DEVAM: 165-166.
Namazda Selam Almanın Hükmü
حَدَّثَنَا
الْحُسَيْنُ
بْنُ عِيسَى
الْخُرَاسَانِيُّ
الدَّامِغَانِيُّ
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ عَوْنٍ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
سَعْدٍ
حَدَّثَنَا
نَافِعٌ قَالَ
سَمِعْتُ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ
يَقُولُ
خَرَجَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِلَى
قُبَاءَ يُصَلِّي
فِيهِ قَالَ
فَجَاءَتْهُ
الْأَنْصَارُ
فَسَلَّمُوا
عَلَيْهِ
وَهُوَ يُصَلِّي
قَالَ
فَقُلْتُ
لِبِلَالٍ
كَيْفَ رَأَيْتَ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ يَرُدُّ
عَلَيْهِمْ
حِينَ
كَانُوا
يُسَلِّمُونَ
عَلَيْهِ
وَهُوَ
يُصَلِّي
قَالَ يَقُولُ
هَكَذَا
وَبَسَطَ
كَفَّهُ
وَبَسَطَ جَعْفَرُ
بْنُ عَوْنٍ
كَفَّهُ
وَجَعَلَ بَطْنَهُ
أَسْفَلَ
وَجَعَلَ
ظَهْرَهُ
إِلَى فَوْقٍ
Abdullah b. Ömer (r.a.)
şöyle demiştir: Resûlullah sallellâhu aleyhi ve sellem (bir gün) namaz kılmak
için Kuba'ya gitmiş de namaz kılarken ensar gelip kendisine selâm vermişler.
Ben Bilâl'e; Resûlullah (s.a.v.) namazda iken kendisine selâm verdikleri zaman
onların selâmlarını nasıl alırdı? diye sordum.
"Şöyle
yapardı" dedi, avucunu açtı ve (bu hadisi Ebû Dâvû'a nakleden râvi
el-Hüseyn b. İsâ; "bana bu hadisi nakleden) Cafer de (Resûl-i Ekrem
sallallahu aleyhi ve sellemin elinin hareketini bana göstermek için) avucunu
açtı (elinin) içini aşağıya dışını da yukarıya getirdi" dedi.
Diğer tahric: Tirmizî,
salât; Nesâî, selıv; îbn Mâce, ikâme
AÇIKLAMA:
Tirmizi dediki:
"Bu hadis sahihtir. Suhayb'in hadisi (926 no'lu hadis) ise, hasendir ve
onu sadece el-Leys'in Bukeyr'den rivayetiyle bilmekteyiz. Zeyd b. Eslem
tarikiyle İbni Ömer'den rivayet edilmiştir: Dedi ki: Bilâl'e; "Resûlullah
(s.a.v.) Amr b. Avf oğullarının mescidinde ona selâm verirlerken onların selâmını
nasıl alırdı?" diye sordum. "İşaret ederek alırdı" dedi. Bence
her iki hadis de sahihtir. İbn Ömer (işaretle selam alma hadisim) Suhayb ve
BilâPin ikisinden de rivayet etmişse de Suhayb'in hadisinin hikâyesi başka ve
Bilâl'ın hadisinin hikâyesi başkadır. Her ikisinden (ayrı ayn) işitmiş olması
da mümkündür."
Ancak Bezlu'l-Mechûd
sahibi Tirmizî'nin bu sözünü inceden inceye tahlil ettikten sonra, iki hadisin,
hikâyesinin farklı oluşunun, Suhayb hadisinin sıh-
hatine te'sir
etmeyeceğini söylemektedir.
Biz bu hadisle ilgili
hüküm ve görüşleri 925 - 926 numaralı hadislerde açıklamış bulunmaktayız.