SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALATU’L-İSTİSKA BAHSİ

<< 1161 >>

جُمَّاعُ أَبْوَابِ صَلَاةِ الِاسْتِسْقَاءِ وَتَفْرِيعِهَا

1. İstiska — Yağmur İsteme — Namazı

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ ثَابِتٍ الْمَرْوَزِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ عَبَّادِ بْنِ تَمِيمٍ عَنْ عَمِّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ بِالنَّاسِ لِيَسْتَسْقِيَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَتَيْنِ جَهَرَ بِالْقِرَاءَةِ فِيهِمَا وَحَوَّلَ رِدَاءَهُ وَرَفَعَ يَدَيْهِ فَدَعَا وَاسْتَسْقَى وَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ

 

Abbâd b. Temîm, amcası (Abdullah b. Zeyd b. Âsim -r.a.-)'dan rivayet ettiğine göre; Resûlullah (S.A.V.) ashabı ile birlikte (namazgah'a) yağmur duasına çıkıp onlara iki rekat namaz kıldırdı. Bu rekatlerde kıbleye karşı durdu açıktan okudu, ridâsını ters çevirdi. Ellerini kaldırıp duâ etti ve yağmur istedi.

 

 

İzah:

Buhârî, istiskâ; Müslim, istiskâ; Tirmizî, cuma; Nesâî, istiskâ; İbn Mâce, ikâme; Dârimî, salât; Muvatta, istiskâ; Ahmed b. Hanbel, II, 326, IV, 39, 40, 41.

 

Tirmizî bu  babda  İbn  Abbâs,  Ebû  Hüreyre,  Enes  ve Ebu'l-Lahm (r.anhüm)'den de hadis rivayet edildiğini söyleyip Abdullah b. Zeyd'in (üzerinde durduğumuz) hadisi için "Hasen - sahih" der.

 

İstiskâ: "Su istemek" demektir. İhtiyaçları olan suyu bulamayanların geniş alanlara çıkıp duâ ve tazarru'da bulunarak Cenab-i Allah'tan yağmur niyaz etmelerine istiskâ (yağmur isteme duası) bu niyaz esnasında kılınan na­maza da istiskâ namazı denir.

 

Yağmur duasının meşru oluşunda bütün âlimler müttefiktir. Bunun meş-rûiyyeti, Kitab ve Sünneti ile sabittir. Üzerinde durduğumuz hadisler, bu sü-butun sünnetten;  "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlamasını dileyin, sonra da tevbe edin ki si­ze semadan bol bol yağmur göndersin."[Hûd 52] âyet-i kerimesi ile "Dedim ki, Rabbinizden bağışlanma dileyin doğrusu O çok bağışlayandır. Size gökten bol bol indirsin"[Nuh 10,11.] âyeti kitaptan delilidir.

 

Bu âyet-i kerimelerde bahsedilen Peygamberler Nûh ve Hûd aleyhisse-lâm'lardır, dua ve istiğfar konusundaki tavsiyeleri de kendi ümmetlerine yö­nelik ise de, Allah'ın ve Resulünün bunu red etmemesi, onlara ait olan hükmün bizim için de geçerli olmasını gerektirir.

 

Bu âyetler yağmur duasının eski ümmetlerde de meşru olduğunu gös­termektedir. Ahmed b. Hanbel ve Hâkim' in Ebû Hureyre'den naklettikleri şu haber, Hz. Süleyman'ın yağmur duasına çıktığını göstermektedir: Resû-lüllah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "Süleyman (a.s.) yağmur duasına çıkmıştı. Bir karınca sırt üstü yatarak ayaklarını semâya kaldırmış, Ya Rabbi! Biz senin yaratıklarından biriyiz. Senin suyuna muhtacız, diye duâ ediyordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman yanındakilere, şüphesiz sizler başkasının duası sebe­biyle sulandınız" dedi.

 

İbn Asâkir'in şu rivayeti de İslâm'ın zuhurundan önce yağmur duası­nın Mekkeliler tarafından yapıldığını göstermektedir. Mekkeliler kıtlığa düş­müşlerdi ve Ebü Tâlib'e gelerek; "Ya Ebâ Talib! Şu vadiye kıtlık geldi. Çoluk çocuk kuraklıkta kaldı, gel bir yağmur duası yapıver" demişler. Bunun üze­rine Ebû Tâlib yanında üzerinde kara bir bulut açılmış güneş gibi bir çocuk (yani Hz. Peygamber) ve onun etrafında başka çocuklar olduğu halde, yağmur duasına çıkmış. Çocuğu atarak sırtını Kabe'ye yaslanmış ve parmağını çocuğa dokundurmuş, işte bu esnada hiçbir bulut bulunmayan gökyüzünde sağdan soldan gelen bulutlar toplanmış ve gittikçe çoğalmış, sonunda öyle bol bir yağmur yağmış ki, vadiler dolup taşmış her taraf bolluk içinde kal­mıştır."

