DEVAM: 177-178.
Teşehhüdle İlgili Hadisler
حَدَّثَنَا
تَمِيمُ بْنُ
الْمُنْتَصِرِ
أَخْبَرَنَا
إِسْحَقُ
يَعْنِي
ابْنَ يُوسُفَ
عَنْ شَرِيكٍ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ أَبِي
الْأَحْوَصِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ كُنَّا
لَا نَدْرِي
مَا نَقُولُ إِذَا
جَلَسْنَا
فِي
الصَّلَاةِ
وَكَانَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَدْ عُلِّمَ
فَذَكَرَ
نَحْوَهُ قَالَ
شَرِيكٌ
وَحَدَّثَنَا
جَامِعٌ يَعْنِي
ابْنَ أَبِي
شَدَّادٍ
عَنْ أَبِي
وَائِلٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ
بِمِثْلِهِ
قَالَ
وَكَانَ
يُعَلِّمُنَا
كَلِمَاتٍ
وَلَمْ
يَكُنْ
يُعَلِّمُنَاهُنَّ
كَمَا
يُعَلِّمُنَا
التَّشَهُّدَ
اللَّهُمَّ
أَلِّفْ
بَيْنَ
قُلُوبِنَا
وَأَصْلِحْ
ذَاتَ
بَيْنِنَا
وَاهْدِنَا سُبُلَ
السَّلَامِ
وَنَجِّنَا
مِنْ الظُّلُمَاتِ
إِلَى
النُّورِ
وَجَنِّبْنَا
الْفَوَاحِشَ
مَا ظَهَرَ مِنْهَا
وَمَا بَطَنَ
وَبَارِكْ
لَنَا فِي أَسْمَاعِنَا
وَأَبْصَارِنَا
وَقُلُوبِنَا
وَأَزْوَاجِنَا
وَذُرِّيَّاتِنَا
وَتُبْ
عَلَيْنَا
إِنَّكَ
أَنْتَ
التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
وَاجْعَلْنَا
شَاكِرِينَ
لِنِعْمَتِكَ
مُثْنِينَ بِهَا
قَابِلِيهَا
وَأَتِمَّهَا
عَلَيْنَا
Abdullah (b.
Mes'ûd)'dah; demiştir ki: Biz namazda oturduğumuzda ne diyeceğimizi bilmezdik.
Rasûlullah (s.a.v.)'e de (bizim bilmediğimiz) öğretilmişti. (Temîm b.
el-Muntasır bundan sonra, önceki (968.) hadisi mânâ olarak anlattı.
Hadisin râviierinde
Şerîk bu hadisi iki ayrı yoldan almıştır. Hadisin bu bölümü Ebû İshak,
Ebû'l-Ahvas ve Abdullah b. Mes'üd senediyle yapılan rivayettir. Bu bölüm;
Nesâî, İbn Mâce ve Tirmizî tarafından da rivayet edilmiştir.
Şerîk ise, Câmî -yâni
İbn Şeddâd- Ebu Vâil ve Abdullah (b. Mes'ud) târîkeyle önceki (968.) hadisi
aynen nakledip şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) bize bazı sözler öğretiyordu.
Fakat onları, teşehhüdü öğrettiği gibi (itinalı) öğretmiyordu. Bu sözler
şunlardır: "Allah'ım, bizim kalplerimizi(n arasını) birleştir. Aramızdaki
halleri düzelt ve bize kurtuluş yollarını göster. Bizi (küfrün)
karanlıklarından (İslâm'ın) aydınlığ(ın)a çıkar ve büyük günahların
görüneninden ve görünmeyeninden uzaklaştır. Bize, kulaklarımızda, gözlerimizde,
kalbimizde eşlerimizde ve çocuklarımızda bol hayır ver. Tevbelerimizi de kabul
et. Çünkü sen, tevbeleri kabul edensin, merhametlisin. "Bizi nimetlerine
şükredenlerden, onları itiraf edenlerden, razı olanlardan eyle! Ve bize
ni'metlerini tamamla!”
Sadece Ebû Dâvûd
rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA:
İbn-i Mes'ûd*dan
rivayet edilen bu hadis bundan önceki rivâyette bir ilâvedir.Yani ka'dede, önce
bir önceki rivayette öğretilen teşehhüddün sonra bu rivâyette bahsedilen
duanın da okunulması meşrudur. Ancak bizzat İbn Mes'ûd'un da söylediği gibi,
Hz. Nebi, teşehhüde gösterdiği itinayı bu duaya göstermemiştir. Bu yüzden, hiç
bir kimse teşehüdden sonra bu duayı okumanın vacip olduğunu söylememiştir.
Duada bahsi geçen “ =
Bize kurtuluş yollarım göster" sözü, "bize âfât ve tehlikelerden
kurtuluş yollarını göster" manasınadır. Duadaki “ = büyük günahlar"
demektir. Bunlardan aleni olanı, zina, hırsızlık, kati gibi günahlar, gizli
olanı da riya, haset, kibir gibi günahlardır.