بَاب
النِّدَاءِ
يَوْمَ الْجُمُعَةِ
217-219. Cuma Gününde
Ezan
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
الْمُرَادِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ يُونُسَ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ
أَخْبَرَنِي
السَّائِبُ
بْنُ يَزِيدَ
أَنَّ
الْأَذَانَ كَانَ
أَوَّلُهُ
حِينَ
يَجْلِسُ
الْإِمَامُ
عَلَى الْمِنْبَرِ
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
فِي عَهْدِ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَأَبِي
بَكْرٍ
وَعُمَرَ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُمَا
فَلَمَّا
كَانَ
خِلَافَةُ عُثْمَانَ
وَكَثُرَ
النَّاسُ
أَمَرَ
عُثْمَانُ
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
بِالْأَذَانِ
الثَّالِثِ
فَأُذِّنَ بِهِ
عَلَى
الزَّوْرَاءِ
فَثَبَتَ
الْأَمْرُ
عَلَى ذَلِكَ
es-Sâib b. Yezid
(r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi (s.a.v.) Ebû Bekir ve Ömer
(r.a.)'in devirlerinde cum'a günü ilk ezan, imam minbere oturduğu zaman
(okunur) idi. Osman (r.a.), halife olup da insanlar (Medine'de) çoğalınca
Osman, cum'a gününde üçüncü bir ezam emretti. Bunun üzerine Zevrâ'da bir ezan
daha okun(maya başla)dı ve cum'a ezanı bu şekilde kaldı.
İzah:
Buhârî, cuma; Nesâî,
cuma; Tirmizî, cuma; İbn Mâce, ikâme
Zevrâ: Buhâri'nin
dediğine göre Medine-i Munevvere'de çarşıda bir yerin adıdır.îbn Battal,
Mescidin kapısındaki büyükçe bir taşa "zevrâ" denildiğini söylemişse
de bu, kabule şâyân değildir. Çünkü Zevrâ'nin çarşı içinde bir yer olduğunu
açıkça bildiren rivayetler vardır. Meselâ îbn Mâce ve İbn Huzeyme'nin
rivayetlerinde "çarşıda "zevrâ" denilen bir darda";
Taberî'nin rivayetinde de "Osman’ın "zevrâ" denilen
damında" denilmektedir. Taberânî'nin rivayetine göre bu zevrâ Hz. Osman'ın
kendi mülkü olmuş oluyor.
Rivayetlerden
anladığımıza göre Resûlullah zamanında ve ilk iki râşid Halife devrinde cuma
namazı için bir tek ezan bir de kaamet vardı. Bu ezanda imam minbere çıktığı
zaman okunurdu. Buna ilk ezan denmesi, ezan ile kaametin ikisine de ezan
denildiğinden dolayıdır. Hz. Osman'ın halifeliği esnasında cemaat çoğalıp da
mescidde okunan ezanı işitemez hâle gelince, Hz. Osman çarşıda
"zevrâ" denilen yerde bir ezan daha okunmasını emretmiştir. Bu ezana
hadis-i şerifte meşrûiyyet yönünden ezan ve kaametle birlikte üçüncüsü olduğu
için "üçüncü ezan" tâbirini kullanmışlardır. Haddizatında bu ezan
günümüzde minarelerden okunan ilk ezandır. Nitekim İbn Huzeyme bu ezanı "
= Osman ilk ezanı emretti” şeklinde rivayet etmiştir.
Hz. Osman'ın ihdas
ettiğini söylediğimiz bu ezanın ilk defa Hz. Ömer tarafından ortaya konduğunu
söyleyen rivayetler varsa da bu sahih değildir. Çünkü bu rivayet Muâz b.
Cebcl'e isnâd edilmiştir. Muâz ise, ilk Şam seferinde Medine'den çıkmış ve
H.19 senesinde Amevâs taununda vefat edinceye kadar bir daha Medine'ye
dönmemiştir.
Abdullah b. Ömer'in bu
ilk ezan için, Resûlullah devrinde olmaması dolayısıyla bid'aı dediği rivâyel
edilmiştir. Ancak Hz. Osman'ın bunu emretmesi şarabîlerin hiç birinin de karşı
çıkmaması bu ezanın bid'at olsa bile bid'afi hasenc cinsinden olduğunu
gösterir. Ancak bugün îslâru âleminin çeşitli yerlerinde tatbik edilen bazı
usullerin, ne Resûlullah'ın ne de sahâbilerin uygulamalarında dayanağı yoktur.
Ezandan evvel sala verme, cemaatin cumaya hazırlanmasını tenbih için yapılan
ilânlar ve hatırlatmalar mesnedi olmayan bid'atlerdir.