SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 886 >>

DEVAM: 149-150. Rüku' Ve Secdede Kalmanın Müddeti

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ مَرْوَانَ الْأَهْوَازِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ وَأَبُو دَاوُدَ عَنْ ابْنِ أَبِي ذِئْبٍ عَنْ إِسْحَقَ بْنِ يَزِيدَ الْهُذَلِيِّ عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَكَعَ أَحَدُكُمْ فَلْيَقُلْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ وَذَلِكَ أَدْنَاهُ وَإِذَا سَجَدَ فَلْيَقُلْ سُبْحَانَ رَبِّيَ الْأَعْلَى ثَلَاثًا وَذَلِكَ أَدْنَاهُ قَالَ أَبُو دَاوُد هَذَا مُرْسَلٌ عَوْنٌ لَمْ يُدْرِكْ عَبْدَ اللَّهِ

 

Abdullah b. Mes'ud'dan; demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Biriniz rüku'a vardığı zaman üç kere "sübhane rabbiyye'l-azîm'' desin. Bu (rükü'daki tesbihin) en aşağısıdır. Secdeye vardığı zaman da üç kere "Sübhane ranbiye'l-a'la" desin. Bu da (secdedeki tesbihin) en aşağısıdır.”

 

Ebu Davud dedi ki: Bu (hadis) mürseldir. (Çünkü) Avn, Abdul­lah ile buluşmamıştır.

 

 

Diğer tahric: Tirnıızi, mevakit; deavat; İbn Mace, ikame; Darimi, salat; Ahmed b. Hanbel, I, 232, 371; V, 382, 384, 389, 394, 397, 398.

 

AÇIKLAMA:    

 

"Biriniz rüku'a vardığı zaman üç kere, "sübhane Rabbiye'lazim" desin. Bu en aşağısıdır..." cümleleri rüku ve secdede teşbihin vacib olduğunu söyleyenler için bir delildir. Bu cümlelerin zahirine bakılırsa, rüku ve secdede okunan teşbihin üçten aşağı olması yeterli değil­dir. Namazın sıhhati için en az üç defa teşbih etmek gerekmektedir. Nitekim Sübü'l-ü's-Selam sahibi San'anî de bu görüştedir. İbn Mace'nin rivayet etti­ği şu hadis-i şerif de bu görüşü desteklemektedir: "Biriniz rüku'a vardığı za­man rüku halinde üç kere "sübhane rabbiye'I-azim" desin,, bunu (böyle) yaparsa rüku'a tamamlanmış olur. Secdeye vardığı zaman da secde halinde üç kere "Sübhane rabbiye'l a'la" desin, bunu (böyle) yapacak olursa secde­si tamamlanmış olur. Bu en azdır." İbn Mace, ikame

 

Diğer bir görüşe göre "Bu en aşağısıdır" sözünden maksat, "teşbihin kemal dereceye ulaşması için rüku'da en az üç defa sübhane rabbiye'1-azim denmesi, secdede de en az üç defa, sübhanerabbiye'1-a'Ia" denmesi gerekir. Netice olarak ikinci görüşe göre sünnet olan ve kemal dereceye ulaşan teşbih üç kere tekrarlanan teşbihtir. Birinci görüşe göre ise, sünnet olan kemal de­receye ulaşmak için rüku ve secdelerdeki teşbih sayılarının üçün üstüne çıkması gerekir. Üç sayısı namazın sıhhati için, yani farz olan miktranı ifası için lazımdır.

 

el-Mazerî'ye göre teşbihin kemal derecesi dokuzdur veya onbirdir, or­tası ise beştir. Tirmizî'nin îbnu'I-Mübarek ve İshak b. Rahuye'den rivayet ettiğine göre, imam için müstehab olan teşbihi beş defa tekrarlamaktır. İmam Sevrî de bu görüştedir.

 

Neylu'l-Evtar sahibi Şevkanî'ye göre ise, teşbihin kemal derecesi için bir a,ded yoktur. Çünkü bu hususta bir delil mevcut değildir.

 

Faziletli alimlerimizden M.Zihni Efendi namazın sünnetlerini anlatır­ken 19. maddede şunları yazmıştır: "Rüku'da üç defa sübhane rabbiyela-zîm demek sünnettir. Rüku ve secde teşbihlerinin mertebeleri vardır. En azı üçtür, ortası beş ve alası yedi defa söylemektir. Teşbihi tamamen terk veya üç'den az yapmak tenzihen mekruhtur. Çünkü sünnete muhaliftir. Tahravî der ki, kendi başına kılan kişi teşbihi tek adet ile ne kadar çoğaltırsa efdal-dir. Ama imam, gelen yetişsin diye rüku teşbihini ziyadeleştirirse, mekruh olur denilmişse de bu ziyadelik kurbet (yakınlık) kastiyle olursa ki, "iyilik ve takvada yardımlasınız'* (Maide: 2) kavli kerimine binaen mekruh olmak şöyle dursun güzel bile olur."[Nimet-i İslam, 221.]

 

"Bu hadis mürseldir, çünkü Avn, Abdullah ile buluşmamıştır" cümle­sindeki mürsel sözü, muntaki' anlamında kullanılmıştır. Çünkü bilindiği gi­bi bir hadis ıstılahı olarak "mürsel" tabiinin doğrudan doğruya Resulullah'dan "şöyle dedi, yaptı...." şeklindeki rivayetidir. Halbuki burada hadis sahabe atlanarak Resul-i Ekrem'den naklediliyor. Belki bir tabii veya sahabi atla­narak bir sahabîden rivayet ediliyor. Esasen fıkıh alimleri muntaki' hadise mürsel hadis de derler.[H. Karaman, Hadis Usulü., s. 91.]