SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 877 >>

DEVAM: 147-148. Rükuda Ve Secdede Dua

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِي الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ فِي رُكُوعِهِ وَسُجُودِهِ سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي يَتَأَوَّلُ الْقُرْآنَ

 

Aişe (r.anha)'den; demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükuunda ve secdesinde Kur'an'daki; ... ayetinin manasına yönelerek "Allah'ım, seni tesbih (ve tenzih) ederim. Ey Rabbimiz (sana) hamdinle (hamdederim), Allah'ım, beni bağışla" (tesbihini) çok okurdu.

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan; tefsiru sure; Müslim, salat; Nesaî, tetbîk; İbn Ma-ce, ikame; Ahmed b. Hanbel, VJ, 43, 49, 190.

 

AÇIKLAMA:    

 

Her ne kadar Müslim'deki rivayet Resul-i Ekrem'in bu duayı namazda mı yoksa namaz dışında mı okuduğunu açıklamıyorsa da Ebu Davud'un bu rivayetinde ve Buharî'nin naklettiği Hz. Aişe hadisinde namaz içerisinde okuduğu açıkça ifade edilmektedir. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği diğer bir hadiste şöyle buyuruluyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) “Allah'ı hamdine bürünerek tesbih eylerim, Allah’tan mağfiret diler, O'na tevbe ederim" sözlerini çok söylüyordu.

 

Ben: "Ya Resulullah! Görüyorum ki, "Allah'ı hamdine bürünerek teş­bih eylerim, Allah'dan mağfiret diler, O'na tevbe ederim" sözlerini çok söylüyorsun" dedim. Resulullah (s.a.v.); "Rabbim bana ümmetim hakkında bir alamet göreceğimi haber verdi. Ben onu gördüm mü Allah'a, hamdine bürünerek teşbih ederim. Allah'dan mağfiret diler O'na tevbe ederim" söz­lerini çok söyleyeceğim işte o alameti gördüm: (Alamet şudur): "Allah'ın yardımı ile fetih (yani Mekke'nin fethi) geldiğinde sen de insanların takım takım Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde hemen rabbinin hamdine bü­rünerek teşbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tevbeleri çok kabul edicidir"[Müslim, salat] (Nasr Suresi).

 

cümlesine Buharî şarihi Aynî "Kur'an'la amel ederdi" sözünden maksat mecazen Kur'an'ın bir kısmıyla amel ederdi, demiştir. Ya­ni; ayeti kerimesiyle amel etmek demektir. "Yeteevvelü" kelimesi aslında bir şeye dön­mek anlamına gelirse de buradaki manası yukarıda geçen ayet-i kerimedeki emrin manasına dönüp ona sarılmak ve onunla amel etmek demektir. Biz tercümemizde kavis içindeki açıklamalarımızla bu manaya işaret etmek istedik,

 

Ayet-i kerimedeki "fesebbih" emrinden Allah'ı teşbih manası anlaşıla­bileceği gibi, "Allah'a ha m d et" manası da anlaşılabilir. Çünkü teşbih aynı zamanda hamdetmek manasına da gelir. Bu durumda sadece "Sübhanellah" veya "elhamdülillah" demekle bu emrin gereği yerine getirilmiş olabilir. Ancak hadis-i şerifteki "sübhanekellahümme Rabbena ve bihamdik" cümlesine ba­kılırsa, ayet-i kerimedeki emrin yerine getirilebilmesi için teşbih ile hamdin birleştirilmesi gerektiği anlaşılır. Bununla beraber Resulullah'ın namazındaki teşbih ve hamdleriyle ilgili bütün hadis-i şerifler bir arada mutalea edilirse, hadiste.geçen bu teşbihini nafile namazlarda okuduğu anlaşılır. Ancak Resul-i Ekrem'in bu teşbihleri vefatına yakın zamanlarda Nasr Suresi nazil olduk­tan sonra okumaya başladığına bakılırsa, bu teşbihinin Nebi (s.a.v.)'in kendine has bir teşbih olduğu da söylenebilir.[Bezlu'l-mechud, V, 150.]