DEVAM: 150-151. Secde
Organları
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
بَكْرٌ
يَعْنِي
ابْنَ مُضَرَ
عَنْ ابْنِ
الْهَادِي
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ إِبْرَاهِيمَ
عَنْ عَامِرِ
بْنِ سَعْدٍ
عَنْ الْعَبَّاسِ
بْنِ عَبْدِ
الْمُطَّلِبِ
أَنَّهُ سَمِعَ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
إِذَا سَجَدَ
الْعَبْدُ
سَجَدَ
مَعَهُ
سَبْعَةُ
آرَابٍ وَجْهُهُ
وَكَفَّاهُ
وَرُكْبَتَاهُ
وَقَدَمَاهُ
el-Abbas b.
Abdilmuttalib'den; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı şöyle buyururken
işittiği rivayet olunmuştur: "Kul secde ettiği zaman yedi organı da onunla
beraber secde eder; yüzü, elleri, dizleri ve ayakları."
Diğer tahric: Müslim,
salat; Tirmizî, salat; Nesaî, tatbîk; îbn Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel, I,
206-208
AÇIKLAMA:
"Yüz” Men maksat,
alın ve burundur. Yüz ve çene değildir.Bu mevzuda ulemanın icmaı vardır.Nitekim
Müslim'in îbn Abbas'tan rivayet ettiği şu hadis-i şerif bunu açıklamaktadır:
Abdullah b. Abbas'dan
rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) "Ben yedi kemik (yani) alın,
burun, eller, dizler ve ayaklar üzerine secde etmekle, saç ve elbisemi
toplamamakla emrolundum"[Müslim, salat] buyurmuştur. Esasen alın ve burun
dışında bir organı yere koyarak secde etmek islam dininin tanıdığı bir secde
tarzı değildir. Burun üzerine secdenin hükmü de ulema arasında ihtilaflıdır.
Ulemanın bazılarına göre alnın üzerine secde etmek kafidir. Burnun yere
değmesi şart değildir. Bu görüş îbn Ömer, Ata, Tavus, Hasan el-Basrî, İbn
Şîrîn, Kaasım, Salim, Şa'bî, Zührî, Malik, Ebu Yusuf, Ebu Sevr,
(Rahirnehümüllah) ve meşhur kavline göre İmam Şafiî'den rivayet olunmuştur. Bu
alimlere göre alın üzerine secte etmek farz, burun üzerine secde etmek
sünnettir.
Hanefî ulemasının bu
mevzudaki görüşlerini M.Zihni Efendi şöyle anlatıyor: "Secdede alın ile
beraber burnun da konması vacibdir. Sadece alnın konması ile secde, daha
sıhhatli olan kavle göre sahih olmaz. Çünkü esah ' olan Ebu Hanife
hazretlerinin bu meselede İmameynin kavline dönmüş olmasıdır."[Nî'met-i
İslam, s. 188 – 189.] Tam secde ise, vacibleri ve sünnetleri yerine getirilerek
yapılan secdedir. O da tamamiyle elleri, dizleri ve ayakların parmak uçlarını,
burun ve alnı yere koyarak gerçekleşir. Daha önce de temas edildiği vecihle
ayağın dış yüzünü yere doğru getirerek yapılan secde kafi görülmemektedir. Zira
ayağın dış yüzü secde mahalli değildir. Bu bakımdan ayağın secdesi demek
parmakların iç kısımlarının yere gelmesi demektir. Bu mevzuda Ömer Nasuhi
Bilmen Efendi şunları söylüyor: "Secdede elleri, dizleri yere koymak
herhalde farz değildir. Belki sünnettir, tki ayağın veya bir ayağın parmakları
yere konulmadıkça secde caiz olmaz. Muhtar olan kavi budur. Bir ayağın yalnız
bir parmağını veya-ayağın yalnız üstünü yere koymak kifayet etmez."[Büyük
İslam İlmihali, s. 127.] Hanefî kitaplarından el-Hidaye'de "ellerle dizler
ve ayaklar üzerine secde etmek farz değildir" denilmiş, fakat Kemal
İbnu'l-Hümam bunun vacib olduğunu söylemiş ve bu görüşün en mutedil bir görüş
olduğunu da ilave etmiştir.