بَاب مَنْ
لَمْ يَرَ
الْجَهْرَ بِ
بِسْمِ اللَّهِ
الرَّحْمَنِ
الرَّحِيمِ
121-122. Besmelenin Gizli Okunması Görüşünde Olmayanlar(ın Delilleri)
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
هِشَامٌ عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ أَنَسٍ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ وَأَبَا
بَكْرٍ
وَعُمَرَ
وَعُثْمَانَ
كَانُوا
يَفْتَتِحُونَ
الْقِرَاءَةَ
بِ الْحَمْدُ
لِلَّهِ
رَبِّ
الْعَالَمِينَ
Enes (r.a.)'den rivayet
edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr,
Ömer ve Osman (namazda) kıraata El-hamdulillahi rabbil alemin ile başlarlardı.
Diğer tahric: Buharî, ezan; Tirmızî, Mevakît; îbn Ma'ce İkame, Müslim, salat; Darımî, salat; Ahmed b. Hanbel, III, 101, 111,
114, 183.
AÇIKLAMA: Cehri namazlarda imamın besmeleyi açıktan
okuyup okumaması meselesi ilim adamları arasında büyük ihtilaflara sebep olmuş
bir mevzudur.
Besmele
Kur'an-ı Kerim'den bir ayet midir?
Fatiha'nın
ilk ayeti midir?
Başında
bulunduğu her surenin ilk ayeti midir?
Sure-i
Neml'in içindeki besmelenin Kur'an-ı
Kerim'den olduğunda kimsenin şüphesi yoktur. Fakat surelerin başında bulunan
113 besmeleye gelince, bunlar hakkında dört ayrı görüş vardır:
1.
Surelerin başında bulunan besmelelerden hiç biri Kur'an'dan
değildir. İmam Malik ve Evzaî'nin görüşleri budur.
İlk Hanefî imamlarının bazılarının ve bazı Hanbelî imamlarının görüşü de
böyledir.
2.
Müteahhirîn denilen ve son halkayı teşkil eden Hanefi
ulemasının tahkikine göre İmam Ebu Hanife besmelenin
teberrük ve surelerin arasını ayırmak için nazil olmuş başlı başına, müstakil
ve tam bir ayet olduğu görüşündedir. Çünkü vahye dayanarak Kuran’ın sahifeleri
arasına girmiştir. Bu bakımdan bazı Hanefi alimleri Kuran’dan bir ayet
maksadıyla namazda besmele okuduğu zaman farz olan kıraatin ifa edilmiş
olacağını, yine Kuran’dan bir ayet kasdıyla cünüp ve hayızlı kadının besmele okumasının haram olacağını söylerler. Delilleri de
"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisine "Bismillahirrahmanirrahim" nazil
oluncaya kadar bir sureden bir sureye geçildiğini bilemezlerdi"
mealindeki 788 no'Iu hadis-i şeriftir. Ancak mezkur hadis bunların görüşü için bir delil olduğu kadar
aksi görüşte olan Şafiîler için de bir delildir.
3.
Besmele, başında bulunduğu her surenin ilk ayetidir. Buna göre 113 surenin
başında bulunan her besmele o sureden bir ayettir. Şafiî ile İmam Ahmed'in meşhur mezhebi böyledir. Abdullah b. Mübarek de bu
görüştedir.
4.
Yalnız Fatiha'dan bir ayettir. Surelerin başında bulunan besmeleler ise, o
sureye besmeleyle başlayıp, besmeledeki berekete ve fazilete ermek içindir. Bu
görüş de Şafiîden rivayet edilmiştir.
Netice
olarak besmelenin Fatiha'dan bir ayet olduğuna dair İmam Şafiî'nin bir sözü
vardır. Ancak surelerden bir ayet olup olmadığına dair kendisinden iki ayrı
görüş rivayet edilmektedir. İmam Şafiî'nin besmelenin Fatiha'dan bir ayet
olduğuna dair delili Ebu Hureyre'den
rivayet edilen; "Peygamber (s.a.v.) "Elhamdülillahi
Rabbi'l-alemîn" yedi
ayettir. "Bismillahirrahmanirrahim" de
ondan bir ayettir buyururdu” mealindeki hadis-i şeriftir.
