DEVAM: 2. Yağmur
Duasında Elleri Kaldırmak
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
خَلَفٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
عُبَيْدٍ
حَدَّثَنَا
مِسْعَرٌ
عَنْ يَزِيدَ
الْفَقِيرِ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ أَتَتْ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَوَاكِي
فَقَالَ
اللَّهُمَّ
اسْقِنَا
غَيْثًا
مُغِيثًا
مَرِيئًا مَرِيعًا
نَافِعًا
غَيْرَ
ضَارٍّ
عَاجِلًا غَيْرَ
آجِلٍ قَالَ
فَأَطْبَقَتْ
عَلَيْهِمْ
السَّمَاءُ
Cabir b. Abdillah
(r.a.)'den; demiştir ki: Nebiyyi zîşan (S.A.V.)'e ağlayan kadınlar geldiler
(başlarına gelen kuraklığın sona ermesi için duâ etmesini istediler). Bunun
üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ım! Bize
yardım eden, bereketli otu bol, zararlı değil yararlı, vadeli değil acele yağmur
ihsan et" diye duâ etti. Akabinde gökyüzü kat kat oldu (bulutlarla doldu).
İzah:
İbn Mâce, ikâme;
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III, 355.
"Ağlayan kadınlar" diye
terceme ettiğimiz kelimesini,
"ağlayan nefisler" şeklinde anlamak da mümkündür.
Bu kelime Hattâbî
nüshasında Resûlullah'ı ellerine dayanmış (ya da onları uzatmış) bir halde
gördüm" şeklinde sabit olmuştu. Bezlu'I-Mechud sahibi hadisin Mesâbîh ve
Mirkât'ta da aynı şekilde vârid olduğunu ve şerhinde Aliyyu'l-Kaarî'nin de bunu
ikrar ettiğini bildirir..
Nevevî ise, Hattâbî'de
vârid olan şeklin sahih olmadığını zaten bu şekli ile açık bir mânânın
anlaşılamayacağım söyler.
Beyhakî'nin yaptığı
rivayet, bunların hepsinden farklıdır.Orada kelimesinin yerinde
(nevazil-zayıflar) kelimesi yer almıştır.
Görüldüğü gibi hadis-i
şerifin konu ile pek alâkası yok. Çünkü konu yağmur duası esnasında elleri
kaldırmakla ilgili olduğu halde, bu haberde o mevzua dair hiçbir işaret
görülmüyor. Müillifin, bu rivayeti niçin bu bab-da zikrettiği anlaşılamamıştır.
Bu rivayet içinde Hz.
Peygamber'in yağmur istemeden önce namaz kıldığına dair bir iz bulunmadığı
için yağmur duasında mesnun bir namaz yoktur diyen Ebû Hanife'nin görüşüne
delil gösterilir.
Hattâbî bu anlayışa karşı
çıkarak, Ebü Dâvûd'da daha önce geçen ve yağmur duasında namazın mevcudiyetini
bildiren hadisleri hatırlatmış, üzerinde durduğumuz rivayeti de şu şekilde
te'vil etmiştir.
"Resûlullah (s.a)
kendisine yağmur isteyenler geldiğinde namaza durmak üzere idi. Namazı
kıldıktan sonra hutbesi esnasında yağmur içinde duâ etmiş böylece önceden
kılmaya hazırlandığı namaz ve hutbe ile iktifa etmiş, istiskâ için yeniden
namaz kılmaya lüzum görmemişti. Bu tavafı bitirip de farz namaza rastlayan ve
farzı kılan kişiye benzer. Çünkü onun artık tavaf namazı kılmasına lüzum
kalmaz."
İstiska namazı
konusunda daha önce bilgi verildiği için burada tekrar, Ebû Hanife'nin
delillerine yeniden dönmekte fayda görmüyoruz.