SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 786 >>

بَاب مَنْ جَهَرَ بِهَا

Besmelenin Açıktan Okunacağını Söyleyenler(in delilleri)

 

668 أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ عَوْفٍ عَنْ يَزِيدَ الْفَارِسِيِّ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ قَالَ قُلْتُ لِعُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ مَا حَمَلَكُمْ أَنْ عَمَدْتُمْ إِلَى بَرَاءَةَ وَهِيَ مِنْ الْمِئِينَ وَإِلَى الْأَنْفَالِ وَهِيَ مِنْ الْمَثَانِي فَجَعَلْتُمُوهُمَا فِي السَّبْعِ الطِّوَالِ وَلَمْ تَكْتُبُوا بَيْنَهُمَا سَطْرَ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ قَالَ عُثْمَانُ كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِمَّا تَنَزَّلُ عَلَيْهِ الْآيَاتُ فَيَدْعُو بَعْضَ مَنْ كَانَ يَكْتُبُ لَهُ وَيَقُولُ لَهُ ضَعْ هَذِهِ الْآيَةَ فِي السُّورَةِ الَّتِي يُذْكَرُ فِيهَا كَذَا وَكَذَا وَتَنْزِلُ عَلَيْهِ الْآيَةُ وَالْآيَتَانِ فَيَقُولُ مِثْلَ ذَلِكَ وَكَانَتْ الْأَنْفَالُ مِنْ أَوَّلِ مَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ بِالْمَدِينَةِ وَكَانَتْ بَرَاءَةُ مِنْ آخِرِ مَا نَزَلَ مِنْ الْقُرْآنِ وَكَانَتْ قِصَّتُهَا شَبِيهَةً بِقِصَّتِهَا فَظَنَنْتُ أَنَّهَا مِنْهَا فَمِنْ هُنَاكَ وَضَعْتُهَا فِي السَّبْعِ الطِّوَالِ وَلَمْ أَكْتُبْ بَيْنَهُمَا سَطْرَ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: Osman b. Affan'a dedim ki; Enfal Suresi Mesaniden ve Berae Süresi de miun'dan olduğu halde, ne diye ikisini birden yedi uzun sure içerisine koydunuz ve aralarına besmeleyi yazmadınız? Osman (r.a.) şöyle cevap verdi: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e zaman zaman bazı ayetler nazil olunca, katiblerden birini çağırır ve; "şu ayeti şu olayların anlatıldığı sureye koy" derdi. Başka bir veya iki ayet nazil olunca da aynı şekilde "bunları da falan olayların zikredildiği sureye koyun" derdi.

 

Enfal suresi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Medine'de nazil olan (surelerin) ilki idi. Berae de Kur'an (surelerin)in sonuncusu idi. Enfal konuları da Berae'nin konularına benzerdi. (Bu bakımdan) ben Berae suresini Enfal Suresinden zannettim ve ikisini birden yedi uzun (sure) içine koydum ve aralarına (besmele) satır(ını) yazmadım.

 

 

Diğer tahric: Tirmizî, tefsir; Ahmed b. Hanbel, I, 57.

 

AÇIKLAMA:     Mesanî kelimesi, yüz ayetten kısa ve mufassal surelerden daha uzun olan sureler hakkında kullanılır. Bu durumda Kur'an sureleri üç kısma ayrılmış olmaktadır:

 

1. Miun (en az yüz ayetlik sureler), 2. Mesanî, 3. Mufassal. Miun dili­mizde yüz yazısının karşılığı olan "inie" kelimesinin çoğuludur. Burada (yüz­lükler) anlamında kullanılmıştır ki, ayetlerinin sayısı yüzü bulan sureler için kullanılır.

 

Nesaî ve Hakim'in İbn Abbas'tan rivayet ettiklerine göre metinde söz konusu edilen yedi uzun sure şunlardır: Bakara, Ali İmran, Nisa, Maide, En'am, A'raf... Hadisin ravisi, İbn Abbas tarafından açıklanan yedinci su­reyi unuttuğunu söylemiştir.[bk. Suyutî, el-İtkan, I, 63]

 

Bir rivayete göre bu yedi uzun sure'nin yedincisi Yunus süresidir. Yine Hakim'den gelen bir rivayete göre de Kehf süresidir. Miun ise, uzun surele­rin dışında kalan ve en az (100) ayet ihtiva eden surelerdir.

 

Mesanî ise, miun denilen yüzlük sureleri takibeden surelerdir. Miunu takib ettiği için bu ismi aldığım söyleyenler olduğu gibi, içinde ibret ve ha­berlerin fazla tekrarlanması sebebiyle bu ismi aldığını söyleyenler de vardır.

