DEVAM: 120-121. Namaza
Başlarken (Hafif) Susmak
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ أَبِي
شُعَيْبٍ حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
فُضَيْلٍ
عَنْ عُمَارَةَ
ح و
حَدَّثَنَا
أَبُو
كَامِلٍ حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
عَنْ
عُمَارَةَ
الْمَعْنَى
عَنْ أَبِي
زُرْعَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ كَانَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
إِذَا
كَبَّرَ فِي
الصَّلَاةِ
سَكَتَ
بَيْنَ
التَّكْبِيرِ
وَالْقِرَاءَةِ
فَقُلْتُ
لَهُ بِأَبِي
أَنْتَ
وَأُمِّي أَرَأَيْتَ
سُكُوتَكَ
بَيْنَ
التَّكْبِيرِ
وَالْقِرَاءَةِ
أَخْبِرْنِي
مَا تَقُولُ
قَالَ
اللَّهُمَّ
بَاعِدْ
بَيْنِي
وَبَيْنَ
خَطَايَايَ كَمَا
بَاعَدْتَ
بَيْنَ
الْمَشْرِقِ
وَالْمَغْرِبِ
اللَّهُمَّ
أَنْقِنِي
مِنْ خَطَايَايَ
كَالثَّوْبِ
الْأَبْيَضِ
مِنْ الدَّنَسِ
اللَّهُمَّ
اغْسِلْنِي
بِالثَّلْجِ
وَالْمَاءِ
وَالْبَرَدِ
Ebu Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz için tekbir aldı mı,
tekbir ile kıraat arasında sükut ederdi. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Anam babam
sana feda olsun, şu tekbir ile kıraat arasındaki sükutunun hikmeti nedir? O
esnada ne okuyorsun (lütfen) bana bildir, dedim. Buyurdu ki: "Ey Allah'ım
benimle, günahlarımın arasını doğu ile batı arasını uzaklaştırdığın gibi uzak
eyle! Ya Rabbi, beni günahlarımdan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi
temizle! Ey Allah'ım!Beni kar, su ve dolu ile (günahlardan) temizle, (diye dua
ediyorum)"
Diğer tahric: Buharî,
ezan; deavat; Müslim, mesacid, zikr; Tirmizî, deavat; Nesaî, tahare, iftitah;
İbn Mace, ikame, dua; Ahmed b. Hanbel, II, 49.
AÇIKLAMA: Bu hadis”i Şerifte geçen iftitah tekbirinden
sonraki bu sükuttan maksadın tamamen susmak olmayıp sesi kısarak içinden
iftitah duası okumak olduğu 777 ve 779 no'Iu hadis-i şeriflerde açıklanmış ve
bu mevzuda mezhep imamlarının görüşlerine de yer vermiştik.
Bilindiği
gibi بِأَبِي
أَنْتَ
وَأُمِّي cümlesinin aslı, "annem ve babam sana feda olsun"
şeklindedir. Ancak "üfdî" fiili hazfedildiği için Muhatab zamiri
açığa çıkmış, bu yüzden de aynı manaya gelen (...) zamirine dönüşmüştür. Netice
olarak da ortada "bi ebi ente ve ümmi" kelimesi kalmıştır.
"(O
esnada) ne okuyorsun (lütfen) bana bildir" sorusundan Resul-î Ekrem'in
tamamen sükut etmeyip sessizce ve dudaklarını hareket ettirerek dua okuduğu
anlaşılıyor. Ebu Hureyre (r.a.) Efendimizin dudaklarını hareket et-tirişinden
tamamen sükut etmeyip' bazı dualar okuduğunu anladığı için soruyu, "O
sükut esnasında bir şeyler okuyor musun, okumuyor musun lütfen bana
bildir" şeklinde değil de, okuduğundan emin olduğu fakat ne okuduğunu
bilemediği için "hangi duayı okuyorsun?" anlamında sormuştur.
"Ey
Allah'ım, benimle günahlarımın arasını doğu ile batı arasını uzaklaştırdığın
gibi uzaklaştır" sözünün manası ise, geçmiş günahlarımı affet ve de beni
günah işlemekten koru demektir. Bu cümlede iki bakımdan mecaz vardır: Birisi
uzaklık, aslında cisimler arasında olur, ayrıca zaman ve mekanla ilgilidir.
Günahların ise zaman ve mekanla ilgisi yoktur. Çünkü birer cisim değillerdir.
Binaenaleyh burada günahlar boşlukta yer işgal eden bir cisme benzetilmiştir.
İkincisi
ise, bir şeyin imha edilmesi veya silinmesi o şeyin maddi bir varlık olmasına
bağlıdır. Günahlar ise, maddi bir varlık değildir.
Günahlardan
temenni edilen uzaklığın mağrib ile maşrık arasındaki uzaklığa
benzetilişindeki benzetme yönü (vecb-i şebeh) şark ile garbın bir araya
gelmesinin imkansızlığıdır. Kişinin günahlara yaklaşması şarkla garbın birbirine
yaklaşmasına benzetilmiştir. Buna göre bu duanın manası şöyledir: "Ey
Allah'ım, beni günahlardan doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar uzaklaştır.
Doğu ile batı nasıl birbirine uzak Ve birleşmeleri imkansız iki cihet ise,
günahlarım ile benim aramı da aynı derecede uzaklaştır ve birleşmesi imkansız
iki zıt kutup haline getir."
"Ya
Rabbi, beni günahlarımdan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi
temizle" cümlesinde günahlardan arınma, beyaz kumaşın kir ve pastan
arınmasına benzetilmiştir. Çünkü beyaz kumaş kir ve pası başkalarına nis-betle
daha çok belli ettiği ve kir götürmediği için üzerinde en küçük bir kir veya
pas olsa beyazlığını kaybeder. Böyle bir kumaşın beyaz rengini muhafaza
edebilmesi en küçük bir lekeden dahi uzak olmasına bağlıdır. Yani bu dua ile
günahlardan en küçük bir izin bile kalmaması istenmiştir.
''Allah'ım!
Beni kar, su ve dolu ile" (günahlardan) temizle" duasında geçen
günahların kar, su ve dolu ile yıkanması sözünde de yine mecaz vardır.
Günahlar adeta kar, su ve dolu ile temizlenebilen maddi bir kire benzetilmiştir.
Bu üç maddenin tabiatında kirleri temizleme özelliği bulunduğu gibi ateş
söndürme özelliği de vardır. Günah da hem pistir, hem de sahibini cehenneme
sürüklediği için bir ateş mesabesindedir. Nitekim Cenab-ı Hak Cin Suresi'nin
22. ayetinde şöyle buyurmaktadır: "Kim Allah'a ve Nebiine isyan ederse,
muhakkak ki onun için Cehennem ateşi vardır"
Bu
duanın meali şöyledir: "Ey Allah'ım pis bir ateş demek olan günahlarımı su
ile temizle ve söndür, iş bu kadarla da kalmasın, el değmemiş ve hiç
kullanılmamış olmakla beraber, soğuk olan kar ile de bir daha yıka ki daha iyi
temizleneyim. Sen yine el değmemiş ve hiç kullanılmamış olan, kardan da soğuk
dolu ile yıka ki günahlarımın tamamen izi kalmasın." Resul-i Ekrem'in bu
üç duası üç zamana nazaran yapılmış olabilir.
1.
Günahlardan uzaklaştırmak istikbale, 2. Beyaz kumaş gibi temizlemek şimdiki
hale. 3. Yıkamak da geçmiş zamana ait olabilir.