DEVAM: 124-125 Öğle
Namazındaki Kıraatla İlgili Hadisler
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
هِشَامِ بْنِ
أَبِي عَبْدِ
اللَّهِ ح و
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
عَدِيٍّ عَنْ
الْحَجَّاجِ
وَهَذَا
لَفْظُهُ عَنْ
يَحْيَى عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي
قَتَادَةَ
قَالَ ابْنُ
الْمُثَنَّى
وَأَبِي
سَلَمَةَ
ثُمَّ
اتَّفَقَا
عَنْ أَبِي قَتَادَةَ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُصَلِّي بِنَا
فَيَقْرَأُ
فِي
الظُّهْرِ
وَالْعَصْرِ
فِي الرَّكْعَتَيْنِ
الْأُولَيَيْنِ
بِفَاتِحَةِ
الْكِتَابِ
وَسُورَتَيْنِ
وَيُسْمِعُنَا
الْآيَةَ
أَحْيَانًا
وَكَانَ
يُطَوِّلُ الرَّكْعَةَ
الْأُولَى
مِنْ
الظُّهْرِ
وَيُقَصِّرُ
الثَّانِيَةَ
وَكَذَلِكَ
فِي الصُّبْحِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد لَمْ
يَذْكُرْ
مُسَدَّدٌ
فَاتِحَةَ
الْكِتَابِ
وَسُورَةً
Ebu Katade'den; demiştir
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namaz kıldırırdı da öğle ve ikindi
namazlarının ilk iki rekatlarında Fatiha'yla beraber iki sure okurdu. Bazan da
bize ayeti işittirirdi. Öğle namazında birinci rekatı uzun, ikinciyi kısa
tutardı. Sabah namazında da böyle yapardı.
Ebu Davud dediki: (Ravi)
Müsedded, Fatiha ile sure’den söz etmedi.
Diğer tahric: Buhari,
ezan; Müslim, salat; Nesaî, iftitah; Ahmed b. Hanbel, V, 295, 301, 311.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerif öğle ikindi ve sabah
namazlarında okunacak Kur'an'ın miktarını ve mahiyetini beyan etmektedir.
"Fatihayla
beraber iki sure okurdu" söznüden maksat, "birinci rekatta Fatihadan
sonra bir sure, ikinci rekatta da yine bir sure olmak üzere ilk iki rekatte
toplam iki sure okurdu" demektir. Bu ifadeden aynı zamanda, namazda kısa
bile olsa bir sureyi tam olarak okumanın, uzun bir surenin bir bölümünü
okumaktan daha faziletli olduğu anlaşıldığı gibi, sure okumanın sadece birinci
ve ikinci rekatlara tahsis edildiği de anlaşılır. Nitekim ulemanın büyük
çoğunluğu bu görüşte olduğu gibi, İmam Şafiî'nin eski mezhebi de böyledir.İmam
Şafiî (r.a.)'nin sonraki içtihadına göre ise sürenin dört rekatlı namazların
üçüncü ve dördüncü rekatlarında, üç rekatlı namazların da üçüncü rekatında
Fatiha'dan sonra okunması müstehabdır. Şafiî Hazretlerinin bu görüşü Ebu Hamid
ve el-Havî sahibi tarafından nakledilmiştir. Sure okumanın müstehab olduğuna
dair İmam Şafiî'nin delili Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir:
"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle namazının ilk iki rekatının her
birinde otuzar ayet kadar, son rekatlarında ise on beşer ayet yahut bunun
yarısı kadar okurmuş. İkindi namazının ilk iki rekatından her birinde on beşer
ayet kadar; son rekatlarında da bunun yarısı kadar okurmuş"[Müslim, salat]
İmam Şafiî Hazretlerine göre, bu hadis namazda Fatiha'dan sonra sure okumanın
müstehab olduğuna ve bunun miktarının da en az yedi ayet olduğuna delalet
etmektedir.
"Bazan
da bize ayeti işittirirdi" cümlesi ise, Buharî'de; "bazen biz ayeti
işitirdik" şeklinde rivayet edildiği gibi, Nesaî'de "Lokman ve
Zariyat Sürelerinden (okuduğu) bir ayetten sonra diğer bir ayeti
işitirdik" şeklinde rivayet edilmektedir. Bu rivayetler gizli okunması
gereken namazlarda isterse bile bile olsun Fatiha' dan veya sureden bir ayeti
sesli okumanın bir sakıncası olmadığını, bu durumun sehv secdesini
gerektirmediğini ifade etmektedir. Ancak aksini iddia edenler de vardır. Bu
bakımdan bu hadis, "öğle ve ikindi namazlarında gizli okumak namazın
sıhhatinin şartıdır" diyenlerin aleyhine bir delildir.
Bu
mevzuda Nevevî şunları söylemektedir: "Bu hadis gizli okunan namazlarda
sesli okumanın da caiz olduğuna delalet ettiği gibi böyle namazlarda gizli okumanın
namazın sıhhati için şart olmadığına da delalet eder. Ayrıca bu şekilde bir
ayeti seslice okuyuvermek namazdaki tefekkür ve huşu' neticesinde meydana
gelmiş de olabilir."