Bu
hadis-i Resul-i Ekrem (s.a.v.) besmeleyi Fatiha'dan bir ayet saymıştır ki, bu
İmam Şafiîye göre, besmelenin Fatiha'dan olduğunu
gösteren delillerden biridir. Aynı şekilde besmelenin Kur'an-i
Kerimde Fatiha’nın başında yazılı oluşu da Fatiha'dan bir ayet olduğuna
delalet eder. Çünkü her surenin ayetlerinin tertibi ve yazılışı vahiy
mahsulüdür. Diğer surelerin başında bulunan besmelelerin o surelerden birer
ayet olduğu da bir rivayete göre yine İmam Şafiî tarafından ileri sürülmüştür.
İşte
bu farklı görüşlere bağlı olarak İmam Şafiî besmelenin namazda sesli, ebu Hanife ile Ahmed, Sevrî ve îshak da sessiz
okunacağını savunmaktadırlar. İmam Malik ise besmeleyi terk edip hemen "Elhamdulillahi Rabbi'l alemîn" ile namaza başlamayı müstehab
görür. Evzaî ile Taberî de
bu görüştedirler. İmam Malik'e göre farz namazlarda besmele -gizli veya aşikare-kesinlikle okunamaz. Nafile namazlarda kişi okuyup
okumamakta serbesttir. İbrahim en-Nehaî ise,
besmeleyi açıktan okumak bid'attir demiştir.
Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif besmeleyi
namazda okumayan mezheb sahibleri
tarafından bir delil olarak gösteriliyorsa da İmam Şafiî gibi terkini caiz
görmeyenler hadisde geçen "Elhamdu
lillahi Rabbi'l alemin den
maksat Sure-i Fatihadır. Binaenaleyh bunda besmelenin
Fatihadan olup olmadığına delalet eden bir şey yoktur" derler. Ve bu
hadisten namazda besmelenin okunmayacağı hükmünü çıkarmanın doğru olmayacağını
söylerler.
Müslim'de
rivayet edilen "Bismillahirrahmaniirahim
sözlerim hiç söylemezlerdi"[bk. Muslini, salat] hadis-i şerifi de
Şafiîlerce besmelenin namazda terk edileceğine delil teşkil etmez. Sadece
gizlice okunduğu için Hz. Enes'in besmeleyi işitmediğine delalet eder. Nitekim Nesaî ile İbn Hibban'ın
rivayet ettikleri "Bismillahirrahmanurahim"
lafizlarım cehren okumazlardı"[bk. Nesaî, iftılah] hadis-i şerifi de bu
görüşü desteklemektedir.
O
halde bu rivayetteki “Okumazlardı" sözü, besmelenin okunduğu halde
işitilmemiş olduğuna, bu da olsa olsa besmelenin
gizli okunduğuna delalet edebilir. İbn Huzeyme'nin: "Bismillahirrahmanirrahim'i
gizlice okurlardı" rivayeti ise, bunu büsbütün kuvvetlendirmektedir.
Şafiîlere göre, bütün bu rivayetler İmam Şafiî'nin besmelenin Fatihadan bir
ayet olduğu görüşünü kuvvetlendirmektedir. Yine Beyhakî'nin
rivayet edip de İbn Hüzeyme'nin
sahih dediği, "Efendimizin besmele'yi Fatihadan saydığını" ifade eden
Ümmü Seleme hadisi île, yine Sünen-i Bey-hakî'de Hz.
