بَاب
تَخْفِيفِ
الصَّلَاةِ
لِلْأَمْرِ
يَحْدُثُ
122-123. Namaz İçinde
Vaki Herhangi Bir Olay Sebebiyle Namazı Kısaltmak
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
عُمَرُ بْنُ
عَبْدِ
الْوَاحِدِ
وَبِشْرُ
بْنُ بَكْرٍ
عَنْ الْأَوْزَاعِيِّ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ أَبِي
كَثِيرٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي قَتَادَةَ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ إِنِّي
لَأَقُومُ
إِلَى
الصَّلَاةِ
وَأَنَا
أُرِيدُ أَنْ
أُطَوِّلَ
فِيهَا
فَأَسْمَعُ
بُكَاءَ الصَّبِيِّ
فَأَتَجَوَّزُ
كَرَاهِيَةَ
أَنْ أَشُقَّ
عَلَى
أُمِّهِ
Ebu Katade babasından;
dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben (çoğu
zaman) namaz'a (okumayı) uzatmak niyetiyle dururum da (geriden) bir çocuğun
ağladığını duyunca, annesine sıkıntı vermeyeyim diye namazımı kısa
keserim."
Diğer tahric: Buharî,
ezan; Müslim, salat; Tirmizî, salat; Nesaî, İmame; îbn Mace, İkame; Ahmed b.
Hanbel, III, 205.
AÇIKLAMA: Metinde geçen بُكَاءَ kelimesi sesli ağlamak demektir. medsiz olarak okunursa
sessizce ağlamak demektir.
İbn
Ebî Şeybe'nin rivayet ettiği bir hadiste Resul-i Zişan Efendimiz'in birinci
rekatında 60 ayet okuduğu bir namazın, ikinci rekatında bir çocuğun ağladığını
duyduğu için kısa bir sure okuduğu ifade edilmektedir. Bu hadis-i şerifler
Fahr-i Kainat Efendimiz'in ümmetine karşı beslediği sınırsız, şefkatinin
delillerinden biridir. Bilindiği gibi imamın arkasında namaz kılarken çocuğu
ağlayan kadının kalbi çocuğuna takılıp kalacağından huzurlu bir şekilde
namazına devam edemez. Yahutta namazını bozmak mecburiyetinde kalır. Her iki
halde de ya cemaat, ya da huşu' faziletlerinin birinden mahrum kalmış olur.
Çocuğunu ihmal etmesi halinde zavallının helak olması tehlikesi söz konusudur.
İşte bu ihtimaller imamın namazda kıraati kısaltması için kafi bir sebeptir.
Bu
hadis-i şeriften kadınların çocuklarıyla beraber mescide geldikleri ve
çocuklarını mescidin arka taraflarında bir yere koyarak kadın saflarına girip
Resul-i Ekrem'in arkasında cemaatle namaz kıldıkları, arkada kalan çocukların
ağlaması halinde Resul-i Zişan'ın okumayı kısalttığı anlaşılmaktadır. İşte bu
hadise çocukların mescide sokulmasında bir sakınca olmadığını ve kadınların
erkek saflarının arkasında saf teşkil ederek imama uymalarının caiz olduğunu
gösterir. Ancak cemaatin huzurunu bozabilecek veya camiyi kirletebilecek yaşta
olan çocukların camiye getirilmemesi cami adabına daha uygun olur. Bir de bu
hadis namazda iken müstehab olan bir şeyi yapmaya niyyet eden bir kimseye o
müstehabı yapmanın vacib olmadığına delalet eder. Maliki ulemasından Eşheb bu
görüşü kabul etmiyor. O'na göre ayakta nafile namaz kılmak niyyetiyle tekbir
alan bir kimsenin bu namazı oturarak tamamlaması caiz olmuyor. [bk. A. Naim, Tecrid
Tercemesi, II, 554]
"İmam
ruku'da iken yeni gelen bir kimsenin cemaate girmek istediğini hissederse,
acaba o da yetişsin diye ruku'u uzatması caiz midir" sorusu da bu hadise
bağlı olarak hatıra gelebilir.
Şafiîlerden
bazılarına göre imam rükü'a vardığı zaman namaza yetişmek için dışarıdan
birinin geldiğini hissederse, o kimsenin cemaate rüku faziletinden mahrum
kalmaması için, rüku' halinde onu bekler. Zira insanın dünya ile ilgili bazı
ihtiyaçlarından dolayı imamın kısa kesmesi caiz olunca, Allah Teala'ya ibadet
için onun uzatması caiz hatta evla olur. Fakat Kurtu-bî buna itiraz ederek
"Hadisde uzatmanın caiz olacağına delalet yoktur. Çünkü uzatma namazda
bir fazlalıktır. O namazı kısaltmakla bir değildir" demiştir.
İbn
Battal'ın beyanına göre Şa'bî, Hasan el-Basrî ve Abdurrahman b. Ebi Leyla da bu
görüştedirler.
Bir
kısım ulemaya göre, imam cemaate bıkkınlık vermeyecek şekilde yeni gelenlerin
yetişmesini bekleyebilir. İmam Ahmed, İshak ve Ebu Sevr'in görüşleri budur.
İmam
Malik'e göre, imam namazda cemaatın yetişmesini bekleyemez. Çünkü beklemesi
arkasındaki cemaata zarar verir. Evzaî ile İmam Ebü Ha-nife'nin ve İmam
Şafii'nin mezhebleri de budur. Hatta Hanefilerin "ez-Zahîre" isimli
kitablarında şöyle deniliyor: "İmam rüku' halinde iken gelenlerin ayak
seslerini işitse bekler mi, beklemez mi? Bu hususta Ebu Yusuf şunları
söylemiştir: "Ben bu meseleyi Ebu Hanife ile İbn Ebî Leyla'ya sordum.
Beklemeyi ikiside mekruh gördüler. [Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Terceme ve
Şerhi III, 260]
Muhammed
b. el-Hasen es-Şeybanî ise, "böyle yapmanın şirk olacağından
korkarım" demiştir. Şa'bî'-ye göre, imamın bir veya iki teşbih kadar
beklemesi caizdir. Bazılarına göre, imam rüku teşbihlerini uzatarak okur. Fakat
adedlerini artırmaz.
Sünen-i
Ebu Davud şarihi eş-Şeyh Halil Ahmed bu mevzuda Hanefi Mezhebinin görüşünü
şöyle açıklıyor: "Eğer imam sadece gelen kimsenin namaza yetişmesi için
rüku'u uzatırsa tahrimen mekruh olur ve hatta o imam hakkında şirkten korkulur.
Lakin küfrüne hükmedilemez. Çünkü o bu hareketiyle sadece camiye gelen bir
adamın Allah'a ibadet etmesine imkan vermekten başka bir şeye niyet
etmemiştir. Fakat imam o kişinin ruku'a vararak Allah'a yaklaşmasına niyet
ederek rüku'u uzatmışsa herhangi bir sakınca yoktur. Evla olan uzatmayı terk
etmektir.[Bezlu'l-Mechud,
V, 4]
Resul-i
Ekrem'in öğle namazının ilk rekatında ayak sesi duyduğu için beklediğine dair
olan 802 no'lu Ebu Davud hadisi ise, zayıftır ve teVil edilebilir.