بَاب
مَنْ نَامَ
عَنْ
حِزْبِهِ
19. Hizbini (Devam
Ettiği Zikrini Veya Kur'an Tilâvetini) Okuyamadan Uyuyup Kalan Kimse
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو صَفْوَانَ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الْمَلِكِ
بْنِ
مَرْوَانَ ح و
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
الْمُرَادِيُّ
قَالَا حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
الْمَعْنَى
عَنْ يُونُسَ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ
أَنَّ
السَّائِبَ
بْنَ يَزِيدَ
وَعُبَيْدَ
اللَّهِ
أَخْبَرَاهُ
أَنَّ عَبْدَ
الرَّحْمَنِ
بْنَ عَبْدٍ
قَالَ عَنْ ابْنِ
وَهْبِ بْنِ
عَبْدِ
الْقَارِيِّ
قَالَ
سَمِعْتُ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
يَقُولُ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ نَامَ
عَنْ حِزْبِهِ
أَوْ عَنْ شَيْءٍ
مِنْهُ
فَقَرَأَهُ
مَا بَيْنَ
صَلَاةِ
الْفَجْرِ
وَصَلَاةِ
الظُّهْرِ
كُتِبَ لَهُ
كَأَنَّمَا
قَرَأَهُ
مِنْ
اللَّيْلِ
Ömer b. Hattâb (r.a.)
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittim: "Bir kimse
hizbini veya onun bir kısmını okumadan uyur kalır da sonra onu sabah namazı ile
Öğle namazı arasında okursa kendisine o hizbi gece okumuş gibi (sevab)
yazılır."
İzah:
Müslim, musâfirîn;
Tirmizî, cuma; Nesâî, kıyâmu'l-leyl; ibn Mâce, ikâme; Dârimî, salât; Muvatta,
Kur'ân
Hadis-i şerif, hizbini
gece okuyamayan bir kimsenin bu hizbini ertesi gün sabah namazı ile öğle namazı
arasında okuduğu takdirde gece okumuş gibi sevab alacağını bildirmekte ve
virdlerini gece okuyamayan kimseleri gündüz okumaya teşvik etmektedir. Nitekim
gece hizbini okuyamayanların onu gündüz okudukları takdirde gece okumuş gibi
sevab kazanacağı hususunda Kaadî İyaz şunları söylemiştir: "Bu, Allah
(azze ve celle) tarafından ihsan buyurulan bir fazilettir ve gece nafilesinin
efdal olduğuna delâlet eder. Çünkü bu fazilet yalnız uykunun galebe çalmasına
karşı ihsan buyrulmuştur."
Bu hadis-i şerifin
“Muvatta"daki metni şu manaya gelen lâfızlarla rivayet edilmiştir:
"Hiç bir kimse yoktur ki, geceleyin uykusu galebe çalarak terk ettiği bir
gece namazı bulunsun da, o kimseye o namazın ecri yazılmasın. O kimse için
uykusu bir sadakadır."[Muvatta, salâtu'I-Ieyl; Zurkânî, Şerhu'l-Muvatta,
I, 357.] Bu hadis tafdîl hususunda daha sarihtir. Çünkü kulun hem namazdan
alıkonduğuna hem de kendisine sevab yazıldığına delâlet etmektedir. Zira
ecrinden birşey noksan edilecek olsa, uykusu sadaka değil, bilâkis mâni
sayılırdı.
Bu hadis hakkında
Dârekutnî tenkîdde bulunmuş ve onu İbnu'l-Mübârek ile başkalarının, Hz.
Ömer'den mevkuf olarak rivayet ettiklerini, binaenaleyh hadisin muallel
olduğunu iddia etmişse de, bu iddia yerinde değildir. Hadis hem metin hem de
sened bakımından sahihtir. Gerçi Hz. Ömer'den mevkuf olarak rivayet edildiği
doğrudur. Fakat ulemâdan birçok kimse onu merfu olarak da rivayet etmiştir.
Kitabımızın başından buraya kadar müteaddit yerlerde gördük ki, böyle hem
mevkuf hem de merfû olarak rivayet edilen hadisler, merfû hükmündedirler. Çünkü
mevsuk bir râvinin ziyâdesi makbuldür.