DEVAM: 2. Kadir
Gecesinde
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ حَفْصِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
السُّلَمِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ طَهْمَانَ
عَنْ
عَبَّادِ
بْنِ إِسْحَقَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
مُسْلِمٍ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ
ضَمْرَةَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أُنَيْسٍ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ كُنْتُ
فِي مَجْلِسِ
بَنِي
سَلَمَةَ
وَأَنَا
أَصْغَرُهُمْ
فَقَالُوا
مَنْ
يَسْأَلُ
لَنَا رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ لَيْلَةِ
الْقَدْرِ
وَذَلِكَ
صَبِيحَةَ
إِحْدَى
وَعِشْرِينَ
مِنْ
رَمَضَانَ
فَخَرَجْتُ
فَوَافَيْتُ
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَاةَ الْمَغْرِبِ
ثُمَّ قُمْتُ
بِبَابِ
بَيْتِهِ فَمَرَّ
بِي فَقَالَ
ادْخُلْ
فَدَخَلْتُ
فَأُتِيَ
بِعَشَائِهِ
فَرَآنِي
أَكُفُّ
عَنْهُ مِنْ
قِلَّتِهِ فَلَمَّا
فَرَغَ قَالَ
نَاوِلْنِي
نَعْلِي فَقَامَ
وَقُمْتُ
مَعَهُ
فَقَالَ
كَأَنَّ لَكَ
حَاجَةً
قُلْتُ
أَجَلْ
أَرْسَلَنِي
إِلَيْكَ
رَهْطٌ مِنْ
بَنِي
سَلَمَةَ
يَسْأَلُونَكَ
عَنْ
لَيْلَةِ
الْقَدْرِ
فَقَالَ كَمْ
اللَّيْلَةُ
فَقُلْتُ
اثْنَتَانِ
وَعِشْرُونَ
قَالَ هِيَ
اللَّيْلَةُ
ثُمَّ رَجَعَ
فَقَالَ أَوْ
الْقَابِلَةُ
يُرِيدُ
لَيْلَةَ
ثَلَاثٍ
وَعِشْرِينَ
Abdullah b. Üneys
(r.a.)'den; demiştir ki: Selime oğullarının meclisinde bulunuyordum, en
küçükleri de ben idim. "Bizim için Resûlullah (s.a.v.)'e kadir gecesini
kim sorar?" dediler. Bu (toplantı) Ramazanın yirmi birinci (gecesinin)
sabahında (yapılmıştı). Bunun üzerine çıktım, akşam namazında Resûlullah
(s.a.v.)'le karşılaştım. (Namazı kıldıktan) sonra evinin kapısının önüne
durdum. Yanıma gelince; "(içeri) gir" dedi. Hemen girdim. (Önümüze)
akşam yemeği getirildi. (Yemeğin) azlığından (elimi) geri geri çektim. (Yemek)
bitince: “Bana ayakkabılarımı ver" dedi ve kalktı. Onunla birlikte ben de
kalktım. (Bana): "Bir ihtiyacın varmış gibisin" dedi.
Evet, Selime
oğullarından bir cemaat beni sana gönderdiler: Sana Kadir gecesini sormak
istiyorlar, diye cevap verdim. Bunun üzerine: "Bu gece kaç(ıncı
gece)?" dedi.
Yirmi iki(nci
gecesi)dir, diye cevap verdim. "İşte O(Kadir gecesi), bu gecedir"
buyurdu. Sonra döndü yirmi üçüncü geceyi kast ederek; "Belki de gelen
gecedir" buyurdu.
İzah:
Kütüb-i Sitte arasında
sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Bu hadisin tercümesinde
geçen "belki de gelen gecedir" cümlesindeki "belki"
kelimesi rapça metindeki "ev" kelimesinin Türkçe karşılığı olarak
kullanılmıştır. Bilindiği gibi bu kelime mübhemlik (kapalılık) ifade eder.
Metinde bu manada kullanılmış olduğu kabul edilirse, o zaman hadîse şöyle mana
vermek gerekir: "Bu gecenin Kadir gecesi olma ihtimali olduğu gibi
yarınki gecenin de kadir gecesi olma ihtimali vardır. Bu iki geceden hangisinin
kadir gecesi olduğu kesinlikle belli değildir."
Bazan da "ev"
kelimesi "idrâb" için kullanılır, "tdrâb" kendinden önceki
olumlu cümlenin mânâsını "ibtal etmek" demektir. O zaman bu cümleye
şöyle mânâ vermek icab eder: "Kadir gecesi bu gecedir, yok hayır hayır
yarın gecedir." Bilindiği gibi îslâmiyette geceler kendilerinden sonra
gelen gündüzlere tabidirler. Bu bakımdan Ramazanın yirmi birinci gecesi denilince
ramazanın yirminci gününü yirmi birinci gününe bağlayan gece anlaşılır.
Resûl-i Ekrem
Efendimizin Kadir gecesinin tayini ile ilgili olarak kendisine yöneltilen
soruya açık bir şekilde cevap vermeyişini bir önceki hadis-i şerifte
açıkladığımız bu gecenin gizlenmesindeki hikmetlerde aramak lâzımdır. Ebû
Davud'a göre bu hadis garibdir. Çünkü bu hadisi Damure'den rivayet eden
Zührî'den başka bir kimse yoktur. Ancak bazı garib hadislerle amel etmenin caiz
olduğunu da unutmamak icab eder.