 

Yukarıda da ifâde edildiği gibi yağmur duasının meşruiyetinde bütün ulemâ müttefiktir. Bu konudaki âyet ve hadislerin hepsinde müşterek olan nokta, istiğfar ve Allah'a hamd-ü sena ve duanın mevcut olmasıdır. Üzerin­de durduğumuz hadis ve diğer bazı rivayetler yağmur duası namazının da meşru' olduğunu göstermektedir. Ulemânın cumhuru istiskâ namazının meşru olduğu görüşündedir. Nevevî, Ebû Hanife rahimehüllah'dan başka hiç kim­senin buna muhalif olmadığını söyler. Aynî ise, bunun sahih olmadığını İb­rahim en-Nehaî'nin de İmam-ı Azam'ın görüşünde olduğunu bildirir.

 

Hanefi fıkıh kitablarının, İmam-ı Azam'ın bu konudaki görüşü hak­kında naklettikleri şeyler birlik arzetmemektedir.

 

Bunlardan bazıları, imamın cemaatle istiska namazının sünnet olduğu­nu kabul etmediğini, ama onun meşruiyetine de itirazı olmadığını söylerler. Meselâ bu mezhebin önde gelen fıkıh kitablarından Hidâye'de şöyle denil­mektedir: "Ebû Hanife rahimehullah dedi ki: istiskâda cemaatle kılınan, sün­net bir namaz yoktur. Ama insanlar teker teker kılarlarsa bu caizdir. İstiskâ duâ ve istiğfardan ibarettir. Allahu Teâlâ'nın: "Rabbinizden af dileyin, çünkü o çok bağışlayıcıdır, dedim"[Nuh 10] meâlindeki âyet-i kerime buna delildir. Resûlullah (S.A.V.)'den de namaz kıldığı rivayet edilme­miştir."

 

İbnu'l-Hümâm, Hidâye sahibinin bu sözüne "sahih değil" diye karşı çıkmanın doğru olmayacağını, çünkü yukarıdaki ibarenin hemen altında ima­mın iki rekat namaz kılınacağı görüşünde olan Sahibeynin delilleri olarak Resûlullah (S.A.V.)'m bayram namazı gibi iki rekat namaz kıldığının beyan edil­diğini söyler. Hidâye sahibinin beyânına göre, İmam-ı Azam'ın Resûluüah'ın istiskâ namazı kıldığına delâlet eden haberlere itibar etmeyişinin sebebi şu­dur: "Hz. Peygamberin birşeyi bazan yapıp bazan terk etmesi ile o şeyin sün­net oluşu sabit olmaz." Sünnet, Hz. Peygamber'in devamlı olarak yaptığı şeydir. İmam-ı Azam Resulüllah'ın bazan bu namazı kıldığını göz önüne ala­rak, mutlak olarak "yasak" dememiş onun sünnet olmadığını söylemiştir.

 

Hanefi kitaplarından bazılarında ise, Ebû Hanife'nin istiska namazı­nın cemaatle kılınmasının meşru olmadığını söylediği belirtilmektedir.

 

Bedâiu's-sanai bu nakli yapanlardandır. Bu kitabta şöyle denilmektedir:

 

"İstiska namazına gelince, Ebû Hanife'den yapılan rivayetin zahirine göre istiskâda namaz yoktur. O duadan ibarettir. "İstiskâda namaz yoktur"

 

ifadesinden murad, cemaatle namazdır. Yani istiskâda cemaatle namaz yok­tur, demektir. Ebû Yûsuf dan yapılan şu rivayet, bunu göstermektedir. Ebû Yûsuf der ki: Ebû Hanife'ye istiskâda namaz var mı? Yoksa o belli bir dua­dan mı ibarettir? diye sordum. "Cemaatle namaz yok, fakat dua ve istiğfar­dır. Ama eğer tek tek namaz kılarlarsa bunda beis yoktur" dedi.

