بَاب
مَنْ قَالَ
يُصَلِّي
بِكُلِّ
طَائِفَةٍ
رَكْعَتَيْنِ
19. "İmam, Her
Taifeye İkişer Rekat Kıldırır' Diyenler(in Delilleri)
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
الْأَشْعَثُ
عَنْ الْحَسَنِ
عَنْ أَبِي
بَكْرَةَ
قَالَ صَلَّى النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي خَوْفٍ
الظُّهْرَ
فَصَفَّ
بَعْضُهُمْ
خَلْفَهُ
وَبَعْضُهُمْ
بِإِزَاءِ الْعَدُوِّ
فَصَلَّى
بِهِمْ
رَكْعَتَيْنِ
ثُمَّ
سَلَّمَ فَانْطَلَقَ
الَّذِينَ
صَلَّوْا
مَعَهُ فَوَقَفُوا
مَوْقِفَ
أَصْحَابِهِمْ
ثُمَّ جَاءَ
أُولَئِكَ
فَصَلَّوْا
خَلْفَهُ
فَصَلَّى
بِهِمْ
رَكْعَتَيْنِ
ثُمَّ
سَلَّمَ فَكَانَتْ
لِرَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَرْبَعًا
وَلِأَصْحَابِهِ
رَكْعَتَيْنِ
رَكْعَتَيْنِ
وَبِذَلِكَ
كَانَ
يُفْتِي الْحَسَنُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَكَذَلِكَ
فِي الْمَغْرِبِ
يَكُونُ
لِلْإِمَامِ
سِتُّ رَكَعَاتٍ
وَلِلْقَوْمِ
ثَلَاثٌ
ثَلَاثٌ قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَكَذَلِكَ
رَوَاهُ يَحْيَى
بْنُ أَبِي
كَثِيرٍ عَنْ
أَبِي سَلَمَةَ
عَنْ جَابِرٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَكَذَلِكَ
قَالَ
سُلَيْمَانُ
الْيَشْكُرِيُّ
عَنْ جَابِرٍ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Ebu Bekre (r.a.)'den;
demiştir ki: Nebi (s.a.v.) korkulu bir anda Öğle namazı kıldırdı. (Cemaatin) bir
kısmını arkasında, bir kısmını da düşman karşısında saf tutturdu. (Önce
arkasındakilere) iki rekat kıldırdıktan sonra selâm verdi. Kendisiyle birlikte
namaz kılanlar gidip (düşman karşısında duran) arkadaşlarının yerine durdular.
Sonra onlar gelip (Resûlullah'ın) arkasında namaza durdular, onlara da iki
rekat namaz kıldırdı. Sonra selam verdi. Böylece Resûlullah (s.a.v.) dört,
ashabı ise iki rekat (namaz kılmış) oldu.
el-Hasen (el-Basrî) de
böyle fetva verirdi.
Ebû Dâvûd dedi ki: Akşam
namazı da yine böyledir. İmam için altı, cemaat için de üçer rekat (kılınır).
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu
hadisi aynı şekilde Yahya b. Ebî Kesîr de Ebû Seleme ve Câbir vasıtasıyla Pey
amber (s m.)'den rivayet etti. Süleyman el-Yeşkuri de aynı şekilde;
"Câbir'den o da Peygamber (s.a.v.) 'den " diye rivayet etti.
Diğer tahric: Nesâî,
havf
AÇIKLAMA:
Burada tarif edilen
şekil düşmanın kıble cihetinde olmaması halinde kılınan korku namazıyla
ilgilidir. Hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) iki selâm
ile toplam dört rekat namaz kıldığı halde cemaat sadece iki rekat kılmıştır.
Bu tatbikat daha önce
geçen korku namazı şekillerine benzemediğinden ulemâ arasında bu konuda görüş
ayrılıklarının doğmasına sebeb olmuştur. Bu bakımdan Ebû Dâvûd, bu hadisin
sıhhatini ifâde ve takviye etmek maksadıyla sonuna üç ayrı talik ilave etmek
lüzumunu hissetmiştir. Ayrıca kendisinin de bu tatbikatı benimsediğini ortaya
koymuş olduğu da bir gerçektir.
