SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 847 >>

DEVAM: 139-140. Kişi Başını Rükudan Kaldırınca Ne Söyler?

 

حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ الْحَرَّانِيُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ ح و حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْهِرٍ ح و حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ بَكْرٍ ح و حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُصْعَبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ كُلُّهُمْ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ عَطِيَّةَ بْنِ قَيْسٍ عَنْ قَزَعَةَ بْنِ يَحْيَى عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقُولُ حِينَ يَقُولُ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَاءِ قَالَ مُؤَمَّلٌ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَمِلْءَ الْأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ أَهْلَ الثَّنَاءِ وَالْمَجْدِ أَحَقُّ مَا قَالَ الْعَبْدُ وَكُلُّنَا لَكَ عَبْدٌ لَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ زَادَ مَحْمُودٌ وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ ثُمَّ اتَّفَقُوا وَلَا يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ وَقَالَ بِشْرٌ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ لَمْ يَقُلْ اللَّهُمَّ لَمْ يَقُلْ مَحْمُودٌ اللَّهُمَّ قَالَ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ

 

Ebu Said el-Hudri'den (rivayet edildiğine göre); Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Semiallahu limen hamideh" deyince, (kavmede iken) şunları da söylerdi: "Allahümme Rabbena leke'l-hamdü mile's-semai (Müemmel bunu, "mile'ssemavat" (diye) nakletmiştir). Ve mil'el'ardi ve mire ma şi'te min şey'in ba'du ehlessenai ve'I-mecdi ehakku ma kale'l-abdü ve kulluna leke abdün; la mania lima a'tayte; Muhammed (buraya) "vela mu'tiye Uma mena'te" (cümlesini) ilave etti). (Bundan) sonra (gelen sözlerin rivayetinde ise, bütün raviler şu ifadede de birleştiler; "Vela yenfe'u zelceddi mine'l-ceddu"

 

Bişr (sadece), "Rabbena lekel hamd" (cümlesini) nakletti. Mahmud ise, "AHahümme" (sözünü) olmaksızın "Rabbena ve lekel-hamd" (sözünü) nakletti.

 

 

Diğer tahric: Müslim, salat; Müsafirun, Tirmizi, mevakit, Deavat. tatbit; İbn Mace, ikame

 

AÇIKLAMA:    

 

Musannif Ebu Davud bu hadis-İ şerifi 1. Müemmel, 2. Mahmud b. Halid, 3. İbnu’s Serh, 4. Muhammed b. Mus'ab vasıtasıyla dört ayrı yoldan rivayet etmiştir.

 

bu rivayetlerin bazı kelimeleri farklı ise de hadisin büyük bir kısmında ittifak halindedirler. Resul-i Ekrem rüku'dan doğrulduktan sonra kavmede iken okuduğu duamn meali şudur: "Allahım! Ey Rabbimiz, gökle yer ve on­lardan sonra dilediğin herşey dolusu hamd ancak sana mahsustur. Ey Medh-ü Senaya layık olan Allah'ını, kulun -ki hepimiz sana kuluz- söyleyeceği en layık söz şudur: ''Allah'ım, senin verdiğine mani olacak yoktur. Senin ka­tında hiç bir varlık sahibine varlığı fayda vermeyecektir." Rivayetleri ara­sındaki farklar ise şöyledir:

 

1. Hadis-i şerifte geçen "gök dolusu" tabiri Müemmel'in rivayetinde "gökler dolusu" diye geçmektedir.

 

2. Mahmud b. Halid'in rivayetinde ise, "Allah'ım, senin verdiğine ma­ni olacak yoktur" cümlesinden sonra, "senin vermediğini verecek de yoktur" ilavesi vardır.

 

3. Îbnü's-Serh'in rivayetinde Resulullah(Sallallahu aleyhi ve Sellem)ın kavmede sadece "Rab­bena lekel-hamd":Ey Rabbimiz hamd ancak sana mahsustur" dediği ifade edilmektedir.

 

4. Mahmud'un rivayetinde ise, "Allahümme" (Ey Allahım) kelimesi bu­lunmakta ve metindeki cümle şu şekilde geçmektedir: "Rabbena ve lekel hamd:Ey Rabbimiz, hamd de sana mahsustur."

