SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1129 >>

DEVAM: 236-238. Cumadan Sonra Kılınan Namaz

 

حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي عُمَرُ بْنُ عَطَاءِ بْنِ أَبِي الْخُوَارِ أَنَّ نَافِعَ بْنَ جُبَيْرٍ أَرْسَلَهُ إِلَى السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ ابْنَ أُخْتِ نَمِرٍ يَسْأَلُهُ عَنْ شَيْءٍ رَأَى مِنْهُ مُعَاوِيَةُ فِي الصَّلَاةِ فَقَالَ صَلَّيْتُ مَعَهُ الْجُمُعَةَ فِي الْمَقْصُورَةِ فَلَمَّا سَلَّمْتُ قُمْتُ فِي مَقَامِي فَصَلَّيْتُ فَلَمَّا دَخَلَ أَرْسَلَ إِلَيَّ فَقَالَ لَا تَعُدْ لِمَا صَنَعْتَ إِذَا صَلَّيْتَ الْجُمُعَةَ فَلَا تَصِلْهَا بِصَلَاةٍ حَتَّى تَكَلَّمَ أَوْ تَخْرُجَ فَإِنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمَرَ بِذَلِكَ أَنْ لَا تُوصَلَ صَلَاةٌ بِصَلَاةٍ حَتَّى يَتَكَلَّمَ أَوْ يَخْرُجَ

 

Amr b. Atâ b. Ebi'l-Huvâr'dan rivayet edildiğine göre; Nâfi b. Cubeyr kendisini es-Sâib b. Yezid b. Uht-i Nemir'e gönderip Muâviye'nin namaz konusunda onda gördüğü birşeyi sordurmuş, es-Sâib de şu cevabı vermiştir: Muaviye ile birlikte imam odasında cum'a namazı kıldım. Selâm verince olduğum yerde kalkıp (nafile) namaz kıldım. Muaviye (evine) girince bana haber gönderdi ve şöyle dedi: Bu yaptığını bir daha tekrarlama. Cum'a'yı kıldığın zaman konuşmadıkça veya (camiden) çıkmadıkça ona bir namaz ekleme. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) böyle yani konuşmadıkça ya da (mescid'den) çıkmadıkça bir namaz'a başka bir namazın eklenmemesini emretti.

 

 

Diğer tahric: Müslim, cuma

 

AÇIKLAMA:

 

Hadis-i şerifin Müslim'deki rivayetinde: “ - selâm verince” cümleciğinin yerinde " = imam selam  verince" cümleciği  yer almıştır.Ayrıca Ebû  Dâvûd'daki " = ResûluHah böyle emretti" cümlesi de Müslim'de “ResûluHah bize böyle emretti" şeklindedir.

 

“Maksure", caminin içerisinde sultanların namaz kılması için yapılan küçük odacıklardır. Bugün o odacıklar daha çok "imam odası" adiyle imamların sünnet kılmaları veya soyunup giyinmeleri için kullanılmaktadır. Bu odacığı ilk defa Haricîlerin suikast teşebbüsleri üzerine Hz. Muâviye ihdas etmiştir.

 

Kadı İyâz, bu odalara müteahhirûndan bazılarının cevaz verdiğini kay­dederek bunun safların arasını ayırmaya ve imamın, arkasındaki cemaat ta­rafından görülmesine mani olduğu için hata olduğunu söyler.

 

Bu odalarda kılınan namazın hükmü ulemâ arasında ihtilaflıdır.

 

Hasen, Kasım, Salim ve diğer bazı âlimler buralardaki namazın kerâhetsiz caiz olduğunu söylerler.

 

İbn Ömer, Şa'bî, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İshâk'a göre ise, buralar­da namaz kılmak mekruhtur. Hatta İbn Ömer, namaza ikâmet edildiğinde maksurede olursa dışarıya çıkarmış.

 

Kadı İyaz "Bu odacıklara girmek için herkese izin verilmişse oralarda cuma namazı kıhnabilir, aksi halde kılınamaz. Çünkü cami hükmünden çıkmış olur" demiştir.

 

Hadis-i şerif, farz namazdan sonra aynı yerde ve hiç konuşmadan nafi­le kılmamın uygun olmadığını bildirmektedir. Çünkü bu hareket camiye son­radan gelenlere farzın kılınmakta olduğu intibaını verebilir.

 

İmam Nevevî bu konu ile ilgili olarak şöyle der:

 

"Bu hadis revâtib sünnetlerin veya başkalarının farz kılınan yerden başka yerde kılınmasının müstehab olduğunu söyleyen âlimlerimize delildir. En iyisi nafile için mescidden çıkıp eve gitmektir. Bu mümkün olmazsa, secde yerle­rini artırmak ve farzı nafilelerden ayırmak için cami içerisinde yer değiştir­mek gerekir. Hadisteki "konuşmadıkça" ifâdesi farz ile nafilenin arasının konuşmakla ayrılabileceğine delildir. Ancak, yer değiştirmek daha efdaldir."

 

Nevevî'nin söyledikleri, aynı zamanda Şâfiîlerin görüşüne ışık tutmak­tadır. Hanefîlerin mezhebi de bundan pek farklı değildir. Bu mezhebin ön­de gelen fıkıh kitablarından Bedaiü's-sanâî'de şöyle deniliyor:

 

"Muhammed'den şöyle dediği rivayet edildi: Cemaatin safları bozma­ları ve dağılmaları müstehabtır."

 

Ebû Hüreyre'den merfuan rivayet edilen "Biriniz namazı bitirince öne veya geriye gitmekten aciz mi?"[bk. 1006 no'lu hadis.] hadisi de farzdan ayrılınca yer değiştir­menin müstehab oluşunun delillerindendir.