DEVAM: 218. Cuma
Namazının Vakti
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
يَعْلَى بْنُ
الْحَارِثِ
سَمِعْتُ إِيَاسَ
بْنَ
سَلَمَةَ
بْنِ
الْأَكْوَعِ
يُحَدِّثُ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ كُنَّا
نُصَلِّي
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْجُمُعَةَ
ثُمَّ
نَنْصَرِفُ
وَلَيْسَ
لِلْحِيطَانِ
فَيْءٌ
İyâs b. Seleme, babası
Seleme b. el-Ekvâ, şöyle dediğini haber vermiştir: Biz Resûlullah (s.a.v.)'le
birlikte cum'a'yı kılar, ve (henüz) duvarların gölgesi yokken (mescidden)
ayrılırdık.
İzah:
Müslim, cuma; Nesâî,
cuma; İbn Mâce, ikâme; Dârimî, salât; Ahmed b. Hanbel, IV, 46, 54.
Hadis-i şerifin Buhâri ve Nesâî'deki rivayetlerinde "Duvarların gölgelenecek
gölgesi yokken", Müslim'dekinde de "Duvarlara gölgelenecek bîr gölge
bulamazdık" denilmektedir. Bu rivayetler Ebû Davud'un rivâyetindeki
"duvarların gölgesi yokken" tâbirinin "gölgelenilecek veya
gölgelenebileceğimiz" ifâdeleri ile kayıtlanmasını gerektirir. Zaten
güneşin en dik olduğu zamanda bile duvarların hiç gölgesinin olmaması
düşünülmez. Ashabın namazdan çıktıktan sonra duvarların dibinde gölgelenecek
miktarda gölge bulamayışları, onların zeval vakti namazdan çıktıklarından
dolayı değildir, duvarların engin olmasından dolayıdır. O halde bu hadisler,
cumayı zevalinden önce kılmaya değil, zevalden sonra cumayı kılmakta acele
etmeye delâlet ederler.