Nitekim imam Şafiî ile
Hasan el-Basrî de bu görüştedirler. Bu görüşe katılmayan Hanefî ulemâsı ve
onların görüşünde olanlar bu hadisi te'vil ediyorlar. Çünkü onlara göre hadisi
zahirî mânâsına göre anlamak mümkün değildir. Zira bu olayın seferde vukua
geldiği kabul edilecek olsa, o zaman Resûlullah'ın son iki rekatının nafile
olması ve bundan da farz kılanın nafile kılan imama uyması lâzım gelir. Farz
kılanın nafile kılana uymasının caiz olmadığı ise, sahih hadislerin açık
delaletiyle bilinen bir gerçektir. Bu namazın hazarda kılındığını kabul etmek
de mümkün olmuyor. Çünkü o zaman da Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in ilk iki rekattan
sonra selâm vermemesi gerekirdi. İşte bu görüşten hareket eden Hanefî ulemâsı
bu namazın hazarda kılındığına, her iki grubun Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in
arkasında iki rekat kıldıktan sonra namazı kendi başlarına tamamladıklarına,
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in ilk iki rekattan sonra selâm verişinin de onun
hususiyetlerinden olduğuna hükmetmişlerdir.
Ancak "cemaatin
Resûl-i Ekrem'in arkasında namaz kıldıktan sonra kendi başlarına iki rekat daha
kıldıklarına dair hadiste bir ifâde bulunmadığı gibi, dört rekatlı bir namazda
ilk iki rekatten sonra selâm vermenin Resûl-i Ekrem'e ait bir özellik olduğuna
dair de bir delil yoktur" diye kendilerine itiraz edilmiştir. Onlar da;
"cemaat kendi başlarına iki rekat daha kılmıştır da râvîler bunu
nakletmemişlerdir" diyerek kendilerini müdafaa ettikleri gibi; farz kılan
bir kimsenin nafile kılan bir kimseye uyamayacağını söyleyerek muhalif görüşte
olanları tenkid de etmişler ve karşı taraftan ikna edici bir cevab
alamamışlardır. Yine Hanefî imamlarından Ebû Cafer et-Tahavî de bu hâdisenin
bir farz namazın iki kere kılındığı zamanlara ait bir uygulama olduğunu ve
Resûl-i Ekrem'in ardında namaz kılan taifelerin kendi başlarına iki rekat daha
kıldıklarını fakat sonradan bu uygulamanın neshedildiğini söyleyerek
muhaliflerine cevab vermiştir.[bk. Ebû Câter et-Tahâvî, Şerhû Meânil-âsâr I,
316.] Her ne kadar bu nesh iddiasına hadis-i şerifi nakleden Ebû Bekre
(r.a.)'in Resûl-i Ekrem'in son zamanlarında müslüman olduğu gerekçesiyle
itiraz edilebilinirse de, Ebû Bekre (r.a.)'nin naklettiği bu korku namazını
kendisi bizzat görmediği halde bu olayı bir başka sahâbiden işiterek mürsel
olarak nakletmiş olması da mümkündür. Yine Hanefî ulemâsına göre metindeki;
"Resûlullah (s.a.v.) ilk iki rekatten sonra selam verdi" sözüyle
"Tahiyyâtı okudu" denilmek istenmiş de olabilir.
Musannif Ebû Davud'un
hadisin sonuna ilâve ettiği, "akşam namazı da böyledir, imam için altı,
cemaat için de üçer rekat kılınır" sözü, kendi sözü ve şahsî kıyâsıdır.
Bununla beraber, Darekutnî, Beyhakî ve el-Hâkim'in Hz. Peygamber (s.a.v.)'in
bir korku ânında akşam namazını her iki taifeye ayrı ayrı üçer rekat
kıldırdığına dair.Ebû Bekre (r.a.)'den naklettikleri bir hadis de vardır.
el-Hâkim'e göre bu hadis Buhârî ve Müslim'in şartlarına uygun sahih bir
hadistir.
