SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 789 >>

بَاب تَخْفِيفِ الصَّلَاةِ لِلْأَمْرِ يَحْدُثُ

122-123. Namaz İçinde Vaki Herhangi Bir Olay Sebebiyle Namazı Kısaltmak

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْوَاحِدِ وَبِشْرُ بْنُ بَكْرٍ عَنْ الْأَوْزَاعِيِّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي قَتَادَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنِّي لَأَقُومُ إِلَى الصَّلَاةِ وَأَنَا أُرِيدُ أَنْ أُطَوِّلَ فِيهَا فَأَسْمَعُ بُكَاءَ الصَّبِيِّ فَأَتَجَوَّزُ كَرَاهِيَةَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمِّهِ

 

Ebu Katade babasından; dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben (çoğu zaman) namaz'a (okumayı) uzatmak niyetiyle dururum da (geriden) bir çocuğun ağladığını duyunca, annesine sıkıntı vermeyeyim diye namazımı kısa keserim."

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan; Müslim, salat; Tirmizî, salat; Nesaî, İmame; îbn Mace, İkame; Ahmed b. Hanbel, III, 205.

 

AÇIKLAMA:     Metinde geçen بُكَاءَ kelimesi sesli ağlamak demektir. medsiz olarak okunursa sessizce ağlamak demektir.

 

İbn Ebî Şeybe'nin rivayet ettiği bir hadiste Resul-i Zişan Efendimiz'in birinci rekatında 60 ayet okuduğu bir namazın, ikinci rekatında bir çocuğun ağladığını duyduğu için kısa bir sure okuduğu ifade edilmektedir. Bu hadis-i şerifler Fahr-i Kainat Efendimiz'in ümmetine karşı beslediği sınırsız, şefka­tinin delillerinden biridir. Bilindiği gibi imamın arkasında namaz kılarken çocuğu ağlayan kadının kalbi çocuğuna takılıp kalacağından huzurlu bir şe­kilde namazına devam edemez. Yahutta namazını bozmak mecburiyetinde kalır. Her iki halde de ya cemaat, ya da huşu' faziletlerinin birinden mah­rum kalmış olur. Çocuğunu ihmal etmesi halinde zavallının helak olması teh­likesi söz konusudur. İşte bu ihtimaller imamın namazda kıraati kısaltması için kafi bir sebeptir.

 

Bu hadis-i şeriften kadınların çocuklarıyla beraber mescide geldikleri ve çocuklarını mescidin arka taraflarında bir yere koyarak kadın saflarına gi­rip Resul-i Ekrem'in arkasında cemaatle namaz kıldıkları, arkada kalan ço­cukların ağlaması halinde Resul-i Zişan'ın okumayı kısalttığı anlaşılmaktadır. İşte bu hadise çocukların mescide sokulmasında bir sakınca olmadığını ve kadınların erkek saflarının arkasında saf teşkil ederek imama uymalarının caiz olduğunu gösterir. Ancak cemaatin huzurunu bozabilecek veya camiyi kirletebilecek yaşta olan çocukların camiye getirilmemesi cami adabına da­ha uygun olur. Bir de bu hadis namazda iken müstehab olan bir şeyi yapma­ya niyyet eden bir kimseye o müstehabı yapmanın vacib olmadığına delalet eder. Maliki ulemasından Eşheb bu görüşü kabul etmiyor. O'na göre ayak­ta nafile namaz kılmak niyyetiyle tekbir alan bir kimsenin bu namazı otura­rak tamamlaması caiz olmuyor. [bk. A. Naim, Tecrid Tercemesi, II, 554]

 

"İmam ruku'da iken yeni gelen bir kimsenin cemaate girmek istediğini hissederse, acaba o da yetişsin diye ruku'u uzatması caiz midir" sorusu da bu hadise bağlı olarak hatıra gelebilir.

 

Şafiîlerden bazılarına göre imam rükü'a vardığı zaman namaza yetiş­mek için dışarıdan birinin geldiğini hissederse, o kimsenin cemaate rüku fa­ziletinden mahrum kalmaması için, rüku' halinde onu bekler. Zira insanın dünya ile ilgili bazı ihtiyaçlarından dolayı imamın kısa kesmesi caiz olunca, Allah Teala'ya ibadet için onun uzatması caiz hatta evla olur. Fakat Kurtu-bî buna itiraz ederek "Hadisde uzatmanın caiz olacağına delalet yoktur. Çün­kü uzatma namazda bir fazlalıktır. O namazı kısaltmakla bir değildir" demiştir.

 

İbn Battal'ın beyanına göre Şa'bî, Hasan el-Basrî ve Abdurrahman b. Ebi Leyla da bu görüştedirler.

 

Bir kısım ulemaya göre, imam cemaate bıkkınlık vermeyecek şekilde yeni gelenlerin yetişmesini bekleyebilir. İmam Ahmed, İshak ve Ebu Sevr'in gö­rüşleri budur.

 

İmam Malik'e göre, imam namazda cemaatın yetişmesini bekleyemez. Çünkü beklemesi arkasındaki cemaata zarar verir. Evzaî ile İmam Ebü Ha-nife'nin ve İmam Şafii'nin mezhebleri de budur. Hatta Hanefilerin "ez-Zahîre" isimli kitablarında şöyle deniliyor: "İmam rüku' halinde iken ge­lenlerin ayak seslerini işitse bekler mi, beklemez mi? Bu hususta Ebu Yusuf şunları söylemiştir: "Ben bu meseleyi Ebu Hanife ile İbn Ebî Leyla'ya sor­dum. Beklemeyi ikiside mekruh gördüler. [Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi III, 260]

 

Muhammed b. el-Hasen es-Şeybanî ise, "böyle yapmanın şirk olacağından korkarım" demiştir. Şa'bî'-ye göre, imamın bir veya iki teşbih kadar beklemesi caizdir. Bazılarına göre, imam rüku teşbihlerini uzatarak okur. Fakat adedlerini artırmaz.

 

Sünen-i Ebu Davud şarihi eş-Şeyh Halil Ahmed bu mevzuda Hanefi Mez­hebinin görüşünü şöyle açıklıyor: "Eğer imam sadece gelen kimsenin nama­za yetişmesi için rüku'u uzatırsa tahrimen mekruh olur ve hatta o imam hakkında şirkten korkulur. Lakin küfrüne hükmedilemez. Çünkü o bu ha­reketiyle sadece camiye gelen bir adamın Allah'a ibadet etmesine imkan ver­mekten başka bir şeye niyet etmemiştir. Fakat imam o kişinin ruku'a vararak Allah'a yaklaşmasına niyet ederek rüku'u uzatmışsa herhangi bir sakınca yok­tur. Evla olan uzatmayı terk etmektir.[Bezlu'l-Mechud, V, 4]

 

Resul-i Ekrem'in öğle namazının ilk rekatında ayak sesi duyduğu için beklediğine dair olan 802 no'lu Ebu Da­vud hadisi ise, zayıftır ve teVil edilebilir.