SÜNEN EBU DAVUD
Bablar – Konular – Numaralar
SALAT BAHSİ
<< 834 >>
DEVAM: 134-135. Okuyup
Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
حُمَيْدٍ
مِثْلَهُ لَمْ
يَذْكُرْ
التَّطَوُّعَ
قَالَ كَانَ
الْحَسَنُ
يَقْرَأُ فِي
الظُّهْرِ
وَالْعَصْرِ
إِمَامًا
أَوْ خَلْفَ
إِمَامٍ
بِفَاتِحَةِ
الْكِتَابِ
وَيُسَبِّحُ
وَيُكَبِّرُ
وَيُهَلِّلُ
قَدْرَ ق وَالذَّارِيَاتِ
Musa b. İsmail'in
naklettiğine göre (bir önceki (833.) hadisin) bir benzerini de Hammad,
Humeyd'den rivayet etmiş, (ancak) "nafile" (kelimesini)
söylememiştir. (Humeyd) dedi ki: "el-Hasen öğle ve
ikindide, imam iken de imamın arkasında iken de Fatiha'yı okurdu ve (birinci
rekatta) Kaf ve (ikinci rekatta) ez-Zariyat (suresine denk olacak) kadar
tesbih, tekbir ve tehlilde bulunurdu."
AÇIKLAMA:
Hammad b. Seleme'nin
Humeyd'den rivayet ettiği bu hadis-i şerifi Ebu İshak el-Fezarî'nin yine
Humeyd'den rivayet ettiği bir önceki hadisin bir kelime farkı ile aynısıdır. Bu
hadisin metninde de açıklandığı gibi bir önceki hadis-i şerifte geçen
"nafile namaz" kelimesi bu hadis-i şerifte bulunmamaktadır.
Burada geçen;
"el-Hasen öğle ve ikindi namazlarında imam iken de imamın arkasında iken
de Fatiha suresini okurdu ve birinci rekatta Kaf (suresine), ikinci rekatta
ise, Zariyat suresine denk olacak kadar teşbih, tekbîr ve tehlilde
bulunurdu" sözünden anlaşılıyor ki, Hasen el-Basrî namazlarında kıraat ile
teşbih, tekbir ve tehlili bir-leştiriyormuş. İmam iken böyle yaptığı gibi imam
arkasında cemaat olarak namaz kılarken de böyle yaparmış. Musannif Ebu Davud
bu hadisi nekletmekle "bir önceki hadisin zahirî manası her ne kadar Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında nafile namazlarda kıraat terk edilirmiş
düşüncesini uyandırıyorsa da, gerçek böyle diğildir" demek istiyor. Çünkü
Hz. Nebi zamanında kıraati terk ederek namaz kılındığını ifade eden bir
evvelki hadis-i şerifin ravisi olan Hasan el-Basrî'nin bizzat kendisinin
namazda kıraati terketmediği bu hadisten anlaşılmaktadır. Ancak Hasan el-Basrî
namazda kıraat ile duayı birleştirmiştir. Bu uygulama ise, kendi ictihad ve
şahsi kanaatinin mahsulüdür. Muhakkak ki Resul-i ekrem'in uygulaması bizim
için en güzel ve en şaşmaz bir örnektir ve O (s.a.v.) hiçbir zaman namazda
kıraati terk etmemiştir. Bunun için de hiç bir sahabî ve tabiinin namazda
kıraati terk ettiği düşünülemez.