بَاب
كَيْفَ
يَضَعُ
رُكْبَتَيْهِ
قَبْلَ يَدَيْهِ
136-137. Nebi (s.a.v.
Namazda) Ellerinden Önce Dizlerini Nasıl (Yere) Koyardı?
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
وَحُسَيْنُ
بْنُ عِيسَى
قَالَا حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
هَارُونَ
أَخْبَرَنَا
شَرِيكٌ عَنْ
عَاصِمِ بْنِ
كُلَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ وَائِلِ
بْنِ حُجْرٍ
قَالَ رَأَيْتُ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا سَجَدَ
وَضَعَ
رُكْبَتَيْهِ
قَبْلَ
يَدَيْهِ
وَإِذَا
نَهَضَ رَفَعَ
يَدَيْهِ قَبْلَ
رُكْبَتَيْهِ
Vail b. Hucr'den;
demiştir ki: "Ben, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i, secdeye
varacağında ellerinden önce dizlerini (yere) koyarken, (secde'den ayağa)
kalkacağında ise, dizlerinden önce ellerini kaldırırken gördüm."
Diğer tahric: Tirmizî,
mevakît; Nesaî, tatbik
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerif
secdeye giderken dizlerin ellerden önce yere konacağına; ayağa kalkarken de
önce ellerin sonra da dizlerin yerden kaldırılacağına delalet etmektedir.
Nitekim ulemanın büyük çoğunluğu bu görüştedir. Ebu't-Tayyib, ulemanın
umumiyetle bu görüşte olduğunu söylerken, İbnu'I-Münzir de Ömer b. Hattab,
en-Nehaî, Müslim b. Yesar, Süfyan es-Sevrî, İmam Ahmed, İshak, Ebu Hanife ve
ashabının bu görüşte olduğunu ve delillerini de bu hadisin teşkil ettiğini
söylemiştir. Ancak Darekutnî bu hadisi Yezîd'den başka bir kimsenin Şüreyk'ten
rivayet etmediğini, Asim b. Kuleyb'den de sadece Şüreyk'in rivayet ettiğini,
Şü-reyk'in ise, aslında pek sağlam ve güvenilir bir kişi olmadığını söyleyerek
bu hadisin zayıf olduğunu iddia etmiştir. Aynı şekilde Buharî, Beyhakî, İbn Ebî
Davud da bu hadisi Şüreyk'ten başka rivayet eden bir kimsenin bulunmadığına
dikkat çekmişlerdir. Tirmizî ise, bu hadisi Şüreyk'ten başka bir kimsenin
rivayet etmediğini ifade ettikten sonra; "Darekutnî, el-Hakim ve
el-Beyhakî'nin, Asim el-Ahvel vasıtasıyla Enes'den rivayet ettikleri; "Ben
Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem)i tekbir alıp secdeye giderken ellerinden
önce dizlerinin yere indiğini gördüm" mealindeki hadisle Darimî'nin rivayet
ettiği[Darimî, salat] aynı mealdeki hadisin bu hadisi kuvvetlendirdiğini ve bu
hadisin Hakim'e göre Buharî ve Müslim'in şartlarına uygun olduğunu" söylemiştir.[el-Menhel,
V, 275-276.]
Bezlu'l-mechud sahibi
ise, bu mevzuda şunları söylemektedir: "İmam Ebü Hanife ve Şafiî (r.a.)'e
göre secdeye varırken önce yere dizler sonra da eller indirilir".
Delilleri ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir. Bu hadis-i şerifi
Tirmizî de rivayet etmiş ve onun hakkında "hasen-garîb" demiştir. Hakim
ise, bu hadisin Buharî ve Müslim'in şartlarına uygun olduğunu söylemiştir. İbn
Hibban'a göre de bu hadis-i şerif sahihtir.
Hadis-i şerifin birinci
cümlesi üzerindeki görüşler böyle olmakla beraber hadisin ikinci şıkkını
teşkil eden "secdeden ayağa kalkacağında ise, dizlerinden önce ellerini
kaldırırdı" cümlesi, Ebu Hanife (r.a.) tarafından benimsendiği halde,
Şafiî uleması bu cümlenin zayıflığına hükmederek "secdeden ayağa
kalkarken önce dizlerin sonra da ellerin kaldırılacağını" söylemişlerdir.
Nitekim bu mevzuda İbn Hacer diyor ki; "îmam Nevevî bu hadisin ikinci
cümlesinin zayıf olduğunu söylemiştir. Bu sebeple bizim mezhebimize göre
secdeden ayağa kalkarken ellerin iç kısmına abanmak sünnettir. Bu esnada yerde
bulunan el parmakları açık olmalıdır. Nitekim Buharî'nin rivayet ettiği hadis
de bu görüşün isabetini göstermektedir. İkinci rekatta oturduktan sonra ayağa
kalkarken de aynı şekilde hareket edilir. Bunun aksini ifade eden
hadisle[Tirmizî, mevakît] Hz-. Ali ve Atiyyetü'l-Avfî'den nakledilen haberler
ise zayıftır.