Ali, Ebu Hureyre, ve îbn Abbas Hazretlerinden rivayet edilen hadiste "seb'uI-Mesanî" (yedi ayetli
sure)nin Fatiha olup besmelenin de Fatiha'dan bir
ayet olduğunun Fahr-i Kainat tarafından haber
verilmesi ve Ebu Hureyre'nin
rivayet ettiği merfu hadiste "Elhamdü suresini okuduğunuzda Bismillahirrahmanirrahim'i
de okuyunuz.Zira o ümmü'l-Kur'an
(Kur'an'ın anası)dır. Seb'ul-Mesanîdir (yedi
ayetlidir). Bismillahirrahmanirrahîm de ayetlerinden
biridir."[el-Muttekî, Ken/u'I-Ummal, VII, 437] Buyurulması,
Şafiîlere göre Besmele'nin Fatiha'dan bir ayet olduğuna delalet etmektedir. Ayrıca
besmelenin namazda sesli olarak okunacağına dair bir çok
sahabeden rivayetler vardır. Nitekim Buharî şarihlerinden ve Hanefî alimlerinden Aynî bu mevzuda: 1. Ebu Bekr es-Sıddîk,
2. Ali b. Ebi Talib, 3. İbn Abbas, 4. Ebu Hureyre, 5. Ümm-ü Seleme, 6. Enes,
7. Semure b. Cundub , 8. Ammar, 9. Abdullah b. Ömer,
10. Nu'man b. Beşîr, 11. Talha b. Ubeydillah,
12. Abdullah b. Ebî Evfa,
13. Mücahid b. Sevr, 14. Bişr
b. Muaviye, 15. Huseyn b. Urfuta, 16. Ebu Musa el-Eşarî, 17. Hakem b. Umeyr, 18. Muaviye b. Ebî Sufyan, 19. Büreyde b. El-Husayb, 20. Cabir b. Abdillah,
21. Ebu Said el-Hudrî (r.anhum) hazretlerinden
gelen rivayetleri teker teker sayarak Şafiînin dayandığı delilleri nakletmiş ve hepsine dair
mütalaasını da ayrı ayrı belirtimiştir.
Aynî
merhumun bu mevzudaki görüşleri şöyle hulasa edilebilir: "Besmelenin
namazda aşikare okunacağını bildiren hadisleri rivayet
edenler çoksa da aslında bu hadislerin hepsi de zayıftır. Sahih hadis
kitaplarına alınmadıkları gibi, meşhur Miisnedlerde
de bulunmamaktadırlar. Bunların ekserisini Hakim ile Darekutnfnin rivayet ettikleri görülür. Hakim'in
bu babda müsamahakar davrandığı ve zayıf hatta bazı
mevzu hadisleri sahih diye kabul ettiği bilinmektedir. Darekutnî'ye
gelince, o da kitabını garib şazz
ve muallel hadislerle doldurmuştur. Ondan nice hadisler vardır ki, bu hadisler
başka yerde bulunmaz. Ravileri arasında tarih kitabları ile cerh ve ta'dil ki-tablarında bile
bulunmayan nice yalancılar, zayıflar ve meçhuller vardır ki Amr
b. Semr, Cabir b. Cu'fî,
Hasan b. Muarik, Ömer b. Hafs
el-Mekkî, Abdullah b. Amr
b. Hassan, "Yalan dağarcağı" lakabı verilen
Ebü's-Salt el-Herevî, Ömer
b. Harun el-Belhî, İsa b. Meymun
el-Medenî v.s. hep bunlar arasındadır. Böylelerinin rivayet ettiği
hadisler Buharı ve Müslim'in Sahihlerinde Enes'ten rivayet ettikleri bir
hadisle nasıl muaraza edebilir? Bu hadisi rivayet eden imamlardan birisi de Katade'dir ki, zamanının en büyük hafızı idi. Ondan da
hadiste Emirü'l Mü'minin
lakabını alan Şu'be rivayet etmiştir. Onlardan gelen
rivayetleri kabul etmekte tereddüt göstermemiştir. Buharî
bile, Ebu Hanife'nin mezhebine ifrat dereceye varan
hücumlarda bulunmasına rağman Sahih'ine o zayıf ravilerden hiç birini koymamıştır. Sahih'inde tahric etmek için besmelenin aşikare
okunacağım bildiren sahih bir hadis bulabilmek ümidiyle pek çok meşakkatlere
katlanmış, fakat böyle bir hadis bulamamıştır. Müslim de öyledir. O da bu
mevzuda hiç bir şey zikretmemiştir. İkisi de bu babta
sadece Enes hadisini tahrîc etmişlerdir ki, o da
besmelenin gizli okunacağına delalet eder. Şayet sen "Onlar her sahih hadisi
kitablanna almayı gerekli görmemişlerdir. Binaenaleyh
kitaplarına almadıkları sahih hadisler arasında besmelenin aşikare
okunacağını bildiren sahih hadisleri de terk etmiş olabilirler." dersen;
ben de derim ki, bu sözü ancak muannitler yahut şaşkınlar söyleyebilir. Çünkü
besmelenin aşikare okunması meselesi en güzide ve
fıkhın en müşkil, en münakaşa götüren, kitaplarda en
çok yer alan meselelerinden biridir. Buharî'nin kendi
şartına uygun ve yakın böyle bir hadis bulmuş olsa onu kitabına alacağına
insanın Allah'a müekked yeminler edeceği geliyor. Buharî'nin böyle bir hadis bulduğu halde, kitabına
almadığım kabul etsek bile işte Ebu Davud, işte Tirmizî, işte Nesaî ve îbn Mace...
