SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 781 >>

DEVAM: 120-121. Namaza Başlarken (Hafif) Susmak

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِي شُعَيْبٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنْ عُمَارَةَ ح و حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ عَنْ عُمَارَةَ الْمَعْنَى عَنْ أَبِي زُرْعَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا كَبَّرَ فِي الصَّلَاةِ سَكَتَ بَيْنَ التَّكْبِيرِ وَالْقِرَاءَةِ فَقُلْتُ لَهُ بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي أَرَأَيْتَ سُكُوتَكَ بَيْنَ التَّكْبِيرِ وَالْقِرَاءَةِ أَخْبِرْنِي مَا تَقُولُ قَالَ اللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَايَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ اللَّهُمَّ أَنْقِنِي مِنْ خَطَايَايَ كَالثَّوْبِ الْأَبْيَضِ مِنْ الدَّنَسِ اللَّهُمَّ اغْسِلْنِي بِالثَّلْجِ وَالْمَاءِ وَالْبَرَدِ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz için tekbir aldı mı, tekbir ile kıraat arasında sükut ederdi. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun, şu tekbir ile kıraat arasındaki sükutunun hikmeti nedir? O esnada ne okuyorsun (lütfen) bana bildir, dedim. Buyurdu ki: "Ey Allah'ım benimle, günahlarımın arasını doğu ile batı arasını uzaklaştırdığın gibi uzak eyle! Ya Rabbi, beni günahlarımdan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle! Ey Allah'ım!Beni kar, su ve dolu ile (günahlardan) temizle, (diye dua ediyorum)"

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan; deavat; Müslim, mesacid, zikr; Tirmizî, deavat; Nesaî, tahare, iftitah; İbn Mace, ikame, dua; Ahmed b. Hanbel, II, 49.

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis”i Şerifte geçen iftitah tekbirinden sonraki bu sükuttan maksadın tamamen susmak olmayıp sesi kısarak içinden iftitah duası okumak olduğu 777 ve 779 no'Iu hadis-i şeriflerde açıklanmış ve bu mevzuda mezhep imamlarının görüşlerine de yer vermiştik.

 

Bilindiği gibi بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي cümlesinin aslı, "annem ve babam sana feda olsun" şeklindedir. Ancak "üfdî" fiili hazfedildiği için Muhatab zamiri açığa çıkmış, bu yüzden de aynı manaya gelen (...) zamirine dönüşmüştür. Netice olarak da ortada "bi ebi ente ve ümmi" kelimesi kalmıştır.

 

"(O esnada) ne okuyorsun (lütfen) bana bildir" sorusundan Resul-î Ek­rem'in tamamen sükut etmeyip sessizce ve dudaklarını hareket ettirerek dua okuduğu anlaşılıyor. Ebu Hureyre (r.a.) Efendimizin dudaklarını hareket et-tirişinden tamamen sükut etmeyip' bazı dualar okuduğunu anladığı için so­ruyu, "O sükut esnasında bir şeyler okuyor musun, okumuyor musun lütfen bana bildir" şeklinde değil de, okuduğundan emin olduğu fakat ne okudu­ğunu bilemediği için "hangi duayı okuyorsun?" anlamında sormuştur.

 

"Ey Allah'ım, benimle günahlarımın arasını doğu ile batı arasını uzak­laştırdığın gibi uzaklaştır" sözünün manası ise, geçmiş günahlarımı affet ve de beni günah işlemekten koru demektir. Bu cümlede iki bakımdan mecaz vardır: Birisi uzaklık, aslında cisimler arasında olur, ayrıca zaman ve me­kanla ilgilidir. Günahların ise zaman ve mekanla ilgisi yoktur. Çünkü birer cisim değillerdir. Binaenaleyh burada günahlar boşlukta yer işgal eden bir cisme benzetilmiştir.

 

İkincisi ise, bir şeyin imha edilmesi veya silinmesi o şeyin maddi bir varlık olmasına bağlıdır. Günahlar ise, maddi bir varlık değildir.

 

Günahlardan temenni edilen uzaklığın mağrib ile maşrık arasındaki uzak­lığa benzetilişindeki benzetme yönü (vecb-i şebeh) şark ile garbın bir araya gelmesinin imkansızlığıdır. Kişinin günahlara yaklaşması şarkla garbın bir­birine yaklaşmasına benzetilmiştir. Buna göre bu duanın manası şöyledir: "Ey Allah'ım, beni günahlardan doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar uzak­laştır. Doğu ile batı nasıl birbirine uzak Ve birleşmeleri imkansız iki cihet ise, günahlarım ile benim aramı da aynı derecede uzaklaştır ve birleşmesi imkansız iki zıt kutup haline getir."

 

"Ya Rabbi, beni günahlarımdan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gi­bi temizle" cümlesinde günahlardan arınma, beyaz kumaşın kir ve pastan arınmasına benzetilmiştir. Çünkü beyaz kumaş kir ve pası başkalarına nis-betle daha çok belli ettiği ve kir götürmediği için üzerinde en küçük bir kir veya pas olsa beyazlığını kaybeder. Böyle bir kumaşın beyaz rengini muha­faza edebilmesi en küçük bir lekeden dahi uzak olmasına bağlıdır. Yani bu dua ile günahlardan en küçük bir izin bile kalmaması istenmiştir.

 

''Allah'ım! Beni kar, su ve dolu ile" (günahlardan) temizle" duasında geçen günahların kar, su ve dolu ile yıkanması sözünde de yine mecaz var­dır. Günahlar adeta kar, su ve dolu ile temizlenebilen maddi bir kire benze­tilmiştir. Bu üç maddenin tabiatında kirleri temizleme özelliği bulunduğu gibi ateş söndürme özelliği de vardır. Günah da hem pistir, hem de sahibini ce­henneme sürüklediği için bir ateş mesabesindedir. Nitekim Cenab-ı Hak Cin Suresi'nin 22. ayetinde şöyle buyurmaktadır: "Kim Allah'a ve Nebiine isyan ederse, muhakkak ki onun için Cehennem ateşi vardır"                                                              

 

Bu duanın meali şöyledir: "Ey Allah'ım pis bir ateş demek olan günahlarımı su ile temizle ve söndür, iş bu kadarla da kalmasın, el değme­miş ve hiç kullanılmamış olmakla beraber, soğuk olan kar ile de bir daha yıka ki daha iyi temizleneyim. Sen yine el değmemiş ve hiç kullanılmamış olan, kardan da soğuk dolu ile yıka ki günahlarımın tamamen izi kalmasın." Resul-i Ekrem'in bu üç duası üç zamana nazaran yapılmış olabilir.

 

1. Günahlardan uzaklaştırmak istikbale, 2. Beyaz kumaş gibi temizlemek şimdiki hale. 3. Yıkamak da geçmiş zamana ait olabilir.