بَاب فِي
صَلَاةِ
الْقَاعِدِ
174-175. Oturarak
Namaz Kılmak
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
قُدَامَةَ
بْنِ
أَعْيَنَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ هِلَالٍ
يَعْنِي
ابْنَ
يَسَافٍ عَنْ
أَبِي يَحْيَى
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
قَالَ حُدِّثْتُ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
صَلَاةُ الرَّجُلِ
قَاعِدًا
نِصْفُ
الصَّلَاةِ
فَأَتَيْتُهُ
فَوَجَدْتُهُ
يُصَلِّي
جَالِسًا
فَوَضَعْتُ
يَدَيَّ
عَلَى
رَأْسِي فَقَالَ
مَا لَكَ يَا عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عَمْرٍو
قُلْتُ حُدِّثْتُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
أَنَّكَ
قُلْتَ صَلَاةُ
الرَّجُلِ
قَاعِدًا
نِصْفُ
الصَّلَاةِ
وَأَنْتَ
تُصَلِّي
قَاعِدًا
قَالَ أَجَلْ
وَلَكِنِّي
لَسْتُ
كَأَحَدٍ
مِنْكُمْ
Abdullah b. Amr
(r.a.)'den; demiştir ki: Bana Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in; "Bir
kimsenin oturarak kıldığı namaz'ın yarısıdır"buyurduğu haber verildi.
Bunun üzerine, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldim ve o'nu oturarak
namaz kılar gördüm. (Hayretimden) ellerimi başına koydum.
Bu cümle bir nüshada
"ellerimi Rasulullah'ın üstüne koydum" bir başkasında da
"ellerimi Rasulullah'ın başına koydum" şeklindedir.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem); "Ey Amr'ın oğlu Abdullah, ne oluyor sana?" buyurdu.
Ya Resulallah, senin
"insanın oturarak kıldığı namaz'ın sevabı ayakta kıldığının sevabının
yarısı kadardır" buyurduğunu haber aldım. Halbuki sen oturarak namaz
kılıyorsun, dedim. "Evet ama, ben sizden biri gibi değilim" buyurdu.
Diğer tahric: Müslim,
salatu musafirun; Nesaî, kiyamu'l-leyl; Muvatta', cemaat
AÇIKLAMA:
Hadis-i şeriften, bir
kimsenin ayakta durmaya gücü yettiği halde oturarak kıldığı nafile namazın
sevabının ayakta kılman namazın sevabının yansı kadar olduğu anlaşılmaktadır. Bu,
nafile namazlarla ilgilidir. Ayakta durmaktan aciz olan, namazını oturarak
kılarsa bunun sevabında herhangi bir noksanlık yoktur.
Farz namazlarda ise,
ayakta durmaya gücü yetenin oturarak namaz kılması asla caiz değildir. Hatta
İmam Nevevî; "eğer bir kimse ayakta durmaya gücü yetenin, oturarak namaz
kılmasını helal görürse, kafir oiur ve kendisine murted hükümleri uygulanır. Bu
zinayı, faizi ve bunlara benzer meşhur haramları helal saymak gibidir"
der. Bir kimse, aczinden dolayı farz namazları oturduğu yerden veya uzanmış bir
vaziyette kılarsa, caizdir ve bunun sevabı aynen ayakta kılmanın sevabı
gibidir. Buharî'nin Ebu Musa'dan merfu'an rivayet ettiği "Kul, hastalanır
veya yolculuğa çıkarsa, Allah kendisine sıhhatli ve mukîm iken yaptığının sevabını
yazar" mealindeki hadis buna delildir.
Hadis'den anladığımıza
göre, Abdullah b. Amr, Hz.Nebiin oturarak namaz kıldığını görünce ellerini
başına götürmüştür. Onun bu hareketi, Resulullah’ın yaptığını yadırgadığından
değildir. Bunu ya şuursuzca ya da, Efendimizden naklen kendisine haber verilen
şey, Hz. Nebiin yaptığına aykırı olduğundan dolayı durumu anlamak, işin esasına
vakıf olmak için yapmıştır.
Nebi s.a.v.’in
Abdullah'a cevaben; "Evet, ama ben sizden birisi gibi değilim"
buyurmasını alimler iki şekilde yorumlamıştır;
1. Nebi s.a.v.’in
ayakta durmaya gücü yettiği halde oturarak kıldığı nafile namaz, başkalarının
oturarak kıldığı nafile gibi değildir. Onun, oturarak kıldığı namaz aynen
ayakta kıldığı gibidir, sevabında herhangi bir eksilme yoktur.
2. Kadi İyad'ın
dediğine göre; Hz. Nebi özrü olmaması bakımından diğer insanlar gibi değildir.
Çünkü Nebi s.a.v., bunu ömrünün sonuna doğru, yaşlılığından dolayı yapmıştır.
Çünkü normal hallerde Hz. Nebi devamlı en efdali yapardı. O zaman efendimizin
sözünün manası, "Ben sizden biri gibi değilim, yaşlandım, onun için
oturarak namaz kılıyorum" şeklinde olacaktır.
Ancak, Kadi İyad'ın bu
görüşüne itiraz edilmiştir. Çünkü özür halinde oturarak kılınan
namazın sevabında noksanlık
olmaması sadece Hz.Nebie mahsus değil, umuma şamildir.