Bu zatların kitaplarında zayıf senetli hadisler yer aldığı halde, besmelenin aşikar okunacağına dair hiç biri kitabına bir tek hadis almamıştır.
Eğer bu zatlar nazarında besmelenin aşikare
okunacağına dair olan hadisler tamamıyla bir hiçten ibaret olmasaydı, onları
kitaplarına almadan bırakmazlardı. İçlerinden yalnız Nesaî
bir tek Ebu Hüreyre
hadisini rivayet etmiştir. Sözde bu hadis muhaliflerce bu mevzudaki
rivayetlerin en kuvvetlisidir. Halbuki bu hadis de
birçok yönlerden zayıftır." Aynî merhum, sözünün bundan sonraki kısmında
besmelenin gizli okunmasını ifade eden hadisleri aşikare
okunmasını ifade eden hadislere tercih edilecek nitelikte olduklarını söylemiş
ve besmelenin aşikare okunacağını ifade eden hadislerin aslında mensuh olduğunu Hazimî'nin
"el-İtibar fi'n-nasih ve'I-mensuh mine'l-asar"
isimli eserinden naklederek sözlerine son vermiştir.
Hanefî
ulemasından Kasanî'nin tahkikine göre:
"Gerçekten besmelenin gizli okunacağı görüşünde olan sahabe, tabiîn ve tebe-i tabiînden pek çok ilim adamı vardır. Nitekim Küfe
uleması, Hz. Ömer, Ali, Ammar, Abdullah b. Mes'ud, Ebu Cafer Muhammed b. Ali
b. Huseyn, el-Hasen, İbn Şîrîn, İbn
Abbas, îbn üz-Zübeyr (ancak
İbn Abbas ile İbn üz-Zübeyr'den besmelenin namazda aşikare okunacağına dair de
rivayet vardır), Süfyan, el-Hakem, Hammad, el-Evzaî, Ebu Hanife, Ahmed, Ebu Ubeyd, en-Nehaî, besmelenin
gizli okunacağı görüşündedirler. Rivayet edildiğine göre Ebu
Ömer de şöyle demiştir: İmam dört şeyi gizli okur: 1. Euzu,
2. Besmele, 3. Amin 4. Rabbana
lekel-hamd. Aynı şekilde
Abdullah b. Mes'ud, İbrahim, es-Sevrî,
el-Esved, Tirmizî, el-Hazimî, Amr b. Ömer, İbnüz-Zübeyr de besmelenin gizli
okunacağı görüşündedirler.[Daha fazla bilgi için bk. Kasanî,
Bedayi', I, 204]
Her
besmelenin aşikare mi yoksa gizli mi okunacağına dair her iki tarafın kendi
görüşlerini te'yid eden delillerini sergilemeleri
karşısında merhum Ahmed Naim Efendi şöyle demiştir:
"Mesaili hilafiyyede savab
ve hakka mu-karin içtihadın hangisi olduğunu kesin
olarak tayin etmedeki müşkilat bütün açıklığıyla
ortadadır."[Tecrid Tercemesi,
II, 572]
Bu
mevzuya Hanefî ulemasının .namazda
besmelenin gizli okunacağına dair delillerini zikrederek son vermek istiyoruz:
1.
"Ali ve Abdullah b. Mesud (r.a.) besmeleyi asla aşikare okumazdı."[Heysemî, Mecmeu'z-zevaid, II, 108]
2.
