek uygun düşmektedir.
Biraz evvel geçen,
Bakara suresinin 186. âyetinden anlaşılıyor ki, dua sağıra seslenir gibi
bağırıp çağırarak değil, mütevazı bir şekilde yalvara yakara gizlice
yapılmalıdır. Dua ederken çok şeyler istemek, bağırıp çağırmak da hüner
değildir. Üzerinde durduğumuz hadis-i şerifteki Sa'd (r.a.)'ın sözlerinin
yamsıra şu âyeti kerime de duada teferruata dalmanın doğru olmadığını ortaya
koymaktadır: " = Kim o ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, artık o
muhakkak muradına ermiş olur."[Al-i İmran 185]