SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 798 >>

DEVAM: 124-125 Öğle Namazındaki Kıraatla İlgili Hadisler

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ هِشَامِ بْنِ أَبِي عَبْدِ اللَّهِ ح و حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ عَنْ الْحَجَّاجِ وَهَذَا لَفْظُهُ عَنْ يَحْيَى عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي قَتَادَةَ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى وَأَبِي سَلَمَةَ ثُمَّ اتَّفَقَا عَنْ أَبِي قَتَادَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي بِنَا فَيَقْرَأُ فِي الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ فِي الرَّكْعَتَيْنِ الْأُولَيَيْنِ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَسُورَتَيْنِ وَيُسْمِعُنَا الْآيَةَ أَحْيَانًا وَكَانَ يُطَوِّلُ الرَّكْعَةَ الْأُولَى مِنْ الظُّهْرِ وَيُقَصِّرُ الثَّانِيَةَ وَكَذَلِكَ فِي الصُّبْحِ قَالَ أَبُو دَاوُد لَمْ يَذْكُرْ مُسَدَّدٌ فَاتِحَةَ الْكِتَابِ وَسُورَةً

 

Ebu Katade'den; demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namaz kıldırırdı da öğle ve ikindi namazlarının ilk iki rekatlarında Fatiha'yla beraber iki sure okurdu. Bazan da bize ayeti işittirirdi. Öğle namazında birinci rekatı uzun, ikinciyi kısa tutardı. Sabah namazında da böyle yapardı.

 

Ebu Davud dediki: (Ravi) Müsedded, Fatiha ile sure’den söz etmedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, ezan; Müslim, salat; Nesaî, iftitah; Ahmed b. Hanbel, V, 295, 301, 311.

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis-i şerif öğle ikindi ve sabah namazlarında okunacak Kur'an'ın miktarını ve mahiyetini beyan etmektedir.

 

"Fatihayla beraber iki sure okurdu" söznüden maksat, "birinci rekatta Fatihadan sonra bir sure, ikinci rekatta da yine bir sure olmak üzere ilk iki rekatte toplam iki sure okurdu" demektir. Bu ifadeden aynı zamanda, na­mazda kısa bile olsa bir sureyi tam olarak okumanın, uzun bir surenin bir bölümünü okumaktan daha faziletli olduğu anlaşıldığı gibi, sure okumanın sadece birinci ve ikinci rekatlara tahsis edildiği de anlaşılır. Nitekim ulema­nın büyük çoğunluğu bu görüşte olduğu gibi, İmam Şafiî'nin eski mezhebi de böyledir.İmam Şafiî (r.a.)'nin sonraki içtihadına göre ise sürenin dört rekatlı namazların üçüncü ve dördüncü rekatlarında, üç rekatlı namazların da üçüncü rekatında Fatiha'dan sonra okunması müstehabdır. Şafiî Hazretle­rinin bu görüşü Ebu Hamid ve el-Havî sahibi tarafından nakledilmiştir. Su­re okumanın müstehab olduğuna dair İmam Şafiî'nin delili Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle namazının ilk iki rekatının her birinde otuzar ayet kadar, son rekatlarında ise on beşer ayet yahut bu­nun yarısı kadar okurmuş. İkindi namazının ilk iki rekatından her birinde on beşer ayet kadar; son rekatlarında da bunun yarısı kadar okurmuş"[Müslim, salat] İmam Şafiî Hazretlerine göre, bu hadis namazda Fatiha'dan sonra sure okumanın müstehab olduğuna ve bunun miktarının da en az yedi ayet oldu­ğuna delalet etmektedir.

 

"Bazan da bize ayeti işittirirdi" cümlesi ise, Buharî'de; "bazen biz ayeti işitirdik" şeklinde rivayet edildiği gibi, Nesaî'de "Lokman ve Zariyat Süre­lerinden (okuduğu) bir ayetten sonra diğer bir ayeti işitirdik" şeklinde riva­yet edilmektedir. Bu rivayetler gizli okunması gereken namazlarda isterse bile bile olsun Fatiha' dan veya sureden bir ayeti sesli okumanın bir sakın­cası olmadığını, bu durumun sehv secdesini gerektirmediğini ifade etmekte­dir. Ancak aksini iddia edenler de vardır. Bu bakımdan bu hadis, "öğle ve ikindi namazlarında gizli okumak namazın sıhhatinin şartıdır" diyenlerin aley­hine bir delildir.

 

Bu mevzuda Nevevî şunları söylemektedir: "Bu hadis gizli okunan na­mazlarda sesli okumanın da caiz olduğuna delalet ettiği gibi böyle namaz­larda gizli okumanın namazın sıhhati için şart olmadığına da delalet eder. Ayrıca bu şekilde bir ayeti seslice okuyuvermek namazdaki tefekkür ve huşu' neticesinde meydana gelmiş de olabilir."

