DEVAM: 7. Yatsı
Namazının Vakti
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
بِشْرُ بْنُ
الْمُفَضَّلِ
حَدَّثَنَا
دَاوُدُ بْنُ
أَبِي هِنْدٍ
عَنْ أَبِي
نَضْرَةَ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
قَالَ
صَلَّيْنَا مَعَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَاةَ
الْعَتَمَةِ
فَلَمْ
يَخْرُجْ
حَتَّى مَضَى
نَحْوٌ مِنْ
شَطْرِ
اللَّيْلِ
فَقَالَ
خُذُوا
مَقَاعِدَكُمْ
فَأَخَذْنَا
مَقَاعِدَنَا
فَقَالَ إِنَّ
النَّاسَ
قَدْ
صَلَّوْا
وَأَخَذُوا
مَضَاجِعَهُمْ
وَإِنَّكُمْ
لَنْ
تَزَالُوا
فِي صَلَاةٍ
مَا انْتَظَرْتُمْ
الصَّلَاةَ
وَلَوْلَا
ضَعْفُ الضَّعِيفِ
وَسَقَمُ
السَّقِيمِ
لَأَخَّرْتُ
هَذِهِ
الصَّلَاةَ
إِلَى شَطْرِ
اللَّيْلِ
Ebu Said el-Hudri
(r.a.)'den demiştir ki: (Bir gün) Yatsı namazını Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile birlikte kıl(mayı iste)dık. Fakat O, gece yarısına yakın bir
zaman geçinceye kadar (mescide) çıkmadı. (Sonra çıktı ve) "Yerlerinizden
ayrılmayınız" diye buyurdu.
Biz de yerlerimizde
kaldık. Daha sonra şöyle buyurdu: "Muhakkak (bazı) insanlar, namazlarını
kıldılar ve yataklarına yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namazda
imiş gibi sevap aldınız. Eğer zayıfların zayıflığı ve hastaların hastalığı
olmasaydı, bu namazı gece yarısına kadar geciktirirdim"
Diğer tahric: Nesai,
mevakit; İbn Mace, salat; Ahmed b. Hanbel, III, 5.
AÇIKLAMA: Bu Hadis de öncekiler
gibi yatsı namazını te'hir etmenin faziletine delalet etmektedir. Hz.
Peygamber, bu fazilete iki şeyin sebep olduğunu beyan etmiştir. Bunlar: (1.)
İnsan namazı beklediği müddetçe, sanki namazdaymış gibi sevab ve ecir alması,
(2.) Yatsı namazını gecenin ilk üçte biri veya gece yarısına kadar
geciktirmenin daha çok sevaba vesile olması.
Fakat
Resulullah Efendimiz, hastaların ve zayıfların durumlarını nazar-ı itibara
alarak namazın te'hirini emretmiş ve bunu açıkça da ifade etmiştir. Çünkü
namazı te'hir ederek sevap almaya çalışmakta cemaatin çok oluşunun sevabını
kaçırmak da olabilir. Halbuki cemaatin çok olması, namazı geciktirmekten daha
efdaldir.
Hadis,
yatsıyı gecenin üçte birine kadar geciktirmenin efdal olduğunu söyleyenler için
bir delildir.
Bu
konuda Hanefi uleması şu iki hususu belirtirler:
1.
Vaktin gecikmesi ile cemaat azalacaksa, namazı öne alarak cemaate hizmet edip
cemaati kaçırmamak,
2.
Resulullah'ın son fiilinin namaz olması, namazdan sonra konuşmayı kerih
görmesini ele alarak namazın te'hir edilmesi, Netice olarak da, Hanefiler,
cemaatin durumu esas alınarak cemaatı azaltmayacak kadar ve son fiilin de namaz
olmasına dikkat edilecek şekilde namazın te'hir edilebileceğini belirterek iki
husus arasında da denge kurmaya çalışmışlardır.
Bazı Hükümler
1.
Namazı bekleyen kimseye namaz kıhyormuş gibi sevap verilir.
2. Bilenlerin, bilmeyenlere öğretmesi lazımdır.
3.
Yapılacak muamelelerde zayıf ve hastaların durumları gözetilmelidir.
4.
Din, daima kolaylığı ister.