بَاب
الْكَلَامِ
وَالْإِمَامُ
يَخْطُبُ
227-229. Îmam Hutbe
Okurken Konuşmak
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
سَعِيدٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
قُلْتَ
أَنْصِتْ
وَالْإِمَامُ
يَخْطُبُ
فَقَدْ
لَغَوْتَ
Ebû Hureyre (r.a.)'in
haber verdiğine göre Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "İmam hutbe
okurken (yanındaki arkadaşına) "sus" dedin mi, boş konuşmuş (cumanın
sevabını kaçırmış) olursun" buyurmuştur.
İzah:
Buhârî, cuma; Müslim,
cuma; Nesâî, cuma, iydeyn, Tirmizî, cuma; İbn Mâce, ikâme ; Ahmed b. Hanbel,
II, 244, 272, 280, 393, 396, 485, 517, 532; Muvatta, cuma; Dârimî, salât 195.
Lağv: "Faydasız
söz" demektir. "Günah, doğrudan ayrılmak, söylenmesi caiz olmayan
söz, aslı olmayan bâtıl sözleri konuşmak" mânâlarında da kullanılır.
Bazı âlimler bu
hadisteki "boş konuşmuş olursun" diye terceme ettiğimiz sözündeki
lağv kelimesinde kastedilen mânânın, "yanındakine sus diyene, cuma borcu
düşse bile, kıldığı cumadan sevab yoktur'' demek olduğunu söylemişlerdir.
Tirmizî bu hadisi,
"kim cuma günü imam hutbe okurken (yamndakine) "sus derse, boş lâf
etmiştir" ibaresi ile riâyet ettikten sonra, şöyle demektedir: "Bu
bâbda İbn Ebî Evfâ ve Câbir b. Abdillah'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebû
Hureyre'nin hadisi hasen-sahihtir. Ulemânın ameli, bu hadise göredir. Âlimler
insanın imam hutbe okurken konuşmasını mekruh saymakta ve başkası konuşursa
ona ancak işaretle mânı olabilir demektedirler."
Hadisin Buhârî ve
Müslim'deki rivayetleri Cuma günü imam hutbe okurken (yanındaki) arkadaşına
"sus" dedin mi boş lâf etmiş olursun" şeklindedir.
Tirmizî'nin işaret
ettiği İbn Ebî Evfâ hadisini İbn Ebî Şeybe Musannef’inde, Bezzâr ile Ebû Ya'lâ
da Müsned'lerinde şu şekilde rivayet etmişlerdir:
"Sa'd b. Ebî
Vakkâs (r.a.) cuma günü yanında duran birine "senin iîamazın olmadı"
demiş o zat da durumu Resûlüllah'a bildirip:
Ya Resulallah! Sa'd
bana namazımın namaz olmadığını söyledi. Resülullah:
"Niçin öyle dedin ya
Sa'd?" diye sordu, Sa'd:
Çünkü sen hutbe okurken
o konuşuyordu, karşılığını vermiştir. Bunun üzerine Hz. Nebi:
"Sa'd doğru
söylemiş" buyurmuştur.
Aynî, bu konuda İbn
Abbâs, Ebû Zerr, Ebû'd-Derdâ, Abdullah b. Mes'ûd Abdullah b. Amr ve Hz. Ali'den
de rivayetler olduğunu söyler.
Abdullah b. Amr'ın
rivayeti Ebû Dâvûd'da bundan sonra gelecek olan hadistir.
İbn Abbâs'ın rivayetini
Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr Müsned'lerinde Taberanî de el-Mu'cemu'1-Kebîr'inde
tahrîc etmişlerdir. Bu rivayette İbn Ab-bas şöyle der:
"Resülullah,
(s.a.v.) cuma günü İmam hutbe okurken konuşan kimse kitap taşıyan eşek
gibidir.Ona sus! diyenin de cuması yoktur" buyurdu.[Ahmed b. Hanbel, I,
230.]
