DEVAM: 126-127
Öğle-İkindi Namazlarında Kıraatin Mikdarı
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْوَارِثِ
عَنْ مُوسَى
بْنِ سَالِمٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُبَيْدِ
اللَّهِ
قَالَ
دَخَلْتُ عَلَى
ابْنِ
عَبَّاسٍ فِي
شَبَابٍ مِنْ
بَنِي
هَاشِمٍ
فَقُلْنَا
لِشَابٍّ
مِنَّا سَلْ
ابْنَ
عَبَّاسٍ
أَكَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقْرَأُ فِي
الظُّهْرِ
وَالْعَصْرِ
فَقَالَ لَا
لَا فَقِيلَ
لَهُ
فَلَعَلَّهُ
كَانَ يَقْرَأُ
فِي نَفْسِهِ
فَقَالَ
خَمْشًا
هَذِهِ شَرٌّ
مِنْ الْأُولَى
كَانَ
عَبْدًا
مَأْمُورًا
بَلَّغَ مَا
أُرْسِلَ
بِهِ وَمَا
اخْتَصَّنَا
دُونَ
النَّاسِ
بِشَيْءٍ
إِلَّا
بِثَلَاثِ
خِصَالٍ
أَمَرَنَا
أَنْ
نُسْبِغَ
الْوُضُوءَ وَأَنْ
لَا نَأْكُلَ
الصَّدَقَةَ
وَأَنْ لَا
نُنْزِيَ الْحِمَارَ
عَلَى
الْفَرَسِ
Abdullah b. Übeydillah
dedi ki: Beni Haşim gençlerinden oluşan bir toplulukla beraber İbn Abbas'ın
yanına vardım. İçimizden bir genc'e dedik ki: Sor (bakalım) İbn Abbas'a Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle ve ikindi namazlarında (Kur'an) okur muydu?
(O genç bu soruyu sorunca İbn Abbas); "Hayır, asla!" diye cevap
verdi. Bunun üzerine İbn Abbas'a; "Belki de içinden okuyordu"
denildi. O da "Tuh sana bu birincisi (olan hiç okumamak) dan daha fena!
(Çünkü) O (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine gönderileni tebliğle memur
idi. Üç özelliğin dışında bizi diğer insanlardan ayırmadı: 1. Bize abdesti
güzelce almamızı; 2. Sadaka yemememizi; 3. Eşeği ata çekmememizi emretti"
dedi.
Diğer tahric: Tirmizî,
cıhad; Nesaî, tahare, hayl, Ahmed b Hanbel, I, 78, 95, 132, 225, 234, 249.
AÇIKLAMA: Metinde geçen "şebab" kelimesi genç
anlamına gelen "şab” kelimesinin çoğuludur. Buluğ çağından itibaren otuz
yaşına kadar olanlar genç sayılır. İbn Abbas (r.a.)'a soru yönelten gencin ismi
hadis kitaplarında açıklanmamıştır. Hz. İbn Abbas'ın bu soruya "hayır
hayır” diye iki defa üst üste cevap vermesinden maksadı Resul-i Ekrem'in öğle
ve ikindi namazlarında Kur'an okumadığını kesinlikle ifade etmektir. Daha önce
de belirttiğimiz gibi İbn Abbas gerçekten Resul-i Ekrem'in öğle ve ikindi namazlarında
Kur'an okumadığını zannediyordu. Çünkü Hz. Nebi'in sağlığında küçük bir çocuk
olduğu için devamlı surette namazını çocuklara ayrılan saflarda kılmış ve bu
yüzden de Fahr-i Kainat'ın öğle ve ikindi namazlarında Kur'an okumadığını
zannetmiştir. Halbuki 805-807 numaralı hadisler ve bunların dışındaki pek çok
sahih hadisler Resul-i Zişan'ın diğer namazlarda olduğu gibi öğle ve ikindi
namazlarında da Kur'an okuduğunu ortaya koymaktadır. Hz. İbn Abbas'ın;
"bu birincisinden daha fena; (çünkü) o kendisine gönderileni tebliğle
memur bir kul idi” sözü, "O kendisine verilen emri başkalarına
ulaştırmakla yani tebliğ vazifesiyle görevli bir kuldu. İnsanlara tebliğ ile
görevli olduğu bir işi onlardan gizli tutması düşünülemez. Siz nasıl oluyor da
Resulullah'ın öğle ve ikindi namazlarında Kur'an'ı insanlardan gizliyerek
sessizce okuyabileceğine ihtimal veriyorsunuz? Sizin bu düşünceniz Hz. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında bir su-i zan, hatta büyük bir iftiradır.
