DEVAM: 123-124.
Namazda Kısa Okumak
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
طَالِبُ بْنُ
حَبِيبٍ
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ جَابِرٍ
يُحَدِّثُ
عَنْ حَزْمِ
بْنِ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
أَنَّهُ
أَتَى
مُعَاذَ بْنَ
جَبَلٍ
وَهُوَ يُصَلِّي
بِقَوْمٍ
صَلَاةَ
الْمَغْرِبِ
فِي هَذَا
الْخَبَرِ
قَالَ
فَقَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ يَا
مُعَاذُ لَا
تَكُنْ
فَتَّانًا
فَإِنَّهُ
يُصَلِّي
وَرَاءَكَ
الْكَبِيرُ
وَالضَّعِيفُ
وَذُو الْحَاجَةِ
وَالْمُسَافِرُ
Hazm b. Ebî Ka'b'dan
(nakledildiğine göre:) akşam namazı kıldırmakta olan Muaz b. Cebel'e
uğradığında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Muaz fitneci olma,
senin arkanda yaşlı, zayıf, ihtiyaç sahibi ve yolcu (kimseler de) namaz
kılmaktadır." diye buyurmuştur.
Diğer tahric: Beyhakî,
S.Kübra, III, 117.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerifte, Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in Hz. Muaz'ı azarladığı namazın akşam namazı olduğu ifade
edilmektedir. Halbuki bu namazın yatsı namazı olduğuna dair pek çok hadis-i
şerif vardır. Nitekim bir önceki hadis-i şerifte de bu namazın yatsı namazı
olduğu geçmişti. Ve biz orada bu kelime farkına işaret ederek akşam namazı
sözüyle mecazen yatsı namazı kastedilmiş olabileceği gibi, azarlama hadisesinin
hem yatsı hem de akşam namazlarında da ayrı ayrı zamanlarda vuku'a gelmesinin
mümkün olduğunu ifade etmiştik. Nitekim bundan önceki hadiste Muaz b. Cebel
(r.a.)'in söz konusu namazda Bakara Suresini okuduğu ifade edilirken Ahmed b.
Hanbel'in Büreydetü'l-Eslemî'den rivayet ettiği bir hadiste Hz. Muaz'ın okuduğu
bu surenin yani Kamer suresi olduğunun ifade edilmesi, bu olayın, ayrı ayrı
zamanlarda tekerrür ettiğini ortaya koymaktadır.
Ahmed
b. Hanbel'in rivayet ettiği bu hadiste olay şöyle anlatılmaktadır: "Muaz
b. Cebel kavmine yatsı namazı kıldırırken ‘İktarabetu’s-sa’a’ (Kamer) suresini
okuduğu için bir adam daha namaz bitmeden kalkıp tek başına namazını kılıp
gitmiş. Bunun üzerine Hz. Muaz bu adama karşı sert konuşunca adam da Hz. Nebi'e
gelerek bahçe sulamakta olduğunu o anda su endişesiyle erken çıkmak
mecburiyetinde kaldığını beyan ederek özür dilemiş. Bunun üzerine Resul-i
Ekrem (s.a.v.) Muaz (r.a.)'a hitaben "Şems ve Duha süreleriyle
kıldırsaydın ya" buyurmuşlar."
Görülüyor
ki, daha önceki hadislerde Hz. Muaz'ın Bakara Suresi'ni okuduğu ifade
edilirken, burada ‘İktarabetu’s-sa’a’ suresini okuduğu ifade ediliyor ki, bu
olayın ayrı ayrı zamanlarda tekerrür ettiğini ifade eder. Aynı şekilde adamın
cemaati terk edişindeki sebebin; birinde işçi olması dolayısıyla kıraatin
uzamasına tahammül edemeyişi gösterilirken; diğerinde, suyun çokça gelip
bahçeyi basmasından korkusunun sebep olarak gösterilmesi de bu hadisenin
tekerrür ettiğine delalet eder. Yine İmam Ahmed'în Enes'ten rivayet ettiği bir
hadiste bu adamın bahçe sulamak arzusuyla dışarı çıktığının ve Resul-i Ekrem'in
de Hz. Muaz'a "A'la ve Şems surelerini okusaydın ya" buyurduğunun
ifade edilmesi bu olayın muhtelif zamanlarda tekerrür ettiğini gösterir. Ancak
Şurası muhakkak ki Muaz Hazretlerinin kendisi bir defa uyarıldıktan sonra bu
hatada ısrar etmemesi gerekirdi. Böyleyken bu hatada ısrar etmesinin sebebi
izaha muhtaçtır. Bunu şu şekilde açıklamak mümkündür. Başlangıçta Resul-i
Ekrem'in, Hz. Muaz'ı uzun sure okumaması için ikaz etmesi, İslama yeni giren
kimselerin cemaatten ve îslamiyetten soğumaları tehlikesinden ileri geliyordu.
Daha sonraları İslamiyet gönüllere iyice yerleşince, Hz. Muaz, "artık uzun
sure okumakta bir sakınca kalmadı" düşüncesiyle yine uzun sure okumaktan
çekinmemiştir. Bu defa da Resul-i Ekrem kendisini, arkasında yaşlı, zayıf,
sıkışmış ve yolcu olan kimselerin bulunabileceği gerekçesiyle tekrar ikaz etmek
lüzumunu hissetmiştir.
Buna
göre zaruret olmadıkça imamın yatsı namazında A'la ve Şems, Leyl gibi orta uzunluktaki
sureleri okuması sünnettir. Çünkü yatsı istirahat ve uyku zamanına tesadüf eden
bir namazdır. Onu fazla uzatmaya cemaat her zaman tahammül edemez. Bununla
beraber akşam namazında olduğu gibi kısaltmak için de bir sebep yoktur.
Fettan'ın
buradaki manası, namazdan nefret ettiren demektir.Çünkü uzun sure okumak
cemaatin namazdan çıkmalarına ve cemaatten tamamen nefret edip uzaklaşmalarına
sebep olur. Bazılarına göre ise, fettan kelimesinin buradaki manası "azab
veren" demektir. Çünkü yatsı namazında uzun okuyan kimse cemaate azab
verir.