EbuM-Derdâ ve Ebû
Zerr'in hadisleri de Taberânî'nin rivayetine göre şu şekildedir:
Resûlullah (s.a.v.)
cuma günü minberde iken bir sûre okumuş; bunun üzerine EbuM-Derdâ, yanındaki
Ubeyy b. Ka'b'a dürterek:
Bu sûre ne zaman nazil
oldu? Ben bunu daha önce hiç duymamıştım, demiş. O da, susmasını işaret etmiş
ve namaz bitince:
Senin kıldığın namazdan
ettiğin kâr sadece konuştuğun lüzumsuz sözdür, demiş.
EbuM-Derdâ durumu
Resûlullah'a intikal ettirince Efendimiz:
"Ubeyy doğru
söylemiş" buyurmuştur.
Abdullah b. Mes'ud'un
bu konudaki hadisini de İbn EbîŞeybe Musannef’inde, Taberânî de el-Mu'cemu'l-Kebîr*İnde
rivayet etmiştir. Bu rivayette İbn Mes'ud: "İmam minbere çıktığı vakit
yamridakine "sus" demen boş söz olarak kâfidir "demiştir.
Hz. Ali'nin hadisini
ise, Ahmed b. Hanbel merfu olarak rivayet etmiştir. Bu rivayette:
"...ve kim sus! derse
konuşmuş demektir. Konuşan kimsenin de Cuma’sı yoktur" buyurulmuştur.
Bütün bu rivayetler,
hutbe esnasında konuşmanın doğru olmadığında müttefiktir. Ancak bu doğru
olmamanın derecesi ve safhasıi âlimler arasında ihtilaflıdır.
Urve b. Zübeyr, Said b.
Cübeyr, Şâ'bi, İbrahim en-Nehâî, Süfyân-ı es-Sevrî, Davûd-ı Zahirî ve îmanı
Şafiî'nin sonraki görüşüne göre hutbe esnasında konuşmak haram değil, tenzihen
mekruhtur. Konuşmamak müstehabtır. İmam Şâfiî!ye göre, imam minbere çıksa bile
hutbeye başlamadan cemaatin konuşmasında hiç bir mahzur yoktur. Hutbeyi duyan
ile duymayan arasında fark yoktur.
Mâlikîlere göre, imam
hutbe okumaya başlayınca hutbe bitinceye kadar konuşmak haramdır. Bunlara
göre, imam minbere çıktıktan sonra hitabeye başlayıncaya kadar ve hitabe
bittikten sonra konuşmakta mahzur yoktur. Bu konuda hatîbin sesini duyup
konuşmasını anlayan ile, uzakta durup hatibin sözünü anlamayan arasında fark
yoktur. Yalnız imam hutbede fuzûlî şeylerden bahsederse onu dinleme mecburiyeti
ortadan kalkar.
Selâm vermek, verilen
selâmı almak, konuşana "sus" demek haram olan konuşmalardandır.
Konuşana işaret etmek veya birşey atmak hutbe ânında yemek yemek, aksırana
"yerhamukellah" demek de haramdır.
Hanbelîlere göre, cuma
günü hatibe sesini duyacak kadar yakın olanın ister dünyevî, ister uhrevî
konularda olsun konuşması haramdır. Resûlullah'ın ismi anıldığında onu duyanın
salevât getirmesi mubahtır. Ancak gizli getir mesi iyidir. Yine hutbe
dinleyenin yapılan duaya "âmin" demesi, aksirana "yerhamukellah"
demesi, verilen selamı iade etmesi ve aksırınca hamdetmesi caizdir.
Hatibin sesini
duymayacak kadar uzakta olanın konuşması ise, caizdir. Ancak bu durumda olanın
susup duracağı yerde Kur'an-ı Kerim okuması veya zikir yapması müstehabtır.
Han belilere göre de
haram olan konuşma tam hitabe anındaki konuşmadır. Hutbe başlamadan önce veya
bittikten sonra imam minberde de olsa konuşmak caizdir.
Ha neftlere göre,
hutbeyi dinlemek vacibtir. Hutbe esnasında konuşmak tahrimen mekruhtur.
Konuşulan sözün uhrevî ya da dünyevî olması, konuşanın, imamın sözünü
duyabilecek kadar yakın veya duyamayacak derecede uzak olması neticeyi
değiştiremez.
Bir kimse Resûlullah'ın
ismi anılınca içinden salevât getirir, yanındaki konuşana sözle susmasını
söyleyemez fakat işaret etmesinde beis yoktur. Selâm vermek, selâm almak,
aksırana "yerhamukellah" demek, Kur'ân okumak, teşbih çekmek de
mekruhlar cümlesindendir.