Bezlu'I-Mechud sahibi
daha sonra sunarı söylüyor: Her ne kadar Neve-vî bu haberlerin zayıflığım
söylüyorsa da şurasını unutmamak gerekir; bir mevzudaki zayıf hadislerin sayısı
arttıkça birbirini takviye ederek kuvvet kazanırlar. Nitekim Tirmizî bu hadisin
hasen, Hakim ve İbn Hibban da sahih olduğunu söylemişlerdir. Bunlar ise, hadis
sahasında Nevevî'den daha yetkilidirler. İmam Malik'e ve bir rivayette İmam
Ahmed'e göre secdeye varırken önce eller, sonra da dizler yere
konur.[Bezlu'l-mechud, V, 85-86.] Evzaî, Malik ve İbn Hazm'e göre secdeye
varırken dizlerden öne eller yere konur. Ayağa kalkarken de önce dizler sonra
eller kaldırılır. Elleri veya dizleri önce kaldırmakta muhayyerlik olduğuna
dair bir görüş de yine İmam Malik'ten rivayet edilmiştir, sözü geçen ulema bu
mevzudaki görüşlerine delil olarak İmam Ahmed ile Nesaî ve Muhammed b. Abdullah
b. Hasen'in Ebu'z-Zinad vasıtasıyla Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri :
"Sizden biriniz
secdeye vardığı zaman devenin çöküşünü andırır gibi çökmesin de ellerini yere
dizlerinden önce koysun"[Ahmed b. Hanbel, II, 38; Ebu Davud 840 numaralı
hadis.] mealindeki hadis-i şerifle Tirmizî'nm Ebu'z-Zinad ve A'rac vasıtasıyle
Ebu Hureyre'den rivayet ettiği
"Kiminiz kalkıp devenin çöküşü gibi çöküyor"[bk. 841 numaralı
hadis.] mealindeki hadis-i şerifi delil getiriyorlar. Ancak Tirmizî rivayet
ettiği bu hadis için "Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bu hadis garibtir. Bu
hadisi Ebu'z-Zinad'm rivayetinden yalnız bu senedle biliyoruz" diyerek zayıflığına
işaret etmiştir. Her ne kadar Ahmed b. Hanbel ile Nesaî'nin rivayet ettiği Ebu
Hureyre (r.a.) hadisi ile ilgili olarak da Buharî, "Gerçi bu hadisin
ravilerinden Muhammed b. Abdillah'a itimad edilmez. Ancak Darekutnî'-nin Nafi'
vasıtasıyla İbn Ömer'den naklettiği, "Resul-i Ekrem (s.a.v.) secdeye
inerken ellerini yere dizlerinden önce indirirdi"-manasındaki hadis-i
şerif bu hadisi takviye etmektedir" demişse de, mevzumuzu teşkil eden Ebu
Davud hadisine sarılan ulema tarafından kendisine şöyle cevab verilmiştir:
"Ebu Hureyre ve İbn Ömer'den rivayet edilen bu hadisler, İbn Huzeyme'nin
Sa-hih'inde Mus'ab vasıtasıyle Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.)'den nakledilen,
"Biz önceleri (secdeye inerken) dizlerden evvel elleri yere koyardık,
sonra dizleri ellerden evvel yere koymakla emrolunduk" mealindeki hadis-i
şerifle nes-hohınmuşlardır."[Hazimî, el-İ'libar, 79-80; Koçkuzu Ali Osman,
Hadisle Nasih-Mensuh, 216.]
Zadü'1-Mead sahibi İbn
Kayyım ise, bu mevzu üzerinde çok geniş bir şekilde açıklama yapmıştır. İbn
Kayyım mevzumuzu teşkil eden Ebu Davud hadisinin Ehu Hureyre hadisine nisbetle
on cihetten tercihe layık olduğunu söylemiş ve bu cihetlerin üzerinde tek tek
ve ayrıntılarıyla durmuştur. Ayrıca îmam Ahmed'in naklettiği Ebu Hureyre
hadisini ele alarak tahlil ederken de şunları söylemiştir: "Allah (c.c.)
daha iyisini bilir. Öyle zannediyorum ki, bu hadisi rivayet edenlerden birisi
vehme kapılarak hadisi yanlış rivayet etmiştir. Çünkü bu hadisin
ifadeleırinddcelişki vardır. Sebebine gelince, insan elini dizlerinden evvel
yere koyunca, tam deve gibi yere çökmüş olur. Halbuki bu hadiste "devenin
çöküşü gibi çökmesin" buyurulmakta sonra "ellerini yere dizlerinden
evvel koysun" denilerek deve gibi çökmeye teşvik edilmektedir. Bilindiği
gibi deve çökerken önce elleri mesabesinde bulunan Ön bacaklarını yere koyar
sonra da insana nissbetle dizleri durumunda olan arka bacaklarını yere indirir.
Bu hadise sarılan kimseler, bu çelişkiyi görünce şöyle bir te'vile
başvurdular: "Diz insanın bacak kısmında ve dört ayaklı hayvanların ise,
kol kısmındadır. Bu husus, göz önünde bulundurulursa mesele çözülmüş olur. O
zaman hadisin manası şöyle olur: "Sizden hiç biriniz devenin çöktüğü gibi
önce dizlerini yere indirmesin yere dizlerinden önce ellerini koysun"
işte hadisi bu şekilde te'vil ederek ona sarıldılar. Halbuki bu durum Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in nehyettiği durumdur. Çünkü:
1. Deve çökerken önce
ön ayaklarım yere koyar, sonra arka ayaklarını,
2. Kalkarken de önce
arka bacaklarını kaldırır, sonra da ön bacaklarını, işte Resul-i Ekrem'in
yasakladığı durum da budur.
Resul-i Ekrem (s.a.v.)
ise, secdeye varırken önce dizlerini sonra ellerini, sonra da alnını yere
koyardı. Secdeden ayağa kalkarken de önce başım, sonra ellerini ve daha sonra
da dizlerini kaldırırdı.[el-Menhel, V. 276-277; İbn Kayyim, Zadü'l-Me'ad, I,
56-59.]