Buna nasıl cür'et ediyorsunuz? Gizli okuması hiç okumamasından daha sakıncalı!..."
anlamına gelir.
Hz.
Abdullah b. Abbas (r.a.) kendisine soru yönelten gencin Nebi (s.a.v.)
sülalesinin dinî emir ve yasaklar karşısında diğer insanlardan tamamen farklı
zannettiğini anladığı için Haşimî sülalesinin üç meselenin dışında dinî
hükümler karşısında diğer insanlardan farklı olmadığını hatırlatmak lüzumunu
hissetmiştir. Bu üç mesele şunlardır:
1.
Abdesti çok güzel almalarıdır. Abdesti farz, vacib ve sünnetlerine riayet
ederek almak yalnız Ehl-i Beyt'e has olan bir hüküm değildir. Bütün mü'minlere
Şamildir. Hz. Nebi Ehl-i Beyti üzerinde titizliği ve onlara da aynı tavsiyeyi
daha çok yapması dolayısıyla İbn Abbas (r.a.) bu hususun kendilerine has
olduğunu sanmış olabilir. "Her ne kadar bu durum önceleri Ehl-i Beyt'e
farz idiyse de daha sonra neshedildi" diyenler de vardır.
2.
Haşimî sülalesinin dinî emirler karşısında ikinci özel durumları sadaka
almamalarıdır. Bazıları, zekat, öşür, keffaret gibi farz olan sadakalar haram
olmakla beraber, vakıf malı ve nafile sadakanın da helal olduğunu söylemişlerse
de muhakk ik İbn Hümam, nafile sadakanın da haram olduğunu söylemiştir ki, bu
görüş hem Şafiîlerin hem de Hanefîlerin görüşüdür.
3.
Nebi (s.a.v.)'in sülalesinin üçüncü özelliği, eşeği kısrakla çiftleştirmenin
kendilerine haram oluşudur. Halbuki eşeği kısrakla çiftleştirmek diğer insanlar
için mekruhtur.[el-Menhel, V, 232.]
Resül-i
Ekrem'in ve sülalesinin en büyük özellikleri mücahid oluşlarıdır. Eşeğin kısrakla
çiftleşmesiyle en kıymetli cihad vasıtası olan at nesli azalır ve tükenir.
Eşekle kısrağın çiftleşmesinden doğacak katırda ise, atın özellikleri yoktur.
Nitekim Tirmizî bu hadisi cihad bölümünde nakletmiştir.
BAZI HÜKÜMLER
1.
Ehli Bevt'e sadaka almak caiz değildi.
2.
Abdestin erkanına ve adabına riayet ederek alınmasının, Ehl-i Beyt için özel
bir önemi vardır. Bununla ilgili hüküm yukarıda açıklanmıştır.
3.
Merkebin ata çekilmesinin caiz olmadığı, yine Ehl-i Beyt'e has olan bir
hükümdür. Bununla ilgili tafsilat yukarıda verilmiştir.
4.
Her ne kadar hadisin zahirinden öğle ve ikindi namazlarında kıraatin olmadığı
anlaşıyorsa da gerçekte pek çok sahih hadis öğle ve ikindi namazlarında da
kıraatin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Doğru olan da budur.