بَاب
مَنْ قَالَ
يُكَبِّرُونَ
جَمِيعًا وَإِنْ
كَانُوا
مُسْتَدْبِرِي
الْقِبْلَةِ ثُمَّ
يُصَلِّي
بِمَنْ
مَعَهُ
رَكْعَةً ثُمَّ
يَأْتُونَ
مَصَافَّ
أَصْحَابِهِمْ
وَيَجِيءُ
الْآخَرُونَ
فَيَرْكَعُونَ
لِأَنْفُسِهِمْ
رَكْعَةً
ثُمَّ
يُصَلِّي
بِهِمْ
رَكْعَةً
ثُمَّ تُقْبِلُ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي
كَانَتْ مُقَابِلَ
الْعَدُوِّ
فَيُصَلُّونَ
لِأَنْفُسِهِمْ
رَكْعَةً
وَالْإِمَامُ
قَاعِدٌ ثُمَّ
يُسَلِّمُ
بِهِمْ
كُلِّهِمْ
جَمِيعًا
15. (Korku Namazında)
Kıbleyi Arkasına Bile Almış Olsalar (Her İki Saftakiler de) Tekbiri Hep Beraber
Alırlar, Sonra İmam Arkasındakilere Bir Rekat Kıldırınca (Düşman Karşısında
Bulunan) Arkadaşlarının Yerine Giderler. Bu Sefer Onlar (İmamın Arkasına)
Gelince Kendileri Yalnız Başına Bir Rekat Daha Kılarlar. İmam Bir (İkinci)
Rekatı De Yeni Gelenlerle Beraber Kılar. Bunlar (Kılamadıkları) Rekatı İmam
Otururken Yalnız Başına Kılarlar, Sonra İmam Hepsiyle Beraber Selam Verir
Diyenler(İn Görüşüyle İlgili Hadisler)
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
أَبُو عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الْمُقْرِئُ
حَدَّثَنَا
حَيْوَةُ
وَابْنُ
لَهِيعَةَ
قَالَا
أَخْبَرَنَا
أَبُو
الْأَسْوَدِ أَنَّهُ
سَمِعَ
عُرْوَةَ
بْنَ الزُّبَيْرِ
يُحَدِّثُ
عَنْ
مَرْوَانَ
بْنِ الْحَكَمِ
أَنَّهُ
سَأَلَ أَبَا
هُرَيْرَةَ
هَلْ
صَلَّيْتَ
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَاةَ الْخَوْفِ
قَالَ أَبُو
هُرَيْرَةَ
نَعَمْ قَالَ
مَرْوَانُ
مَتَى
فَقَالَ
أَبُو هُرَيْرَةَ
عَامَ غَزْوَةِ
نَجْدٍ قَامَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِلَى صَلَاةِ
الْعَصْرِ
فَقَامَتْ
مَعَهُ
طَائِفَةٌ وَطَائِفَةٌ
أُخْرَى
مُقَابِلَ
الْعَدُوِّ
وَظُهُورُهُمْ
إِلَى
الْقِبْلَةِ
فَكَبَّرَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَكَبَّرُوا
جَمِيعًا
الَّذِينَ
مَعَهُ وَالَّذِينَ
مُقَابِلِي
الْعَدُوِّ
ثُمَّ رَكَعَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَةً
وَاحِدَةً
وَرَكَعَتْ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي
مَعَهُ ثُمَّ
سَجَدَ
فَسَجَدَتْ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي تَلِيهِ
وَالْآخَرُونَ
قِيَامٌ
مُقَابِلِي
الْعَدُوِّ
ثُمَّ قَامَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَامَتْ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي
مَعَهُ
فَذَهَبُوا
إِلَى
الْعَدُوِّ فَقَابَلُوهُمْ
وَأَقْبَلَتْ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي
كَانَتْ
مُقَابِلِي
الْعَدُوِّ
فَرَكَعُوا
وَسَجَدُوا
وَرَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَائِمٌ
كَمَا هُوَ
ثُمَّ قَامُوا
فَرَكَعَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَةً
أُخْرَى
وَرَكَعُوا
مَعَهُ
وَسَجَدَ
وَسَجَدُوا
مَعَهُ ثُمَّ
أَقْبَلَتْ
الطَّائِفَةُ
الَّتِي
كَانَتْ مُقَابِلِي
الْعَدُوِّ
فَرَكَعُوا
وَسَجَدُوا
وَرَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَاعِدٌ
وَمَنْ كَانَ
مَعَهُ ثُمَّ
كَانَ
السَّلَامُ
فَسَلَّمَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَسَلَّمُوا
جَمِيعًا
فَكَانَ لِرَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَتَانِ
وَلِكُلِّ
رَجُلٍ مِنْ
الطَّائِفَتَيْنِ
رَكْعَةٌ
رَكْعَةٌ
Mervân b. el-Hakem'den
rivayet edildiğine göre kendisi Ebü Hureyre (r.a.)'e, "Resûlullah (s.a.v.)
