DEVAM: 147-148. Rükuda
Ve Secdede Dua
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
ح و
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ بْنُ
السَّرْحِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي
يَحْيَى بْنُ
أَيُّوبَ عَنْ
عُمَارَةَ
بْنِ
غَزِيَّةَ
عَنْ سُمَيٍّ مَوْلَى
أَبِي بَكْرٍ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ يَقُولُ
فِي
سُجُودِهِ
اللَّهُمَّ
اغْفِرْ لِي
ذَنْبِي
كُلَّهُ
دِقَّهُ
وَجِلَّهُ
وَأَوَّلَهُ
وَآخِرَهُ
زَادَ ابْنُ
السَّرْحِ
عَلَانِيَتَهُ
وَسِرَّهُ
Ebu Hureyre (r.a.)'den
rivayet edilmiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secde halinde iken
"Allah'ım günahımın hepsini, küçüğünü büyüğünü, önünü-sonunu bağışla"
derdi.
(Ravî) îbnu Serh,
rivayetinde “açığını gizlisini" kelimelerini de ilave etti.
Diğer tahric: Müslim,
salat; Ebu Davud, tetavvu'; İbn Mace, ikame
AÇIKLAMA:
Hadis-i şerifte küçük
günahların büyük günahlardan önce zikredilmesinin hikmeti, çoğu zaman büyük
günahların küçük günahlarda ısrar etmekten ve onları önemsememekten neş'et
etmesiyle açıklanabilir. Her ne kadar Hattabî, kelimelerine "küçüğünü
-büyüğünü" diye mana vermişse de, esasen günahı küçük görmettln de büyük
günahlardan olduğu düşünülürse, bu kelimelere " günah I aV im in azım da
çoğunu da affet" diye mana vermek daha doğru olur.
Bu hadisin ravilerinden
Ahmed b. es-Serh, Resul-i Ekrem'in bu duasının sonunda "Alaniyyetehü ve
sirrahü = açığını, gizlisini" dediğini rivayet etmektedir. Günahın gizli
ve aşikar olması ise, kullara nisbetledir. Yoksa Allah'a nisbetle gizli olan
hiç birşey yoktur.
Resul-i Ekrem
Efendimizin hiçbir günahı olmadığı halde bütün günahlarının azını-çoğunu,
Önünü-sonunu, açığım-gizlisini dile getirmek suretiyle bütün bunların affını
dilemesi, onun kulluğundaki samimiyeti, Allahu Tealaya muhtaç olduğunu itiraf
ve ümmetine bu duayı ta'lim etmek istemesiyle açıklanabilir.