SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1049 >>

DEVAM: 202. Cuma Günü Duanın Kabul Edildiği Vakit Hangi Vakittir?

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي مَخْرَمَةُ يَعْنِي ابْنَ بُكَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي بُرْدَةَ بْنِ أَبِي مُوسَى الْأَشْعَرِيِّ قَالَ قَالَ لِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَسَمِعْتَ أَبَاكَ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي شَأْنِ الْجُمُعَةِ يَعْنِي السَّاعَةَ قَالَ قُلْتُ نَعَمْ سَمِعْتُهُ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ هِيَ مَا بَيْنَ أَنْ يَجْلِسَ الْإِمَامُ إِلَى أَنْ تُقْضَى الصَّلَاةُ قَالَ أَبُو دَاوُد يَعْنِي عَلَى الْمِنْبَرِ

 

Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin oğlu Ebû Burde'den; demiştir ki: Abdullah b. Ömer bana "Babanın, cum'a yani (icabet) saati hakkında Resûlullah'dan (bir şey) haber verdiğini duydun mu?" dedi.

 

Ben de dedim ki:

 

Evet ben babamın Resûlullah'ı;

 

"O (icabet saati) imamın (minbere) oturuşu ile namazın bitimi arasındaki zamandır" derken işittim" dediğini duydum.

 

Ebu Davud minbere (oturduğunu) kastediyor, dedi.

 

 

İzah:

Müslim, cum'a; Beyhaki, es-Sünenu'I-kübrâ, III, 250.

 

Bu hadis-i şerifte cuma günündeki duaların kabul edildiği vaktin imamın hutbe okumak için minbere çıkıp oturması ile namazın bitimi arasındaki vakit olduğu belirtilmektedir. Halbuki bun­dan önceki hadiste bu vaktin ikindiden sonra günün son demlerinde olduğu haber verilmişti. Buna göre söz konusu vaktin bir zamandan başka bir za­mana intikal ettiği anlaşılmaktadır. Eğer böyle bir intikalin olmadığı gozonüne alınırsa, o zaman hadisler arasında tercih yapmak gerekir.

 

Ulemâdan bazıları, bu hadisi tercih etmişlerdir, tmam Müslim, Beyha-kî, Îbnu'l-Arabî bu görüştedirler.

 

Tirmizî, Ahmed b. HanbePden, Abdullah b. Selâm'ın hadisindeki ma­nayı te'yid eden başka rivayetlerin de olduğunu naklederken îbn Abdilber, "O bu konuda en sabit şeydir" demiştir. Said (b. Mansûr)'ın SüneiTinde Ebû Seleme'den, Ahmed b. Hanbel'in Ebû Said el-Hudrî ve Kbü Hüreyre'-den yaptıkları rivayetler icabet vaktinin ikindiden sonra olduğuna delâlet et­mektedirler. Âlimlerin çoğu, üzerinde durduğumuz Ebû Mûsâ hadisinin hem ızdırab hem de inkitâ dolayısıyle ma'lûl olduğunu söylerler. İnkıta şu yön­dendir: Muhakkiklerin nakline göre Mahreme babasından hadis duymamış­tır. Zrakî'nin ifâdesine göre, ızdırab da şu cihettendir: Râvilerin çoğunluğu bu haberi Resûlullah'a kadar ref etmemişler, bu sözün Ebû Bürde'ye ait olduğunu söylemişlerdir.

 

Gerek üzerinde durduğumuz hadisin malul oluşu, gerekse icabet vakti­nin günün sonunda olduğunu belirten haberlerin çokluğu, bu ikinci grubun haberlerin tercihini gerektirmektedir.

 

Cumanın İcabet Saatiyle İlgili Bazı Görüşler:

 

Müellifin bu babta zikrettiği icabet vakti ile ilgili haberler, bu konudaki beyanlardan sadece ikisidir. Bazıları bu görüşleri kırk ikiye kadar çıkarırlar. Bu kavillerden bazıları şöyledir:

 

1. Ahmed ve Hâkim'in Ebû Said'den naklettikleri bir rivayete göre, Kadir gecesini gizlediği gibi Cenab-ı-Allah bu vakti tüm gün içerisinde gizlemiştir. Bu vaktin gizlenmesi, cuma günü mü'minlerin ibâdet, dua ve zikirlerini ço­ğaltmalarını teşvik hikmetine mebnîdir.

 

2. İcabet saati, cuma günü içerisinde değişik vakitlere intikal eder. Mu­ayyen bir vakitle kayıtlı değildir. Gazalî ve İbn Asâkir bu görüştedirler.

 

3. Fecr ile güneşin doğması ve ikindi ile güneşin batması arasıdır.

 

4. Zevalden güneşin batmasına kadarki zamandır.

 

5. Cuma ezanı ile namazın bitimi arasıdır.

 

6. İki hutbe arasındaki oturuş ânıdır.

 

Bu görüşler içerisinde en tercihe şayan olanı, bir kere daha tekrar ede­lim ki ikindiden sonra olduğu görüşüdür.