Bu durumda İbn Hacer
el-Askâlanî'nin Fethu'l-Bârî'de "korku halin-, de Resûl-i Ekrem
(s.a.v.)'in akşam namazını nasıl kıldığı konusunda bir haber yoktur"
şeklindeki sözünü "Korku halinde kılınan akşam namazının iki taife
arasında nasıl bölüneceğine dair bir haber yoktur" şeklinde anlamak
lâzımdır. Gerçekten de bu konuda aydınlatıcı bir haber bulunmadığından korku
anında kılman akşam namazının iki taife arasında nasıl bölüneceği hususunda
ilim adamları görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bu görüşler iki maddede
özetlenebilir:
1. İmam ilk taifeye iki
rekât, ikinci taifeye de bir rekat kıldırır.
2. İlk taifeye bir,
ikinci taifeye de iki rekat kıldırır.
İmam Ebû Hanife ile
taraftarları ve İmam Malik birinci görüşü benimsemişlerken İmam Şafiî ile
Ahmed b. Hanbel bu görüşlerden birincisini ikincisine tercih etmekle beraber
ikincisiyle amel etmenin de caiz olduğunu söylemişlerdir.
Şevkânî ise, Bahr'de
Hz. Ali'nin akşam namazını birinci taifeye iki rekat kıldırdığına dair bir
rivayet bulunduğunu ve burada başka bir görüşe yer olamayacağını ifade ediyorsa
da ikinci görüşü benimseyen ilim adamları da yine Hz. Ali'nin bir tatbikatını
kendi görüşleri için delil göstermektedirler. Ancak yine sözü geçen Bahr isimli
eserde birinci görüşün, namazın mutad olan düzenine daha uygun oluşu sebebiyle
ikinci görüşü tercih edilebileceği belirtilmektedir. Çünkü birinci görüşün
uygulanışı şöyledir: İmam birinci taifeye iki rekât kıldırıp da üçüncü rekat
için kalkınca bunlar kalan rekatı kendi kendilerine tamamlamak üzere imamı terk
ederler ve namazı bitirip düşman karşısında bekleyen arkadaşlarının yerlerini
alırlar. Bu sefer de onlar gelirler kendilerini üçüncü rekatın kıyamında
beklemekte olan imama uyarlar. İmamla birlikte bir rekat kıldıktan sonra imamı
terk ederler. Bu terki de isterlerse imamı teşehhüdde oturur oturmaz,
isterlerse selâm verdikten sonra yaparlar.
İkinci görüşe göre ise,
akşam namazının korku ânında kılınış şekli şöyledir: İmam ikinci rekata kalkınca
birinci taife kendisini terk eder ve kalan rekatları kendi kendine tamamlayarak
düşman karşısında mevzilenmiş olan arkadaşlarının yerine geçerler ve onların da
gelip kendilerini ikinci rekatın kıyamında beklemekte olan imama uymalarını
sağlarlar. İkinci taife de imamla birlikte iki rekat kıldıktan sonra imamı
isterlerse en son oturuş anında isterlerse, selamdan sonra terk ederek
kılamadıkları üçüncü rekatı tamamlarlar.
Musannif Ebû Dâvûd
konumuzu teşkil eden hadisin Yahya b. Kesîr tarafından da rivayet edildiğini
söylemekle hadisin sağlam olduğunu ve başka rivayetlerle takviye edildiğini
ifade etmek istiyor. Gerçekten bu hadis Müslim'de şu manaya gelen lâfızlarla
nakledilmiştir:
"Resûlullah
(s.a.v.) ile birlikte döndük ve Zatü'r-Rika denilen yere geldik. Gölgeli bir
ağacın yanına geldiğimizde onu Resûlullah (s.a.v.)'a bıraktık. Derken
müşriklerden bir adam çıkageldi. Resûlullah (s.a.v.)'in kılıcı ağaçta asılı
idi. Kılıcını alarak kınından çekti ve Resûlullah (s.a.v.)'e:
Benden korkuyor musun?
dedi. Resûlullah (s.a.v.):
Hayır, cevabım verdi.
Müşrik:
Şimdi seni benden kim
koruyabilir? dedi. Efendimiz:
"Beni senden Allah
korur''cevabını verdi. Resûlullah (s.a.v.)'in ashabı bu adamı tehdid ettiler. O
da kılıcı kınına sokarak (ağaca) astı. Az sonra namaz için ezan okundu.