Bedâyi'de; "Hutbe
ânında konuşmak mekruhtur, Kur'ân okumak, namaz kılmak teşbih çekmek... gibi
hutbe dinlemekten meşgul eden işlerin hükmü de aynıdır" deniliyor.
Şerh-i Zahidî'de de
sağa - sola dönmek, abesle meşgul olmak gibi namazda mekruh olanların, hutbe
dinleyenler için de mekruh olduğu kaydedilmektedir.
Hulâsa Ma tabir biraz
daha serttir. Hulâsa'nın ibaresi: "Emir bi'1-ma'ruf bile olsa, namazda
haram olan herşey hutbe hâlinde de haramdır" şeklindedir. Diğer
kitaplardaki ibarelerin yardımı ile Hulâsa'daki "haram" tâbirinin
"tahrimen mekruh" yerine kullanıldığını söyleyebiliriz.
Hanefî mezhebinin
görüşü olarak yazdıklarımızın hepsi İmam-i A'zam'a göre imam minberde olduğu
müddetçe geçerlidir. Sadece hutbe iradı ile kayıtlı değildir. Dolayısıyla imam
minbere çıkıp da otururken veya hutbe bitip kamet getirilirken konuşmak da
mekruhtur. Bazı rivayetlere göre bu yasak imamın, hutbe okumak maksadıyla
yerinden ayrılması ile birlikte başlar. Ancak Bahru'r-Râik'in tnâye ve
Nihâye'den naklettiğine göre hutbe başlamadan önce teşbih cinsinden şeyler
söylenmesi sahih olan rivayete göre caizdir.
Ebû Hanife bu görüşünde
İbn Abbâs ve İbn Mes'ud'dan rivayet edilen "imam çıktığı zaman namazda
konuşmak da yoktur" mealindeki hadise dayanır. Bu hadisin hem mevkuf hem
de merfu' rivayetleri vardır. Ancak mevkuf oluşu kusur değildir. Çünkü bu türlü
şeyler akılla bilinemez. Bazı âlimler buradaki "çıkmak"tan maksadın
imamın odasından çıkması olduğunu söylemislerdir. Esah olan, Zeylaî'nin dediği
gibi, "minbere çıkmazdır. Daha önce geçen ve meleklerin cami kapısına
oturup gelenleri kaydettiklerini imam hutbeye çıkınca da defterlerini kapattıklarım
bildiren hadis[bk. 1951 numaralı hadis ve açıklaması.] de îmam-ı Azam'ın
görüşünü takviye etmektedir.
Ebû Yûsuf ve Muhammed'e
göre, sadece hatibin hitabeti esnasında konuşmak mekruhtur. Çünkü konuşmanın
yasak oluşunun sebebi hutbe dinlemektir. Hutbe olmayınca susmak şart değildir.
Öyleyse hutbeden önce veya sonra hatib minberde de olsa konuşmak caizdir.
"İmamın (hutbeye) çıkışı namazı, konuşması da sözü keser" hadisi,
bunların delilidir. Ancak îbnü'l-Humâm ve Aynî bu sözün hadis değil, Zührî'nin
kelamı olduğunu söylerler.
Akrebe veya yılana
işaret etmek, körün önündeki tehlikeyi haber vermek gibi namazda yapılması
caiz olanların, hutbe esnasında da yapılması caizdir.
Şa'bî'den ve onunla
birlikte birkaç kişiden hutbe esnasında konuşmanın caiz olduğu rivayet
edilmiştir. Ancak bunlar icmâ'ya mani olacak ölçüde değildir. Onun için İbn
Abdilber hutbeyi duyan kimsenin onu dinlemesi gereğinin tabiûndan birkaçı hâriç
tutulursa icmâ ile sabit olduğunu söylemiştir.
Bazı âlimler Buhârî,
Müslim ve Tirmizî'deki rivayetlerinin cuma günü ile kayıtlı olmasını gözönüne
alarak men edilen konuşmanın cuma hutbesine mahsus olduğunu diğer hutbelerde
konuşulabileceğini söylemişlerdir.