بَاب
التَّحَلُّقِ
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
قَبْلَ
الصَّلَاةِ
213-214. Cuma Günü
Namazdan Evvel (Camide) Halka Yapıp Oturmak
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
ابْنِ
عَجْلَانَ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ نَهَى
عَنْ
الشِّرَاءِ
وَالْبَيْعِ
فِي الْمَسْجِدِ
وَأَنْ
تُنْشَدَ
فِيهِ
ضَالَّةٌ وَأَنْ
يُنْشَدَ
فِيهِ شِعْرٌ
وَنَهَى عَنْ
التَّحَلُّقِ
قَبْلَ
الصَّلَاةِ
يَوْمَ الْجُمُعَةِ
Amr b. Şuayb'ın babası
kanalıyla dedesinden yaptığı rivayete göre; Resulullah (s.a.v.), mescid'de
alış-veriş yapılmasını, kayıp ilân edilmesini, şiir söylenmesini ve cum’a günü
namazından önce halka halinde oturulrnasınr nehyetmiştir.
İzah:
Nesaî, mesâcid; İbn
Mâce, ikâme; Tirmizî. salat; Ahmed b. Hanbel, II, 179.
Bu hadisteki bazı
konular hakkında "Mescidde kayıp ilân edilmesi" başlığını taşıyan
babın 473 no'lu hadisinin açıklamasında biraz bilgi verilmişti.
"Kayıp" diye mutlak olarak terceme ettiğimiz kelimesi daha çok
kaybolan hayvanlar için kullanılır. Diğer kayıplar için ise, denilir. Ancak
hüküm itibariyle kaybolan hayvanı ilân etmekle bir başka şeyi ilân etmek
arasında fark yoktur.
Hadis-i şerif mescidde
alış-verişin, şiir söylemenin, kaybedilen malı ilân etmenin ve cuma günleri
namazdan önce toplanıp konuşmanın caiz olmadıgına delildir. Lafzın nehy
kelimesi ile varid oluşu, bunların haram olmasını gerektirir. Şimdi bu
nehyedilen hareketleri teker teker ele alıp ulemânın görüşlerini aktaralım.
Ahş-veriş: Hanbelilere
göre, ister i'tikafta olan için, ister başkası için olsun, mescidde ahş-veriş
yapmak haramdır. Ticâretin az veya çok ihtiyaca binâen ya da keyfî olması
arasında fark yoktur. Üzerinde durduğumuz hadisteki nehyi harama
hamletmişlerdir. İmran el-Kasîr, mescidde mal satan birini görmüş ve "Be
adam! Burası âh i relin çarşısı dır, ma) satmak istiyorsan dünya çarşısına
çık" demiştir.
Mâli kiler, simsarlık
kabilinden olmazsa, camide ahş-veriş yapmanın mekruh; simsarlık ile bağırarak
yapmanın da haram olduğunu söylemişlerdir.
Şafiîlerde, i'tikafda
olanın zarurî ihtiyacı olan şeyi alıp satması mubahtır. Bunun dışındaki
alış-verişler mekruhtur.
HaneHlcrin fıkıh
kitablanndan Dürrii'l-Muhtâr'da "i'tikafta olanın kendi şahsı ve ailesi
için gerekli olanın dışındaki bütün ticari muamelelerin mescidde akd edilmesi
mekruhtur. İ'tikaftakinin bu muameleyi kâr maksadıyla yapmaması ve malı mescide
sokmaması gerekir" denilmektedir. Bu mezhebin önde gelen âlimlerinden
Tahâvî'nin ifâdesi Dürru'l-muhtar'dan naklettiğimizden farklıdır. Tahâvî'nin
beyânına göre, mescidde yapılması mekruh olan alış-verişler, mescidin tamamını
veya çoğunu kapsayan orayı pazar yerine çeviren alş-verişlerdir. Yoksa mevzii
olarak tek tek yapılan ticari akitlerde bir kerahet mevzuu bahs değildir.
Tahâvî bu görüşünü, Hz. Ali mescidde ayakkabı tamir ederken Resûlullah'ın onu
gördüğü halde bundan men etmediğine dair olan haberle takviye eder. Ticarî
muamele ile ayakkabı tamiri arasındaki ortak nokta, her ikisinin de mescidde
icra edilen bir ibadet olmayışıdır.
