SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 791 >>

DEVAM: 123-124. Namazda Kısa Okumak

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا طَالِبُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ جَابِرٍ يُحَدِّثُ عَنْ حَزْمِ بْنِ أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ أَنَّهُ أَتَى مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ وَهُوَ يُصَلِّي بِقَوْمٍ صَلَاةَ الْمَغْرِبِ فِي هَذَا الْخَبَرِ قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا مُعَاذُ لَا تَكُنْ فَتَّانًا فَإِنَّهُ يُصَلِّي وَرَاءَكَ الْكَبِيرُ وَالضَّعِيفُ وَذُو الْحَاجَةِ وَالْمُسَافِرُ

 

Hazm b. Ebî Ka'b'dan (nakledildiğine göre:) akşam namazı kıldırmakta olan Muaz b. Cebel'e uğradığında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Muaz fitneci olma, senin arkanda yaşlı, zayıf, ihtiyaç sahibi ve yolcu (kimseler de) namaz kılmaktadır." diye buyurmuştur.

 

 

Diğer tahric: Beyhakî, S.Kübra, III, 117.

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis-i şerifte, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hz. Muaz'ı azarladığı namazın akşam namazı olduğu ifade edilmektedir. Halbuki bu namazın yatsı namazı olduğuna dair pek çok hadis-i şerif vardır. Nite­kim bir önceki hadis-i şerifte de bu namazın yatsı namazı olduğu geçmişti. Ve biz orada bu kelime farkına işaret ederek akşam namazı sözüyle meca­zen yatsı namazı kastedilmiş olabileceği gibi, azarlama hadisesinin hem yat­sı hem de akşam namazlarında da ayrı ayrı zamanlarda vuku'a gelmesinin mümkün olduğunu ifade etmiştik. Nitekim bundan önceki hadiste Muaz b. Cebel (r.a.)'in söz konusu namazda Bakara Suresini okuduğu ifade edilir­ken Ahmed b. Hanbel'in Büreydetü'l-Eslemî'den rivayet ettiği bir hadiste Hz. Muaz'ın okuduğu bu surenin yani Kamer suresi ol­duğunun ifade edilmesi, bu olayın, ayrı ayrı zamanlarda tekerrür ettiğini or­taya koymaktadır.

 

Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği bu hadiste olay şöyle anlatılmakta­dır: "Muaz b. Cebel kavmine yatsı namazı kıldırırken ‘İktarabetu’s-sa’a’ (Kamer) suresini okuduğu için bir adam daha namaz bitmeden kalkıp tek başına namazını kılıp gitmiş. Bunun üzerine Hz. Muaz bu adama karşı sert konuşunca adam da Hz. Nebi'e gelerek bahçe sulamakta olduğunu o anda su endişe­siyle erken çıkmak mecburiyetinde kaldığını beyan ederek özür dilemiş. Bu­nun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.v.) Muaz (r.a.)'a hitaben "Şems ve Duha süreleriyle kıldırsaydın ya" buyurmuşlar."

 

Görülüyor ki, daha önceki hadislerde Hz. Muaz'ın Bakara Suresi'ni oku­duğu ifade edilirken, burada ‘İktarabetu’s-sa’a’ suresini okuduğu ifade ediliyor ki, bu olayın ayrı ayrı zamanlarda tekerrür ettiğini ifade eder. Aynı şekilde adamın cemaati terk edişindeki sebebin; birinde işçi olması dolayısıyla kıra­atin uzamasına tahammül edemeyişi gösterilirken; diğerinde, suyun çokça gelip bahçeyi basmasından korkusunun sebep olarak gösterilmesi de bu ha­disenin tekerrür ettiğine delalet eder. Yine İmam Ahmed'în Enes'ten rivayet ettiği bir hadiste bu adamın bahçe sulamak arzusuyla dışarı çıktığının ve Resul-i Ekrem'in de Hz. Muaz'a "A'la ve Şems surelerini okusaydın ya" buyurduğunun ifade edilmesi bu olayın muhtelif zamanlarda tekerrür ettiği­ni gösterir. Ancak Şurası muhakkak ki Muaz Hazretlerinin kendisi bir defa uyarıldıktan sonra bu hatada ısrar etmemesi gerekirdi. Böyleyken bu hata­da ısrar etmesinin sebebi izaha muhtaçtır. Bunu şu şekilde açıklamak müm­kündür. Başlangıçta Resul-i Ekrem'in, Hz. Muaz'ı uzun sure okumaması için ikaz etmesi, İslama yeni giren kimselerin cemaatten ve îslamiyetten soğu­maları tehlikesinden ileri geliyordu. Daha sonraları İslamiyet gönüllere iyice yerleşince, Hz. Muaz, "artık uzun sure okumakta bir sakınca kalmadı" dü­şüncesiyle yine uzun sure okumaktan çekinmemiştir. Bu defa da Resul-i Ek­rem kendisini, arkasında yaşlı, zayıf, sıkışmış ve yolcu olan kimselerin bulunabileceği gerekçesiyle tekrar ikaz etmek lüzumunu hissetmiştir.

 

Buna göre zaruret olmadıkça imamın yatsı namazında A'la ve Şems, Leyl gibi orta uzunluktaki sureleri okuması sünnettir. Çünkü yatsı istirahat ve uyku zamanına tesadüf eden bir namazdır. Onu fazla uzatmaya cemaat her zaman tahammül edemez. Bununla beraber akşam namazında olduğu gibi kısaltmak için de bir sebep yoktur.

 

Fettan'ın buradaki manası, namazdan nefret ettiren demektir.Çünkü uzun sure okumak cemaatin namazdan çıkmalarına ve cemaatten tamamen nefret edip uzaklaşmalarına sebep olur. Bazılarına göre ise, fettan kelimesi­nin buradaki manası "azab veren" demektir. Çünkü yatsı namazında uzun okuyan kimse cemaate azab verir.