SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALATU’S-SEFER BAHSİ

<< 1206 >>

بَاب الْجَمْعِ بَيْنَ الصَّلَاتَيْنِ

5. Yolculukta İki Namazı Birleştirerek Kılmak

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ الْمَكِّيِّ عَنْ أَبِي الطُّفَيْلِ عَامِرِ بْنِ وَاثِلَةَ أَنَّ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ أَخْبَرَهُمْ أَنَّهُمْ خَرَجُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي غَزْوَةِ تَبُوكَ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَجْمَعُ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ وَالْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ فَأَخَّرَ الصَّلَاةَ يَوْمًا ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ جَمِيعًا ثُمَّ دَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ جَمِيعًا

 

Ebu't-Tufeyl Âmir b. Vâsile'den rivayete göre Muaz b. Cebel (r.a.), kendilerine şu haberi vermiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Tebuk gazvesine çıktıklarında (Resulullah  (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğley ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirerek kılardı. Bir gün (öğle) namazı(nı) geciktirmiş, sonra (çadır’dan) çıkıp öğleyle ikindiyi birleştirerek kılmış. Bir süre sonra (tekrar çadıra) girip çıkmış ve akşamla yatsıyı birleştirerek kılmış.

 

 

Diğer tahric: Buhari, mevakît, taksîrü's-salat; Müslim, musafirîn; Nesai, mevakit; Tirmizî, salat; cuma; Ahmed b. Hanbel, II, 4, 7, 8, 34, 51, :0, 77, ICC, 125, 148, 150, 152, !57, 129.

 

AÇIKLAMA:

 

Tebûk Gazvesi Peygamber (s.a.v.)'in iştirak ettiği son gazvedir.Hicretin dokuzuncu senesinin Receb ayında vaki olmuştur.Bizanslıların Şam'da İslâm aleyhine büyük bir ordu hazırlamış oldukları haber alınınca, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) otuz bin kişilik bir ordu ile Medine-i Münevvere'den çıktı. Tebûk'e vardı. Yirmi gün kadar orada kaldı. Fakat düşman­dan hiçbir hareket görülmedi. Artık Şam'a kadar gidilmesini muvafık görmeyip Medine-i Münevvere'ye avdet buyurdu.

 

Tebûk seferi esnasında Medine-i Tâhire'de kıtlık vardı. İslâm ordusu güçlükle teçhiz edildiği için bu orduya "Ceyşu'l-usre'Menilmiştir.

 

İki namazın birleştirilerek kılınması:

 

Caiz olduğunu kabul edenlere göre, iki namazı birleştirerek kılmak iki şekilde olur:

 

1. Takdim ederek; öğle namazı ile ikindiyi ele alacak olursak, öğle vak­ti girince önce öğle namazı kılınır arkasından da ikindi namazı kılınır. Buna "cem'üt-takdîm = takdim cem'i" denir.

 

2. Te'hir ederek; öğle namazı, vakti girdiği halde kılınmaz ikindiye ka­dar geciktirilir. İkindi vakti girince önce öğle, arkasından da vakti giren ikindi namazı kılınır. Buna da "cem'ü't-te'hîr = geciktirme cem'i" denir.

 

İki ayrı namazı birleştirerek kılmayı caiz gören kimselere göre, bu hadis-i şerifteki birinci cümlede birleştirilerek kılındığı ifade edilen namazlar te'hir cem'iyle kılınmışlardır. Fakat takdim cem'iyle kılınmış olması da mümkündür.

 

Aynı zamanda Resûlullah (s.a.v.) bu namazları fiilen yola devam eder­ken değil, yolculuk esnasında dinlenmek için konakladığı bir esnada kılmış­tır. Çünkü " = çıktı" ve " = girdi" fiilleri eve veya ev hükmünde olan çadır ve benzeri yerlere girib çıkmak için kullanılır. Bu durum "bilfiil seferde olmadıkça iki namazı cem'etmek caiz değildir" diyenlerin aleyhine delildir.

 

Bu hadis-i şerif Arafat ve Müzdelife'nin dışında bile olsa, yolculukta iki namazı birleştirerek kılmanın mutlak surette caiz olduğunu söyleyen ve ulemânın çoğunluğunu teşkil eden kimseler için de bir delildir. Nitekim Sa'd b. Ebî Vakkâs, İbn Ömer, İbn Abbâs, EbûMûsâ el-Eş'arî, Usâme b. Zeyd, Ömer, Osman, İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel, Şafiî ve Ebû Sevr bu görüş­tedirler. Ayrıca şu hadis-i şerifler de bunların görüşünü te'yid etmektedir:

 

1. "Resülullah (s.a.v.) yola çıkacağı zaman şayet güneş batıya doğru mey­letmişse, öğleyle beraber ikindiyi de kılar sonra yola çıkardı."[el-Muttekî, Kenzu'l-Ummâl, VIII, 248.]

 

2. "Size Resülullah (s.a.v.)'in namazını anlatayım mı? (Daha yola çık­madan) evinde iken güneş batıya meyi edecek olursa, ikindiyi öğle namazıy­la birleştirerek kılar, ondan sonra yola çıkardı. Eğer güneş batıya meyletmeden önce yola çıkacak olursa, öğleyi geciktirir ve ikindiyle birleştirerek kılardı.”[Müslim, müsâfirîn]

 

İmam Nevevî'ye göre ashab ve tabiûn arasında meşhur olan uygulama budur.