 

Metinde geçen, "Ey mecd-ü senaya layık olan Allah'ım!" ifadesi hadis sarihlerinin beyanına göre, bir nida cümlesidir. Bazıları: "Sen mecd-ü sena­ya ehilsin" manasına mubteda ve haber cümlesi olabileceğini söylemişlerdir.

 

"Sena" övme, iyilik ve güzellikle vasıflandırmak demektir. "Mecd" ise azamet ve son derece büyük şeref manasına gelir. Kadı İyaz'ın beyanına gö­re bazı rivayetlerde mecd kelimesinin yerine hamd denilmiştir. Mana bakı­mından bu da doğru olmakla beraber, meşhur olan rivayet birincisidir.

 

"...ki hepimiz sana kuluz" cümlesi ise, ehemmiyetinden dolayı araya sıkıştırılmış bir itirazı cümle, diğer bir ifadeyle ara cümlesidir. Bu cümle aradan kaldırılınca mana şöyle olur: "Kulun söyleyeceği en layık söz: Allah'ım, se­nin verdiğine mani olacak yoktur. Vermediğini de verecek yoktur" sözüdür.

 

Bir kul için söylenecek en layık sözün bu olması, bu cümlenin kulun bütün işlerini Allah'a havale etmesi, Allah'ın varlığını ve birliğini itiraf, hayrın, şerrin ondan geldiğini kuvvet ve kudreti onun halk ettiğini dünyaya ehem­miyet vermeyip salih ameller peşinde koşmanın lüzumunu içine aldığı içindir.

 

Hadisin son cümlesinde geçen "cedd" kelimesi "cidd" şeklinde de ri­vayet edilmiştir. Bu rivayet zayıf olmakla beraber mana bakımından doğru­dur. Bazıları "Bu takdirde hadisin manası: Çalışkanıif çalışması senin indinde kendisine bir fayda vermez. Ona ancak senin rahmetin fayda verir" demektir" şeklinde tefsirde bulunmuş, bir takımları da "cidd"in acele etmek manası­na geldiğini söylemişlerdir. Bu takdirde mana, "Senden kaçmak için acele davranan kimsenin kaçışı kendisine bir fayda vermez. Çünkü o daima senin pençe-i kudretindedir." şeklindedir. Kelimenin sahih ve meşhur olan kıraati "cedd"dir. Cedd; baht, zenginlik, azamet ve sulta manalarına gelir. Buna göre : "Dünyada mal, evlat, azamet ve saltanatla bahtiyarla şan bir kim­seyi, bu bahtiyarlığı senin azabından kurtaramaz, onu kurtaracak olan an­cak salih amellerdir" demek olan bu hadis-i şerifin sebeb-i vürudu ile ilgili olarak İbn Mace'de şöyle bir rivayet vardır: "Resul-i Ekrem (s.a.v.) namaz kılarken yanında bulunan kimseler kendi aralarında bazı kimselerin pek çok develere ve atlara sahip olduklarından ve bu sayede eriştikleri şan ve şeref­ten bahsettiler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.v.) namazın sonunda "Allahümme Rabbena leke'I-hamd miPe's-semavati ve'l-ard..." duasını okudu.[îbn Mace, ikame]

 

Fıkıh ulemasının bu konudaki görüşleri bir numara sonra gelecek olan hadisin şerhinde açıklanacaktır.

 

 

BAZI HÜKÜMLER

 

1. Ruku'dan doğrulduktan sonra hadiste geçen duayı okumak mustehabtır. Hanbeliler Ve Şafiilere göre bu mevzuda nafile ile farz namaz arasında fark yoktur. Ancak Hanefi ulemasına göre ise, bu dua ancak nafile namazlarda okunabilir.

 

2. Tesmi' ile tahmid (yani "semi'allahu limen hamideh ile Rabbena lekel hamde" demek) her namaz kılana müstehabdır. Hanefilere göre ise, yalnız başına namaz kılan kimse tesmi' ile tahmidi birleştirirse de cemaatle kılınan namazda imam sadece "semi'allahu limen hamideh” der. Cemaat de sadece "Rabbena leke'l-hamd" der.

 

3. Kulun yapacağı en faziletli dualardan biri Resulüllah'ın (s.a.v.) öğrettiği "Allahım senin verdiğine mani olacak yoktur.....  ila ahir..." duasıdır.