SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1039 >>

بَاب سَجْدَتَيْ السَّهْوِ فِيهِمَا تَشَهُّدٌ وَتَسْلِيمٌ

195-196. Sehv Secdelerinde Teşehhüd Ve Selam Vardır

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُثَنَّى حَدَّثَنِي أَشْعَثُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ خَالِدٍ يَعْنِي الْحَذَّاءَ عَنْ أَبِي قِلَابَةَ عَنْ أَبِي الْمُهَلَّبِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى بِهِمْ فَسَهَا فَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ تَشَهَّدَ ثُمَّ سَلَّمَ

 

İmran b. Husayn (r.a.)'den; rivayet edilmiştir:

 

Resûlullah (s.a.v.) onlara namaz kıldırıp şehv etti. Bunun üzerine iki defa secde yaptı sonra oturup tehiyyâtı okudu, sonra da selâm verdi.

 

 

İzah:

Nesaî, küsûf; Tirmizî, salât

 

Bu hadis-i şerif sehv secdesi yaptıktan sonra teşehhüdün ve secde için selâmın meşru olduğuna delâlet etmektedir. Hanefîler bu hadisin zahirini alarak sehv secdesi yaptıktan sonra otururlar. Ve en sonunda selâm verirler. Ancak Hanefi'lerin âlimleri secdeden önce verilen selâmın keyfiyetinde ihtilâf etmişlerdir. Bazıları hem sağa hem de sola, ba­zıları da sadece sağa verileceğini söylerler. Fakat cemaatle kılındığında ce­maatin şaşırıp da namazdan çıkmaması için bir tarafa selâm vermek kâfidir. Fahru'l-İslâm, ön tarafa kıbleden dönmeden bir defa selam vermenin yeter­li olduğunu söyler. Çünkü bu, namazdan çıkma (tahlil) değil, tahıyye'dir.

 

M âli kilere göre, secde selâmdan sonra yapılması gereken cinstense, te­şehhüde oturulur ve sonunda selâm verilir. Secdenin selâmdan önce yapıl­ması gerekiyorsa, İmam Mâlik'den iki rivayet vardır. Mezhebte meşhur olan görüşe göre teşehhüde oturulur.

 

Şâfiîler de selâmdan önce secde edilmişse, sonra tehiyyât okunmaz.Secde selâmdan sonra yapılmışsa, Nevevî'nin dediğine göre esah olan yine tehiyyatın okunmamasıdır.

 

Hanbelîlere göre selâmdan önce secde eden tehiyyât okumaz, selâmdan sonra secdeyi yapan ise, tehiyyâtı okur. Bu, vâcibtir.

 

 

Özet

Burada sehv secdesi ile ilgili olan hadisler sona ermiştir. Oldukça genişçe ele alınan bu mevzuun bir özetinin yapılmasında fayda gö­rülmektedir.

 

Hanefilere göre, namazda sehven bir vacibi terk veya te'hir, bir rüknü geciktirme, öne alma, tekrar etme veya sırasını terketme gibi hatalardan do­layı sehv secdesi yapılır. Secde son oturuştadır. Önce oturulup tehiyyât oku­nur, sağa - sola (cemaatle ise sadece sağa) selâm verilip iki defa secde yapılır. Sonra oturulup tehiyyât, salli-bârik ve duâ okunur ve sağa-sola selâm veri­lip namazdan çıkılır. Hangi hareketlerden dolayı sehv secdesi yapılacağı fı­kıh ve ilmihal kitaplarında genişçe anlatılmaktadır.

 

Mâlikîlere göre, bir rüknü fazla yapmak veya şüphe etmek ya da şu se­kiz sünnetten birini terk etmekten dolayı, sehv secdesi yapılır. Bu sünnetler: 1. Fâtiha'dan sonra sûre okumak, 2. Cehrî okunması gereken yerlerde cehri okumak, 3. Gizli okunacak yerlerde gizli okumak, 4. İftitâh tekbirinin hari­cindeki tekbirler, 5. "semiallahü limen hamideh" demek, 6. İlk iki rekatten sonra oturmak, 7. İlk oturuşta et-tehiyyâtü'yü okumak, 8. Son oturuşta et-tehiyyatü'yü okumak.

 

Mâlikilerde sehv secdesinin nasıl yapılacağı, 1008 no'lu hadisin açıkla­masında beyân edilmiştir.

 

Hanbelîlere göre, bile bile yapıldığı takdirde namazı bozan bir şey seh­ven yapılırsa, sehv secdesi yapmak gerekir.

 

Şafiîlere göre, sehv secdesi namazdaki bir ziyâde veya noksandan dola­yı lâzımdır. Ziyâde, ya söz olur veya fiil olur. söz, selâm verilmeyecek yerde selam vermek; okunmayacak yerde okumak ve unutarak konuşmaktır. Fiil de iki çeşittir: Birincisi, kasden yapılma*namazı bozmayan hareketler. Bun­lardan biri sehven yapılırsa sehv secdesi gerekmez. İkincisi, kasden yapılma­sı namazı ifsâd eden hareketler.Bunlar da mutehakkak ve mütevehhem olmak üzere iki çeşittir. Mutahakkak, bir rekat ilâve etmek, oturulmayacak yerde oturmak, rükû veya secdeyi ziyade yapmak gibi hareketlerdir. Mütevehhem de kılınan rekat adedîerinde tereddüt, reşehhüd ve kunut gibi maksûd sün­netleri terk etmektir.

 

Anlaşılmaktadır ki namazın eksik bırakılan herhangi bir rüknünü sehv secdesi ile telâfi etmek mümkün değildir. Hanefîlere göre vacibin kasten terk veya te'hiri günahtır. Sehv secdesi ile telâfi edilemez. Böyle bir namazın ka­zası uygundur. Sünneti terkten dolayı sehv secdesi gerekmez.

 

Sehv secdesi konusunda farz namazarla nafile namazlar arasında fark yoktur. Farz kılarken yapıldığında sehv secdesini gerektiren bir hareket, na­file kılarken de sehv secdesi gerektirir. Çünkü sehv secdesi şeytanı tahkir ve rezil etmek içindir. Bu babta varid olan hadisler mutlaktır. Farz olursa, şöy­le olur, nafile olursa, böyle olur, diye bir kayıt ve ayırım bulunmamaktadır.