 

Bazı ilim adamlarına göre ise, Arafat ve Müzdelife'nin dışında yolcu­luktan dolayı iki vakti birleştirerek namaz kılmak caiz değildir. Ancak Ara­fat'ta öğle vaktinde öğle ile ikindi namazım yolcular ve mukimler Müzdelife'de de yatsı vaktinde akşamla yatsı namazını birleştirerek kılarlar. Hasan el-Basrî, İbrahim en-Nehaî, İbn Şîrîn, Mekhûl, Ebû Hanife ve taraftarları bu görüş­tedirler. Şafiî ulemâsından Müzenî de bu görüştedir. Delilleri ise, Buhârî ve Müslim'in rivayet ettikleri, "Allah'a yemin olsun Resülullah (s.a.v.)'in bir na­mazı kendi vaktinden başka bir vakitte kıldığını görmedim. Ancak Müzdelife müstesna. Çünkü orada akşamla yatsıyı birden kılmış, ertesi gün sabah namazını da vaktinden önce kılmıştır"[Buhârî, meğâzî, hac; Müslim, hac; Nesâî, mevâkît] hadisidir.

 

Arafat ve Müzdelife dışında Cem'e karşı olanların bir başka delilleri de Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir: "Dikkat edin! Uyku (sebebiyle namaz kaçırmak) da bir kusur yoktur. Kusur ancak uyanıkken (başka na­mazın vakti gelinceye kadar) namazını kılmayan kimsede vardır. Binaena­leyh bu uyuyup kalma işini kim yaparsa uyandığı zaman, o namazı kıhversin. Ertesi gün ise, o namazı vaktinde kılsın"[Ebû Dâvûd, salât; Tirmizî, mevâkît. Nesâî, mevâkıî; İbn Mace, salat; Ahmed İbn Hanbel V, 305.]

 

Bu görüşte olan ilim adamları seferde, Arafat ve Müzdelife'nin dışında bile olsa, mutlak surette namaz vakitlerini birleştirerek namaz kılmanın caiz olduğuna delâlet eden hadisleri te'vil ederek; "Bu hadislerdeki namaz vakit­lerini birleştirmekten maksat, hakiki manada birleştirmek değildir. Öğleyi son vaktine kadar te'hir ederek kılmak ve arkasından da .giren ikindiyi kıl­mak gibi şeklî bir birleştirmedir. Yani namazın birincisini son vaktinde, ikin­cisini de ilk vaktinde kılmaktır ki, her iki namaz peşi peşine kılındığı için görünüşte ikisi de birleştirilerek, bir vakitte kılınmış hissini verir" derler. Bu te'villerine de Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şerifi delil getirirler: "Resû-hıilalı (s.a.v.) hiçbir korku ve sefer yokken öğle ile ikindiyi akşamla da yatsıyı toptan kıldı" ve hiçbir kimse, korku ve sefer olmadığı halde Resûl-i Ek­rem (s.a.v.)'in hakikî manada iki namazı birleştirerek kıldığını iddia edemeye­ceğine göre, bu hadisleri ve benzerlerini te'vil edip bu hadislerdeki namazları birleştirmekten maksat, şeklen birleştirme olduğunu bilmelidir. Nitekim ter­cümesini sunacağımız 1210 numaralı Ebû Dâvûd hadisi de bunların görü­şünü te'yia" eder.

 

Ancak Arafat ve Müzdelife'nin dışında bile olsa, mutlak surette iki vakti birleştirerek namazları toptan kılmanın caiz olduğu görüşünde olan ulemâ, kendilerinin dayandıkları hadislerin seferde iki vakti birleştirerek kılmanın caiz olduğunu isbatlayan müsbet hadisler olduğunu, İbn Mes'ud hadisinin ise, menfi olduğunu, müsbet hadislerinse kaide icabı menfî hadislere tercih edileceğini söyleyerek kendi görüşlerinin daha isabetli olduğunu iddi eder­ler. Yine bu âlimlere göre muarızlarının dayandıkları diğer hadis-i şerifler hazara ve sefere şâmil mânâsı umumî olan hadislerdir. Kendilerinin dayan­dıkları hadisler ise sadece seferle ilgilidir. Aynı görüşü paylaşan ilim adam­larından Hattâbî de bu mevzuda- şunları söylüyor: Bu hadis-i şeriflerdeki seferde iki namazı birleştirerek kılmanın caiz olduğuna delâlet eden kelime­leri te'vil ederek; "buradaki birleştirmeden maksat, hakiki birleştirmek de­ğil, şeklen birleştirmektir" demek, doğru değildir. Çünkü namazları birleştirerek kılmak, ümmet için kolaylık getiren bir ruhsattır. Namazları şeklî olarak birleştirmek de ise, zorluk vardır. Çünkü namazların son vakti ile ilk vaktini tespit etmek herkes için her zaman kolay bir iş değildir." İnsanların pek çoğu bundan âcizdir.

 

Ancak Hanefî uleması "Allah Teâlâ kullarına vakitlerin başını ve so­nunu açık bir şekilde bildirmiştir. Bunu herkes kolaylıkla tespit edebilir" di­yerek bunlara cevab vermiş ve görüşlerinde ısrar etmişlerdir.