 

Tîbî'ye göre ise, buradaki "işittirmek"ten maksat okunan kelimelerin sadece hangi sureden ve hangi kelime olduğu fark edilmeyecek kadar sesi yükseltmektir.

 

Hanefî ulemasına göre, namazda gizli veya yerine göre sesli okumak vacibtir. Ancak bir veya iki ayeti sesli okumak kıraati gizli olmaktan çıkar­maz. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ender olarak böyle bir veya birkaç ayeti okuması, bunun caiz olduğunu beyan etmek maksadına bağlanabilir.[Bezlu'l-mechud, V, 14]

 

"Öğle namazında birinci rekatı uzatır, ikinciyi kısa tutardı..." sözünü Abdürrezzak'ın Ma'mer'den rivayet ettiği şu 800 no'Iu hadis-i şerif güzel açık­lar. "Nebi (s.a.v.) halkın cemaate yetişebilmesini sağlamak için birinci rekatı uzatırdı." Yine Abdurrezzak'ın İbn Cüreyc vasıtasıyla rivayet ettiği bir haberde Ata'nın şöyle dediği ifade ediliyor: "Cemaat iyice çoğalıncaya kadar imam birinci rekati uzatmalıdır. Ben bunu arzu ediyorum." Birinci rekatı uzun tutmanın hikmetini birinci rekatta cemaatin kendisini daha çok namaza verdiğine ve daha çok huşulu olduğuna, ikinci rekatta ise, bunun nisbeten azalabileceğine bağlayanlar da vardır.

 

Nitekim Sevrî, Malikî mezhebi alimleri ve Muhammed b. el-Hasen ile bir çok Şafiî uleması birinci rekatta, ikinci rekattan daha uzun okumanın müstehab olduğu görüşündedirler. Delilleri de konumuzu teşkil eden hadis-i şerifler ile birlikte, Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir: "Vallahi öğle namazına durulurdu da bir kimse Bakî'a gider abdest bozar, sonra abdest alır gelir; Resulullah (s.a.v.) ilk rekatı uzattığından hala ilk rekatta bulu­nurdu."[bk. 161 no'lu hadis]

 

Bazıları da: "Müstehab olan her iki rekatta okunan ayet miktarının eşit olmasıdır" demişlerdir. Bunların delilleri de İmam Ahmed ve Müslim'in Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir: "Nebi (s.a.v.) öğle namazının ilk iki rekatının her birinde otuzar ayet kadar, son rekatlarında ise on beşer ayet yahut bunun yarısı kadar okurmuş, ikindi namazının ilk iki rekatından her biri de on beşer ayet kadar, son rekatlarında bunun yarısı ka­dar okurmuş."[Müslim, salat]

 

Nitekim Ebu Hanife ve Ebu Yusuf bu görüştedirler. Ancak bu iki bü­yük imam sadece sabah namazında birinci rekatın ikinciden daha uzun tu­tulmasının müstehab olduğunu söylerler. Nitekim Muhammed Zihni Efendi Ni'met-i İslam isimli eserinde bu meseleyi şöyle ifade ediyor: "Ancak sabah namazının birinci rekatını ikinci rekattan istihbaben üçte iki veya üçte bir nisbetinde uzun okumaktır. Bu ölçü bazan ayetlerin adedi, bazan kelimeler ve bazan harfler itibariyle değişik olabilir."[Nimet-i İslam, s. 220]

 

Bu imamlara göre bu hadis-i şerifte geçen öğle ve ikindi namazlarında Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in birinci rekatı, ikinci rekattan daha uzun tutmasının manası, birinci rekatta ikinciden fazla olarak sübhaneke okuması ve euzu çekmesidir. Birinci rekatta daha uzun okunacaktır diyenlerle her iki rekatta okunacak ayet miktarı eşit olacaktır diyenlerin arasını el-Beyhakî şöyle uzlaştırmıştır: "Şayet cemaate bazı kişilerin daha gelmesi bekleniyorsa imam birinci rekatı uzatabilir. Böyle bir durum söz konusu değilse, her iki rekatı da eşit tutar."

 

Hadiste geçen "sabah namazında da böyle yapardı" sözü, sabah na­mazında imam birinci rekatta ikinci rekattan daha uzun okur diyen imam Ebu Yusuf ile Ebu Hanife'nin görüşünü desteklemektedir. Bu meselede İbn Hümam diyor ki: "Sabah namazında birinci rekatın ikinci rekattan uzun ol­masının öğle ve ikindi namazlarına benzetilmesi uzunluğun miktarı bakımın­dan değildir. Sadece birincisinin ikinciye nisbetle daha uzun oluşu yönündendir. Bu da bilindiği gibi öğle ile ikindide sadece sübhaneke ve euzu farkıdır. Sabah namazında ise, birinci rekatla ikinci rekat arasındaki fark üçte iki veya üçte bir nispetindedir denebilir.