Resûlullah (s.a.v.) bir taifeye iki rekat namaz kıldırdı. Sonra onlar geri
çekildiler. Öteki taifeye de iki rekat namaz kıldırdı. Bu suretle Resûlullah
(s.a.v.) dört rekat cemaat ise, ikişer rekat kılmış oldular."[Müslim,
müsâfirîn] Musannif Ebü Dâyûd bu hadisin sıhhatini isbatlamak için Süleyman
el-Yeşkurî tarafından da merfû' olarak rivayet edildiğini söylemiştir. Aslında
bu hadisi yine Süleyman'ın Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Sa'd el-Ezdî'den rivayet
ettiği gibi Katâde ve Amr b. Dinar da Ebû Saîd el-Ezdî'den rivayet etmişlerdir.
Musannifin, hadisin
sonuna ilâve ettiği bu taliki İbn Cerir et-Taberî mevsûl bir senedle Resûl-i
Ekrem'e ulaştırırken Beyhakî de es-Sünenu'I-Kübrâ'da muallak olarak
nakletmiştir.
Netice olarak şunu
söyleyebiliriz ki; buraya kadar musannif Ebû Dâ-vûd korku namazının kılınışıyla
ilgili olarak dokuz ayrı hadis nakletmiştir. Bunlardan birincisi, "Düşman
kıble tarafında bulunduğu zaman korku namazının nasıl kılınacağım tarif
eden" 1236 numaralı Ebu Ayyaş ez-Zurakî hadisidir. Süfyân Sevrî, İbn Ebî
Leylâ, imam Şafiî bu hadis ile amel ettikleri gibi İmam Mâlik ile İmam
Ahmed'in de bu hadisle amel ettiklerine dair bir rivayet vardır. Bu babda korku
namazıyla ilgili olarak rivayet edilen diğer sekiz hadis ise, düşmanın kıble
cihetinde bulunmaması halinde korku namazının nasıl kılınacağına dairdir. Bu
hadisler sırasıyla şunlardır:
1. 1237 numaralı Sehl
b. Ebî Hasme hadisidir ki, Ali, İbn Abbâs, Ebû Hureyre, İbn Ömer, İmam Mâlik,
Şafiî, Ahmed ve Ebû Sevr (r. anhüm) bu hadis-i şerifle amel etmişlerdir.
2. 1238 ve 1239
numaralı hadislerdir ki, bunlarla da İmam Mâlik, Şafiî, Ahmed ve Dâvûd-ı Zahirî
(r.anhum) amel etmişlerir. .
3-4. 1240 ve 1241
numaralı Ebû Hureyre hadisleriyle 1242 numaralı Hz. Âişe Hadisidir. Bu
hadislerle de Zâhiriyye ulemâsı ve bir rivayete göre de İmam Ahmed amel
etmiştir.
5. 1243 numaralı İbn
Ömer hadisi. Bu hadis-i şerifler de İmam Ebû Hanife ve ashabı, Abdurrahmân b.
Evzâî ve Mâliki imamlarından Eşheb amel ettiği gibi İmam Şafiî ile Ahmed'in de
bu hadisle amel ettiğine dair bir rivayet vardır.
İmam Buhârî de korku
namazı konusunda bu hadisi diğerlerine tercih etmiştir.
6. 1244 numaralı İbn
Mes'ud hadisidir. Bu hadis-i şerifle de İmam Ebû Hanife ve İbn Ömer hadisiyle
amel eden diğer ulemâ amel etmişlerdir.
7. 1246 numaralı
Huzeyfe hadisidir ki, bununla da îbn Abbâs, Zeyd b. Sabit, Câbir, Ebû Hureyre,
Ebû Musa el-Eş'ârî ve el-Hasan el-Eş'arî, İbn Ömer, es-Sevrî ve tshak amel
etmişlerdir.
8. 1248 numaralı
konumuzu teşkil eden Ebû Bekre hadisidir. Bilindiği gibi bu hadis-i şerifle de
imam Şafiî ile Hasan el-Basrî amel etmişlerdir.