ile beraber korku namazı kıldın mı?" diye sormuş. O da "Evet"
diye cevab vermiş. Mervân: "Ne zaman?" deyince; Ebû Hureyre de şu
cevabı vermiş: Necid gazvesi yılında (kıldım). Resûlullah (s.a.v.) ikindi
namazı için kalktı, (askerlerden) bir grup sırtları kıbleye karşı düşman
karşısında dururlarken bir grub da kendisiyle beraber namaza durdu. Resûlullah
(s.a.v.) tekbir alınca düşman karşısında olanlarla kendi yanında bulunanlar hep
birlikte tekbir aldılar. Hz. Peygamber secde yaptı, onlar da yaptılar.
Diğerleri ise düşman karşısında ayakta duruyorlardı, sonra Resûlullah
(secdeden) kalkınca beraberindekiler de kalkıp gittiler ve düşmanın karşısında
durdular. (Daha önce) düşman karşısında olan grub da Resûlullah'ın arkasına
gelip durdular. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir kere daha rükû'a ve secdeye vardı,
onlar da O'nunla beraber rükû'a ve secdeye vardılar, Resûlullah ve
beraberindekiler otururken düşman karşısında duranlar tekrar gelip rükû ve
secdeye vardılar. Daha sonra da hep beraber selâm verdiler. Böylece (cemaatle
kılınan namazın miktarı) Resûlullah (s.a.v.) için iki rekat her iki taifede
bulunan kimseler içinse birer rekat oldu.
Diğer tahric: Nesâî,
havf
AÇIKLAMA:
Ebû Hureyre (r.a.)ın
şâhid olduğu bu gazve Buhârî'nin tahkikine göre Hayber'in Fethinden sonra
hicretin yedinci senesinde Necd bölgesinde vukua gelen Zâtu'r-rikâ' gazvesidir.
Her ne kadar Hicretin beşinci yılında vuku'a geldiğini söyleyenler varsa da
Ebû Hu-reyre'nin Hayber savaşında müslüman olduğu düşünülürse Buhârî'nin haklı
olduğu anlaşılır. Çünkü Zâtu'r-rikâ' gazvesi Hayber savaşından sonra olmuştur.
Nitekim Cabir'in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte; "Peygamber (s.a.v.)
korku namazını ashabına yedinci gazve olan Zatü'r-rikâ' gazvesinde
kıldırdı" buyuruluyor.
Hafız İbn Hacer Câbir
hadisinin şerhinde şunları söylüyor:
"Yedi gazve
sırasıyla şunlardır: Bedir, Uhud, Hendek, Kurayza, Mü-reysi', Hayber,
Zâtü'r-rikâ. Buharı bu sözüyle Zatü'r-rikâ'gazvesinin Hayber'in fethinden
sonra vuku bulduğunu söylemek istiyor."
Bu babtaki hadislerde
tarif edilen korku namazının kılınış şekli düşmanın kıble cihetinde değil de
başka bir cihette bulunması haliyle ilgilidir.
Her ne kadar metinde
ikinci rekatı Resûl-i Ekrem'le beraber kılan grubun, namazlarını bitirince
düşman karşısında bekleyen grubu bekleyip beklemedikleri açıklanmıyorsa da
gerçekte onların gelmesini oturarak beklemişler ve onlar da geldikten sonra
Resûl-i Ekrem'le birlikte hep beraber selâm vermişlerdir.
Bu durumda ikinci
rekatın sonunda her iki grubun da Resûl-i Ekrem'in
arkasında teşehhüdde
birleştikleri ve düşman karşısında hiç kimsenin kalmadığı anlaşılıyor. Bu da
saldın tehlikesinin az olduğu zamanlarda korku namazını bu şekilde kılmanın
caiz olduğunu gösterir. Ancak tarif edildiği şekilde ikinci grubun, Resûl-i
Ekrem'in arkasına gelerek yetişemedikleri rekatı yalnız başına kılmaları sonra
imama uymaları Hanefîlere göre İslâmın ilk devrelerine aittir. Bu uygulama
sonradan neshedilmiştir. [Bedâi I, 244.] İbn Ebî Leylâ ve bir rivayete göre
Süfyân bu hadisle amel etmişlerdir." Tecrîd Tercemesi, IH, 172 (birinci
baskı).