 

Peygamber (S.A.V.), Hz. Ömer ve Hz, Ali'nin yağmur duasına çıkıp fakat namaz kılmadıklarını bildiren rivayetler İmam-i Azam'ın görüşüne delil olarak zikredilir.

 

Yağmur duası namazının sünnet oluşunu kabul edenlere göre, bu na­mazla ilgili bazı esaslar vardır. Buhârî Şârihi Aynî'nin bu konuda yazdıkla­rının özeti aşağıdadır:

 

1. Yağmur duasında hutbe de vardır ve bu hutbe namazdan önce irad edilir. Bu mesele Yahya b. Saîd'in rivayetinde zikredildiği gibi Ebû Davud'­un Hz. Âişe'den rivayet ettiği hadisden de anlaşılmaktadır.[1173 numaralı hadis.]

 

Ahmed b. Hanbel'in yaptığı bir rivayette ise, namazın hutbeden önce olduğu ifâde edilmektedir. Bu zıd rivayetlerin arasını bulmak için birincisi, cevaza hamledilmiş; müstehab olanın ise, önce namaz kılmak olduğuna hük-medilmiştir.

 

2. Yağmur duası namazı iki rekattir. Bu konuda Ebû Dâvûd, îbn Abbâs (r.anhumâ)'dan bir hadis rivayet etmiştir. Bu hadiste Efendimizin istis-ka namazını iki rekat kıldığı bildirilmiştir.[bk. 1165 no'lu hadis. Açıklamasını yapmakta olduğumuz hadis de bu namazın iki rekat olduğunu göstermektedir.]

 

Hattâbî "bu hadis bayram namazlarında olduğu gibi tekbir getirilmesi gereğine delildir. Şafiî, İbnu'l-Müseyyeb, Ömer b. Abdilaziz ve Mekhûl bu görüştedir. İmam Mâlik ise, bu namazın, diğer namazlardan farkı olmadı­ğını, bayram tekbirleri gibi tekbir alınmayacağını söyler" demektedir. Ay­nî, Ahmed b. Hanbel'in, bir rivayete göre evvelki görüşte, Sevrî, Evzâî, İshâk, Hanefîlerden Ebû Yusuf ve Muhammed'in bir rivayete göre de Ahmed b. Hanbel'in ikinci görüşte olduklarını ilâve eder.

 

3. İstiskâ, namazı bayram namazı vaktinde kılınır. Ancak ulemâ bunda müttefik değildir. İmam Mâlik ve Ebû Sevr'e göre, istiska namazına bay­ram namazına çıkıldığı gibi çıkılır. İbnu'l-Münzir ve İbn Abdilberr'in nakil­lerine göre, İmam Şafiî de bu görüştedir. Bazılarının nakline göre ise, Şafiî istiska namazı için muayyen bir vaktin olmadığı görüşündedir. Nevevî, ule­mânın çoğunluğunun buna kail olduğunu söyler.

 

4. İstiska namazında da bayram namazlarında olduğu gibi Fatiha'dan sonra Kâf ve İnşikâk ya da A'Iâ ile Gâşiye sûrelerinin okunması efdaldir.

 

Bu söylenilen, işin efdal olanıdır. Yoksa başka sûreler okunarak -hatta Şafiî'ye göre sadece Fatiha ile de- istiska namazı kılınabilir.

 

5. İstiska namazında kıraat cehrî (aşikâre)dir.Tirmizî'nin rivayet ettiği Abdullah b. Zeyd hadisinde Hz. Peygamber'in açıktan okuduğu bildiril­mektedir".

 

Hanefîlerden Ebû Yûsuf, "Bu konuda duyduğum hadislerin en güzeli­ne göre yağmur duasında imam iki rekât namaz kıldıracak ve sûreleri açık­tan okuyacaktır. Namazdan sonra kıbleye dönecek, fakat minbere çıkmadan ayakta duracak, eğri bir şeye dayanacak ve iki hutbe okuyacaktır" demiştir. Onun "bir hutbe okur" dediği de nakledilir.

 

İmam Muhammed'e göre namazdan sonra iki hutbe okunur ve hutbe­lerin arası birbirinden ayrılır. Bu, aynı zamanda Şafiî'nin görüşüdür.

 

Buraya kadar söylediklerimizi Aynî'den özetleyerek naklettik. Hz. Pey-gamber'in yağmur duasında okuduğu duanın metni 1173 no'lu hadiste gele­cektir.