"İbn Mes'ud besmeleyi
gizli okurdu."[Z. Ahmed et-Tehanevî;
îlau's-Sünen, II, 183, 184]
3.
"Resulullah (s.a.v.) ile Ebu
Bekir ve Ömer (namazda) besmeleyi gizli okurlardı"[Heysemi,
Mecmeu'z-zevaid, il. 108]
4.
"Nebi (s.a.v.) Ebu Bekir, Ömer ve Osman
Fatihanın ne başında ne de sonunda besmeleyi okurlardı"[Müslîm,
salat]
5.
"Ben Resulullah (s.a.v.), Ebu
Bekir ve Osman'la namaz kıldım. Fakat bunların hiç birisinin besmele
okuduklarını işitmedim."[Müslim, salat]
6.
"Nebi (s.a.v.), Ebu Bekir ve Ömer namaza
(besmele okumadan doğrudan doğruya) Fatiha ile başlarlardı."[Buharî,
ezan]
7.
Abdullah İbn Mes'ud
besmeleyi (namazda) aşikare okuyan bir kimse gördü ve
onu tenkid etti. Hz. Abdullah kendisi ve arkadaşları
besmeleyi (namazda asla) sesli okumazlardı.[Z. Ahmed et-Tehanevî, İ'Iau's-sünen, II..188]
8.
Abdullah b. Mağaffel'in oğlu şöyle dedi: "Babam,
namaz kılarken "Bismillahirrahmanirrahim"
dediğimi işitti ve: "Ey oğlum! Bu yaptığın bid'-attir. Bid'atten sakınmalısın.
Hz. Nebi'in sahabîlerinden İslamda bid'at (meydana
getirmek)ten daha çok tiksinen kişi görmedim. Ben, Nebi (s.a.v.) Ebu Bekir, Ömer ve Osman'la namaz kıldım. Hiçbirinin
besmeleyi açıktan okuduğunu işitmedim. Sen de (açıktan) okuma ve namaz
kılacağın zaman "elhamduliİlahi rabbil alemin de." Tirmizî der ki: "Bu hadis hasendir.
Nebi (s.a.v.)'in ashabından ilim ehlininin çoğuna
göre amel bu hadis üzerindedir. Ebu Bekir, Ömer,
Osman, Ali ve daha başkaları ve bazı tabiîn uleması bunlardandır. Sufyan es-Sevrî, İbnu'l-Mübarek, Ahmed ve
İshak'-in görüşü de budur..."[Tirmizî, salat; Zafer Ahmed et-Tehanevi, İ'lau's-sünen II. 187]
Bilindiği
gibi besmele "Bismillah: Allanın adıyla" veya "Bismillahirrahmanirrahîm: Rahman ve Rahim olan Allanın
adıyla"[bk.
Neml 30] sözüne verilen isimdir. Şu halde besmelenin Kur'andan olduğunda şüphe yoktur. Bu mev-zudaki ihtilaf sadece şu noktalardadır:
1.
Nemi Suresi'nde geçen besmele tam bir ayet midir, yoksa “O gerçekten
Süleyman’dandır" ayetinin bir parçası mıdır?
2.
Surelerin başında bulunan besmeleler o süreden bir ayet midir, yoksa Kur'an-ı Kerim'e teberrük için mi yazılmıştır?
3.
Fatihanın başında bulunan besmele Fatiha'dan bir ayet midir, değil midir?
Yukarıda
da arz ettiğimiz gibi bu noktalar üzerinde tevatür derecesinde bir nas bulunmadığı için taraflar kendilerince hak bildikleri
görüşü benimsemekle beraber karşı tarafın görüşüne de saygı duymaktadırlar.
Namazda besmele çekmenin hükmü ise, mezheplere göre şöyledir:
1.
Fatihadan Önce besmele çekmek Şafiîlere göre farzdır.
2.
Malikîlere göre mekruhtur. Fakat ihtilaftan kurtulmak maksadıyla farz
namazlarda gizlice besmele çekmek mendubtur. Nafile
namazlarda gizlice çekmekte zaten herhangi bir sakınca yoktur.
3. Hanbelî ve Hanefîlere göre ise sünnettir.[bk. el-Fıkh ale'l-Mezahibi'e-erba'a, I, 257]