Hüküm yönünden görüşler
farklı olmakla beraber camide ahş-veriş yapmanın doğru olmadığında bütün ulema
müttefiktir. AIiyyü'K Kaarî bu konuda şöyle der: "Kabe örtülerinin
makamın hemen arkasında satılması, Mescid-i Haram'da kitab ve başka şeylerin
alış-verişi çirkin bid'atlerdendir. Oraya hevdeclerin su tulumlarının ve ev
eşyalarının bilhassa hac mevsiminde insanların en kalabalık olduğu zamanda
konulması ise, çok daha çirkin bir bid'attir."
Muamele itibariyle mekruh
veya haram olmakla beraber camide yapılan ahş-veriş Irakî'nin bildirdiğine
göre ittifakla geçerlidir, bozulmaz.
Kayıp Aranması: Bu konu
hakkında 473 no'lu hadisin açıklamasında bilgi verilmiştir.
Camide Şiir Okunması:
Resûlullah'ın nehyettiklerinden biri de camide şiir okunmasıdır.Nehyedilen
şiir, muhtevasında övünme, övülmeye lâyık olmayanı övme, yerilmemesi gerekeni
yerme, kadın ve içkiden bahsetme gibi rnenhiyyâtla alâkalı olanlardır. Allah'ı
senayı veya Resülullah'ı ve İslâmı medheden insanları ibâdete sevk eden,
ihtiyaç anında müslümanların manevî hislerine hitab eden şiirlerin okunması
caizdir. Nevevî bunlar için, "beis yok" demiştir. Çünkü Hz. Nebi
(s.a.v.) şairi Hassan'ın, kâfirlerin müslümanları hicvine karşılık mescitte
kâfirleri hicveder mâhiyetteki şiirlerine mâni olmazdı. Hatta Tirmizî'nin Hz.
Aişe'den rivayetine göre, Hz. Nebi Hassan'ın üzerine çıkıp da kâfirleri
hicvetmesi için mescide bir minber koydurtmuştu. Bu ve buna benzer
rivayetlerden anlıyoruz ki, mescidde söylenmesi yasak olan şiir, müslümanlar
için menfaate vesile olan şiir değil, boş sözden ibaret olan veya yasakları
içeren şiirdir.
Cuma Günleri Namazdan
Önce Halka Olmak: Cuma günleri müslümanlar camiye erken gelip ön saflarda yer
almaya teşvik edildiğinden dolayı cemaat için sıkıntıya sebep olacağından
camide halka şeklinde toplanıp sohbet etmek veya başka şey yapmak yasaktır.
Cumhur bu yasağı, kerâhet'e hamletmiştir.Yasak olan toplanmanın herhangi bir
konuyla kayıtlanmaması veya hiçbir şeyi istisna etmemesi, ilmi müzâkere veya
6ir iş müşaveresi için yapılan toplantının da yasak olduğunu gösterir. Tabiî,
bu yukarıda da ifade edildiği gibi, namazdan önce yapılan toplantıdır. Yasağın
cuma günü ve namazdan önce ile kayıtlanması, diğer günlerde veya cuma günü
cumadan sonra halka yapıp toplanmanın mahzurlu olmadığını gösterir. Müslim ve
Beyha-kî'nin Ebû Vakt el-Leysfden yaptıkları bir rivayet, bizzat Hz. Nebiin
ashabla birlikte mescidde halka yapıp oturduğunu haber vermektedir.
Dünyalık işleri
görüşmek - konuşmak için mescitte toplantı yapmak ise, caiz değildir.
Irakî'nin, Tirmizî şerhinde zikrettiği ve isnadı için zayıf dediği İbn
Mes'ud'dan rivayet edilen bir hadiste Hz. Nebi şöyle buyurmuştur: "Ahir
zamanda camilerde halka halka oturan bir kavim gelecek, onların arzuları
dünyadır. Sakın onlarla beraber oturmayın. Şüphesiz Allah'ın onlara ihtiyacı
yoktur."