بَاب
رَكْعَتَيْ
الْفَجْرِ
2. Sabah Namazının İki
Rekat Sünneti
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
ابْنِ
جُرَيْجٍ
حَدَّثَنِي
عَطَاءٌ عَنْ
عُبَيْدِ
بْنِ
عُمَيْرٍ عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا قَالَتْ
إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ يَكُنْ
عَلَى شَيْءٍ
مِنْ
النَّوَافِلِ
أَشَدَّ
مُعَاهَدَةً
مِنْهُ عَلَى
الرَّكْعَتَيْنِ
قَبْلَ الصُّبْحِ
Âişe (r.anhâ)'dan;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) riâfile namazlardan hiçbirinde sabah namazının
farzından önceki iki rekat sünnette olduğu kadar devamlı değildi.
İzah:
Buhârî, teheccüd;
Müslim, müsâfirîn; Ahmed b. Hanbel, VI, 43, 54, 170.
Bu hadis-i şerif sabah
namazının farzından önce kılman iki rekat sünnetin müekked sünnetlerden
olduğuna ve sünnet olmayıp reğâibden bir nafile namaz olduğunu iddia eden
Mâliki ulemâsından bazılarının aleyhine bir delildir. Hatta Fethü'l-Kadîr
sahibi İbn Hümâm'a göre sünnetlerin içerisinde en faziletli olanı sabah
namazının sünnetidir. Bu sünneti özrü yokken oturarak kılmak caiz değildir.
Fetva vermekle görevli bir kimsenin halkın ihtiyacına cevab verirken diğer
sünnetleri terk etmesi caiz ise de, sabah namazının sünnetini terk etmesi caiz
değildir. Hulvânî'in beyânına göre, sabah namazının sünnetinden sonra en
faziletli sünnet akşam namazının iki rekat sünnetidir. Çünkü Resûl-i Ekrem
(s.a.v.) onu hazarda da seferde de terk etmemiştir. Sonra öğle namazının, son
sünneti gelir. Çünkü onun muekked sünnet oludğunda ulemâ ittifak etmiştir.
Halbuki öğlenin ilk sünneti öyle değildir. Zira bazılarına göre, öğlenin ilk
bünneti sünnet olduğu için değil de ezan ile kaameün arasını ayırmak için
kılınır. Sonra yatsının son sünneti daha sonra da öğlenin ilk sünneti gelir. Nihayet
ikindinin sünneti, ondan sonra da yatsının ilk sünneti gelir...”
Nevazil isimli eserde
beyân edildiğine göre, bir kimse beş vakit namazın sünnetlerinden birini
küçümseyerek veya lüzumuna inanmayarak terk ederse, kâfir olur. Lüzumuna
inandığı halde, terkedecek olursa, sahih olan görüşe göre günahkâr olur. Çünkü
sünneti terk eden kimseier hakkında tehdid vârid olmuştur.[îbn Humam,
Fethü'l-Kadîr, I, 317-313; İmam Birgivî, Şerhü'l-ehâdis't-Erba'în, 138.]
Hasan el-Basrî sabah
namazının sünnetinin vâcib olduğunu söylemişse de et-Tavzîh sahibinin beyânına
göre, bu şâz bir görüştür. Gerçek olan onun sünııet-i müekkede oluşudur.
İmam sabah namazını
kıldırırken yetişen bir kimse imama son rekatta selâm vermeden yetişeceğini
anlarsa sünneti kılar, sonra imama uyar. İmama son rekatta yetişemeyeceğini
anlarsa, sünneti terk eder. Sabah namazının sünnetinin ne vakit kaza
edilebileceği meselesi de ilim adamları arasında ihtilâf konusu olmuştur. İmam
Şafiî'nin zahir olan kavline göre sabah namazından sonra bile olsa hayat
boyunca kaza edilebilir. Nitekim Atâ, Tâvûs, bir rivayete göre İbn Ömer de bu
görüştedir.
Diğer bir cemaate göre
de sabah namazının sünneti ancak güneş doğduktan sonra kaza edilebilir. Kasım
b. Muhammed ile Evzâî, Ahmed, İs-hâk, Ebû Sevr ve bir rivayete göre İbn Ömer ve
İmam Şafiî de bu görüştedir. İmam Mâlik ve Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî'yc göre
ise, istenirse güneş doğduktan sonra kaza edilebilir. Smam Ebû Hanife ve Ebû
Yûsuf (r.a.)a göre ise, kaza edilemez.[Aynî, Umdetu'l-Kaarî, VII, 218.] Sabah
namazının sünnetinin fazileti ile ilgili olarak pek çok hadis-i şerif vârid
olmuştur. Bunlar ileride yeri geldikçe görülecektir.