بَاب
مَنْ قَالَ
يُصَلِّي
بِكُلِّ
طَائِفَةٍ
رَكْعَةً
ثُمَّ
يُسَلِّمُ
فَيَقُومُ الَّذِينَ
خَلْفَهُ
فَيُصَلُّونَ
رَكْعَةً ثُمَّ
يَجِيءُ
الْآخَرُونَ
إِلَى
مَقَامِ هَؤُلَاءِ
فَيُصَلُّونَ
رَكْعَةً
17. İmam Her Gruba Bir
Rekat Kıldırır, Sonra Selam Verir. Bunun Üzerine Arkasındaki Grub Kalkar Bir
Rekat Daha Kılarak Öbürlerinin Yerine Gider, Onlar da Bir Rekat Daha Kılarlar
Diyenlerin Görüşü İle İlgili Hadisler)
حَدَّثَنَا
عِمْرَانُ
بْنُ
مَيْسَرَةَ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
فُضَيْلٍ
حَدَّثَنَا
خُصَيْفٌ
عَنْ أَبِي
عُبَيْدَةَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ صَلَّى
بِنَا رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
صَلَاةَ
الْخَوْفِ
فَقَامُوا
صَفًّا
خَلْفَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَصَفٌّ مُسْتَقْبِلَ
الْعَدُوِّ
فَصَلَّى
بِهِمْ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
رَكْعَةً
ثُمَّ جَاءَ
الْآخَرُونَ
فَقَامُوا
مَقَامَهُمْ
وَاسْتَقْبَلَ
هَؤُلَاءِ
الْعَدُوَّ
فَصَلَّى
بِهِمْ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَةً
ثُمَّ سَلَّمَ
فَقَامَ
هَؤُلَاءِ
فَصَلَّوْا
لِأَنْفُسِهِمْ
رَكْعَةً
ثُمَّ
سَلَّمُوا
ثُمَّ
ذَهَبُوا
فَقَامُوا
مَقَامَ
أُولَئِكَ مُسْتَقْبِلِي
الْعَدُوِّ
وَرَجَعَ
أُولَئِكَ
إِلَى
مَقَامِهِمْ
فَصَلَّوْا
لِأَنْفُسِهِمْ
رَكْعَةً ثُمَّ
سَلَّمُوا
Abdullah b. Mes'ud'dan;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) bize korku namazı kıldırdı. (Cemaat) biri
Resûlullah'ın arkasında diğeri de düşman karşısında olmak üzere iki saf halinde
(ayağa) kalktılar. Resûlullah (s.a.v.) (arkasındaki) gruba bir rekat namaz
kıldırdı. Sonra öbür gruba bir rekat namaz kıldırdı. Sonra öbür grub gelip
bunların yerine durdu. Bunlar da (gidip) düşmana doğru yönelerek (onların
yerlerine) durdular. (Resûlullah -s.a.v.-) berikilere de bir rekat kıldırdıktan
sonra selâm verdi. Bunun üzerine (arkasındakiler de) kalktılar kendi başlarına
bir rekat (daha) kıldılar ve selâm verdiler. Daha sonra gidip düşman
karşısındaki öbür grubun yerini aldılar. Onlar da bunların yerine dönüp
geldiler ve kendi kendilerine bir rekat kılıp sonra selam verdiler.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenıi'l-kübrâ, III, 261.
Ebû Yûsuf ‘tan başka
bütün Hanefî ulemâsınca kabul edilen korku namazı budur. Bu hadis-i şerifte
tarif edilen namaz şekli düşmanın kıble cihetinde olmadığı zamanda kılınan
korku namazıyla ilgilidir. Her ne kadar "Ebû Ubeyde babasından hadis
dinlememiştir. Husayf da zayıftır" diye bu hadise itiraz edenler olmuşsa
da bu itiraz doğru değildir. Çünkü Ebû Ubeyde aslında sağlam bir râvidir. İmam
Buhârî pek çok yerlerde onun rivayetlerini delil getirmiştir. Aynı şekilde
Müslim de ondan hadis nakletmiş ve Ebû Davud onun mümtaz bir kişiliğe sahib
olduğunu söylemiştir. Husayf hakkında da Ebû Zür'a el-İclî, İbn Ma'în, İbn
Sa'd ve Nesâî gibi hadis otoriteleri sitâyişkâr ifâdeler kullanmışlardır.
Her ne kadar İmam Ebû
Yûsuf, içerisinde gelip - gitme gibi namaza aykırı davranışlar bulunduğu için
bu şekilde kılınan korku namazının caiz olmadığım söylemişse de diğer Hanefî
uleması Nisa Sûresinin "Bundan sonra henüz namazını kılmamış olan diğer
kısmı gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar" mealindeki 102.
âyetinde tarif edilen şekle uygun düştüğü için korku namazının bu hadiste ifade
edilen şeklini diğerlerine tercih etmiş ve bu konuda İmam Ebû Yûsuf ile İbn
Ebî Leylâ'nın tercih ettikleri (1236) numaralı Ebû Ayyaş ez-Zürakî hadisini
ancak düşmanın kıble tarafında bulunması halinde geçerli
görmüşlerdir.[el-Mebsût, II, 48; Bedâi, I, 244.]