 

Mufassal, ayetleri mesamden daha az olan surelere denir. Kısa ve besmeleli fasılalarla birbirinden ayrıldıkları için bu ismi almışlardır.[Cerrahoğlu İsmail, TeFsir Usulü, s. 58]

 

Mufassal sureler de üç kısma ayrılır:

 

1. Tival-i Mufassal, Hucura! Su­resinden, Buruc Suresine kadar olan surelerdir.

 

2. Evsat-ı Mufassal, Buruc, Suresinden Beyyine Suresine kadar olan sureler.

 

3. Kısar-ı Mufassal, Beyyine Suresinden, Nas Suresine kadar olan surelerdir. Hadisten anlaşıldığına göre İbn Abbas (r.a.) Osman b. Affan'a üç soru yöneltiyor:

 

1. Enfal Suresinin ayet sayısı 77 olduğu halde yedi uzun sure arasına konulmasının sebebi nedir?

 

2. Berae Suresinin 130 ayeti bulunduğu için uzun sureler arasına yerleş­tirilmesi gerekirken niçin (yüzlük) sureler arasına yerleştirilmiştir?

 

3. Niçin Enfal Süresiyle Berae Suresinin arasına besmele yazılmamıştır?

 

Cenab-ı Nebi'in vahy Katiblerinden olan Hz. Osman'a bu soru­nun yöneltilmesinden anlaşılıyor ki, surelerin tertibi sahabîlerin kendi dü­şünce ve ictihadlarıyla olmuştur. Eğer surelerin tertibi Hz. Nebiin emriyle, vahye bağlı olarak yapılmış olsaydı, İbn Abbas bu soruyu yöneltmezdi. Ancak surelerin tertibinin de vahye bağlı olduğunu söyleyenler bu­lunduğu gibi[Zürkanî, Menahilu'l-İrfan, I, 248.] surelerin bir kısmının tertibinin vahye bağlı, bir kısmının da sahabenin içtihadına bağlı olarak yapıldığını kabul eden alimler de vardır.[Karaçam İsmail, Kıır'an-ı Kerîmin Faziletleri, s. 44]

 

Hz. Osman da kendisine yöneltilen bu soruya verdiği cevapta: "Ben bu surelerdeki olaylar birbirine benzediğinden Berae Suresi'ni Enfal Suresi'nin devamı zannettiğim için ikisini birleştirerek yedi uzun surenin içine yer­leştirdim ve aralarına besmele yazmaya da lüzum görmedim" demiştir.

 

Gerçekten bu iki sure arasında bazı benzerlikler vardır. Enfal Suresin­de Resul-i Ekrem'in Mekkeli müşriklerle mücadelesi anlatılırken, Berae Su­resinde de Resul-i Ekrem'in Medineli Münafıklarla mücadelesi ve bu mücadele esnasında meydana gelen olaylar anlatılmaktadır. Aynı zamanda her iki su­rede de Hz. Nebi'in müşriklerle yaptığı anlaşmalar ve müşriklerin ver­dikleri sözü tutmadıkları anlatıldığı gibi, kafirlerle harb edilmesini emreden ayet-i kerimeler bulunmaktadır. Nitekim: "Ey Nebi, mü'minleri har­be teşvik et" (el-Enfal (8) 165) "Müşrikler sizinle nasıl topyekun harb eder­lerse siz de onlarla topyekun harb edin." (et-Tevbe (9), 36) ayet-i kerimeleri bunlardandır.

 

Demek ki bütün bu benzerlikler yanında ve bir de aralarında bu iki su­reyi birbirinden ayıran besmelenin bulunmaması sebebiyle Vahy katiblerin­den olan Hz. Osman, bu iki sureyi uzun bir sure zannederek yedi uzun surenin arasına koymuştur. Hz. Osman'ın bu ifadesinden Berae Suresi'nin başında besmelenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Besmelenin bu surenin başında bu­lunmayışını ilim adamları şöyle açıklamaktadırlar: Berae Suresi'nde savaş­tan ve azabtan söz edilmektedir. Besmelede ise, iman ve rahmet manaları vardır. Konusu azab ve savaş olan bir surenin başına bu sebeble besmele konulmamıştır. Nitekim hayvan keserken de Allah zikredildiği halde rahman ve rahim sıfatları nasıl terkedilir ve yalnız bismillah demekle yetinilirse, bu­rada da besmelenin tamamı terk edilmiştir.