Tîbî'ye
göre ise, buradaki "işittirmek"ten maksat okunan kelimelerin sadece hangi
sureden ve hangi kelime olduğu fark edilmeyecek kadar sesi yükseltmektir.
Hanefî
ulemasına göre, namazda gizli veya yerine göre sesli okumak vacibtir. Ancak bir
veya iki ayeti sesli okumak kıraati gizli olmaktan çıkarmaz. Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in ender olarak böyle bir veya birkaç ayeti okuması, bunun caiz
olduğunu beyan etmek maksadına bağlanabilir.[Bezlu'l-mechud, V, 14]
"Öğle
namazında birinci rekatı uzatır, ikinciyi kısa tutardı..." sözünü Abdürrezzak'ın
Ma'mer'den rivayet ettiği şu 800 no'Iu hadis-i şerif güzel açıklar. "Nebi
(s.a.v.) halkın cemaate yetişebilmesini sağlamak için birinci rekatı
uzatırdı." Yine Abdurrezzak'ın İbn Cüreyc vasıtasıyla rivayet ettiği bir
haberde Ata'nın şöyle dediği ifade ediliyor: "Cemaat iyice çoğalıncaya
kadar imam birinci rekati uzatmalıdır. Ben bunu arzu ediyorum." Birinci
rekatı uzun tutmanın hikmetini birinci rekatta cemaatin kendisini daha çok
namaza verdiğine ve daha çok huşulu olduğuna, ikinci rekatta ise, bunun
nisbeten azalabileceğine bağlayanlar da vardır.
Nitekim
Sevrî, Malikî mezhebi alimleri ve Muhammed b. el-Hasen ile bir çok Şafiî
uleması birinci rekatta, ikinci rekattan daha uzun okumanın müstehab olduğu
görüşündedirler. Delilleri de konumuzu teşkil eden hadis-i şerifler ile
birlikte, Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir: "Vallahi öğle
namazına durulurdu da bir kimse Bakî'a gider abdest bozar, sonra abdest alır
gelir; Resulullah (s.a.v.) ilk rekatı uzattığından hala ilk rekatta bulunurdu."[bk. 161 no'lu hadis]
Bazıları
da: "Müstehab olan her iki rekatta okunan ayet miktarının eşit
olmasıdır" demişlerdir. Bunların delilleri de İmam Ahmed ve Müslim'in Ebu
Saîd el-Hudrî'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir: "Nebi (s.a.v.)
öğle namazının ilk iki rekatının her birinde otuzar ayet kadar, son
rekatlarında ise on beşer ayet yahut bunun yarısı kadar okurmuş, ikindi
namazının ilk iki rekatından her biri de on beşer ayet kadar, son rekatlarında
bunun yarısı kadar okurmuş."[Müslim, salat]
Nitekim
Ebu Hanife ve Ebu Yusuf bu görüştedirler. Ancak bu iki büyük imam sadece sabah
namazında birinci rekatın ikinciden daha uzun tutulmasının müstehab olduğunu
söylerler. Nitekim Muhammed Zihni Efendi Ni'met-i İslam isimli eserinde bu
meseleyi şöyle ifade ediyor: "Ancak sabah namazının birinci rekatını
ikinci rekattan istihbaben üçte iki veya üçte bir nisbetinde uzun okumaktır. Bu
ölçü bazan ayetlerin adedi, bazan kelimeler ve bazan harfler itibariyle değişik
olabilir."[Nimet-i İslam, s. 220]
Bu
imamlara göre bu hadis-i şerifte geçen öğle ve ikindi namazlarında Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in birinci rekatı, ikinci rekattan daha uzun tutmasının manası,
birinci rekatta ikinciden fazla olarak sübhaneke okuması ve euzu çekmesidir.
Birinci rekatta daha uzun okunacaktır diyenlerle her iki rekatta okunacak ayet
miktarı eşit olacaktır diyenlerin arasını el-Beyhakî şöyle uzlaştırmıştır:
"Şayet cemaate bazı kişilerin daha gelmesi bekleniyorsa imam birinci
rekatı uzatabilir. Böyle bir durum söz konusu değilse, her iki rekatı da eşit
tutar."
Hadiste
geçen "sabah namazında da böyle yapardı" sözü, sabah namazında imam
birinci rekatta ikinci rekattan daha uzun okur diyen imam Ebu Yusuf ile Ebu
Hanife'nin görüşünü desteklemektedir. Bu meselede İbn Hümam diyor ki:
"Sabah namazında birinci rekatın ikinci rekattan uzun olmasının öğle ve
ikindi namazlarına benzetilmesi uzunluğun miktarı bakımından değildir. Sadece
birincisinin ikinciye nisbetle daha uzun oluşu yönündendir. Bu da bilindiği
gibi öğle ile ikindide sadece sübhaneke ve euzu farkıdır. Sabah namazında ise,
birinci rekatla ikinci rekat arasındaki fark üçte iki veya üçte bir
nispetindedir denebilir.