SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALATU’L-İSTİSKA BAHSİ

<< 1197 >>

بَاب السُّجُودِ عِنْدَ الْآيَاتِ

11. Korkunç Hadiseler Esnasında Secde Etmek

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ أَبِي صَفْوَانَ الثَّقَفِيُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ كَثِيرٍ حَدَّثَنَا سَلْمُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ الْحَكَمِ بْنِ أَبَانَ عَنْ عِكْرِمَةَ قَالَ قِيلَ لِابْنِ عَبَّاسٍ مَاتَتْ فُلَانَةُ بَعْضُ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَخَرَّ سَاجِدًا فَقِيلَ لَهُ أَتَسْجُدُ هَذِهِ السَّاعَةَ فَقَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَأَيْتُمْ آيَةً فَاسْجُدُوا وَأَيُّ آيَةٍ أَعْظَمُ مِنْ ذَهَابِ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

 

İkrime'den; demiştir ki: İbn Abbâs (r.anhümâ)'ya; "Resûl-i Ekrem'in hanımlarından falan öldü" denildi. Bunun üzerine hemen secdeye kapandı. Kendisine: Şu saatte secde mi yapıyorsun? denildi. Şu karşılığı verdi: Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Önemli bir hâdise gördüğünüz zaman secde ediniz" buyurdu. Resul-i Ekrem'in hanımlarının gitmesinden daha büyük hangi hadise vardır?

 

 

İzah:

Tirmizî, menâkıb; Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, III, 343.

 

Hadiste Resûlullah'ın hangi hanımının öldüğü ismen belirtilmemiştir. Beyhakî'deki rivayetten anlaşıldığına göre bu hamm Safiyye (r.anhâ)dır.

 

Beyhakf niıı buradakinden biraz daha mufassal olan rivayeti şöyledir: "ikrime dedi kî:

 

Medine'de bir ses duyduk. İbn Abbâs bana:

 

Ey İkrime, git bak bu ses neymiş? dedi. Gittim Resûlullah'ın hanımı Safiyye bint Huyey'i vefat etmiş buldum. İbn Abbâs'a geldim, onu secde hâlinde buldum. Güneş doğunca kendisine, Sübhanellah! henüz güneş doğ­madığı halde secde mi ediyorsun? dedim.

 

Ey anası ölesi! Resûlullah (S.A.V.); "önemli bir hâdise görürseniz secde­ye kapanınız, binin mattı mı?" Biz diri olduğumuz halde mü'minlerin ana­larının aramızdan ayrılmasından daha büyük hangi hâdise var? Çünkü onlar bereket sahiblendirler. Onların sağlığı sebebiyle insanlardan azab kaldırılır. Ölümleri ile de azabın gelmesinden korkulur. Öyleyse (böyle anlarda) zikir ve secdenin bereketiyle azabın def edilmesi için Allah'a dönmek ve ona sı­ğınmak gerekir."

 

Görüldüğü gibi Beyhakî'nin bu rivayeti hadisenin aydınlanması bakı­mından daha açık ve daha tafsilâtlıdır. Bu rivayetten anlaşıldığına göre Hz. Peygamber'in secdeye vardığı bu zaman, güneşin doğmasından evveldi. Onun için etrafındakilerin teaccubüne sebeb olmuştu. Çünkü bu vakit namaz kıl­manın mekruh olduğu vakitlerdendir.

 

Hz. Peygamber'in; "önemli bir hadise gördüğünüz zaman secde ediniz" emrindeki "secde" namaz ile tefsir edilmiştir. Buhârî'nin Ebû Mes'ûd'dan rivayet ettiği: "...Fakat bunlar Allah'ın alâmetlerinden iki alâmettirler, onu

 

gördüğümüz zaman kalkıp namaz kılınız..." hadisi bu tefsire delil gösteril­miştir.

 

Bu secdeden maksadın kendi mânâsı olduğunu söyleyenler de vardır. AIiyyü'l-Kaarî, Tıybî'nin şöyle dediğini nakleder:

 

"Eğer âyet (önemli hâdise)den maksat güneş ve ay tutulması ise, "sec­demden murat namazdır. Yok şiddetli rüzgâr, zelzele (vs.) ise, "secde" ken­di özel mânâsına hamledilir."

 

İbnu'I-Humam, Fethü'l-Kadîr'de; "Şeyhülislamın Mebsût'unda karanlık ve şiddetli rüzgârda namaz güzeldir, denilmektedir. İbn Abbas'm Basra'da zelzeleden dolayı secde ettiği rivayet edilmektedir" denildiğini nakleder.