بَاب
الْإِمَامِ
يَتَكَلَّمُ
بَعْدَمَا يَنْزِلُ
مِنْ
الْمِنْبَرِ
232-234. İmam
Minberden İndikten Sonra Konuşabilir
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
عَنْ جَرِيرٍ
هُوَ ابْنُ
حَازِمٍ لَا
أَدْرِي
كَيْفَ
قَالَهُ
مُسْلِمٌ
أَوْ لَا عَنْ
ثَابِتٍ عَنْ
أَنَسٍ قَالَ
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَنْزِلُ
مِنْ الْمِنْبَرِ
فَيَعْرِضُ
لَهُ
الرَّجُلُ
فِي الْحَاجَةِ
فَيَقُومُ
مَعَهُ
حَتَّى
يَقْضِيَ
حَاجَتَهُ
ثُمَّ
يَقُومُ
فَيُصَلِّي قَالَ
أَبُو دَاوُد
الْحَدِيثُ
لَيْسَ بِمَعْرُوفٍ
عَنْ ثَابِتٍ
هُوَ مِمَّا
تَفَرَّدَ
بِهِ جَرِيرُ
بْنُ حَازِمٍ
Enes (r.a.)'den;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) minberden inerken bir adam kendisine
ihtiyacını arz edib haceti bitinceye kadar Efendimizin onunla birlikte ayakta
durduğunu sonra (öne) geçip namazı kıldırdığını) gördüm.
Ebû Dâvud dediki, hadis
Sabit'ten ma'ruf değildir. Bu Cerir b. Hazim'in tek kaldığı rivayetlerdendir.
Diğer tahric: Tirmizî,
cum'a, Nesaî, cuma, îbn Mâce, (benzeri) ikame; Beyhakî, es-Sünenü'l-kebir, I,
120.
AÇIKLAMA:
Hadis-i şerif imamın
hutbeyi okuyup bitirdikten sonra namaza durmadan konuşmasının caiz olduğuna
delildir. Atâ, Tâvüs, Zührî, Müzeni, Nehâî, Mâlik, Şâfü, tshâk ve Hanefilerden
Ebû Yûsuf ve Muhammed'in görüşü bu merkezdedir.
İmam-ı A'zam Ebû
Hanife'ye göre imamın namaz bitmeden önce emir bi'1-ma'ruf harici bir şey
konuşması mekruhtur. Hanefî mezhebinde fetva buna göredir.
İbnu'l-Arabi'nin şu
sözeleri Ebû Hanife'nin görüşünü te'yid ediyor:
"Bana göre esah
olan hutbeden sonra konuşmamalıdır. Müslim'in rivayet ettiği şu hadis buna
delildir: "Şübhesiz cuma günündeki (efdal) saat, imamın minbere
oturduğundan başlar namaz bitinceye kadar devam eder." Bu saatin zikir ve
tazarrua tahsis edilmesi gerekir."
Nesâî'nin Selmân'dan
rivayet ettiği "Namazı bitinceye kadar konuşmaz" ve Ahmed b.
Hanbel'in "İmam cumayı bitirinceye kadar susar, dinler" mâ-nâsındaki
hadisleri de namazdan önce konuşmayı caiz görmeyen Ebû Hanife'nin görüşünü
takviye etmektedir.
Üzerinde durduğumuz
babın hadisindeki konuşma, ihtiyaca binaen olduğu için, yukarıda naklettiğimiz
hadislerle babın hadisi arasında bir tezadın olduğu söylenemez.
Ebû Davud'un hadisten
sonraya aldığı ta'lik hadisin za’fına işaret ediyor. Tirmizî bu hadis için
"hasen-sahih" dedikten sonra şunları ilâve etmiştir:
"Bu hadisi sadece
Cerîr, b. Hâzim'in rivayetinden biliyoruz. Muhammed (Buhârî)'den işittim, şöyle
dedi: "Cerîr b. Hâzim, bu hadiste vehme düşmüştür. Sahih olan rivayet yine
Sabit tarikiyle Enes'den gelen rivayettir: "Namaz için kamet getirildi. Bu
anda adamın biri Resûlullah'ın elini tutarak cemaatten bazısını uyku
bastırıncaya kadar konuştu." Buhârî, "hadisin aslı işte budur"
dedi.
Cerîr b. Hâzim bazan
birşey hakkında vehme düşer, ama kendisi cidden doğru kişidir..."[bk.
Tirmizi, cum'a]
Tirmizî ve Ebû Dâvûd bu
taliklerle bu hadiste bahsedilen olayın cuma namazında değil de yatsı namazında
vuku bulduğunu işaret etmek istemiş olabilirler. Beyhakî'nin Sabit vasıtasıyla
Enes'ten rivayet ettiği "Yatsı namazı için kamet getirildi..."
kelimeleri ile başlayan hadis bu ihtimali te'yid etmektedir.