بَاب
فِي جُمَّاعِ
الْإِمَامَةِ
وَفَضْلِهَا
58. İmamlığın Fazileti
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
يَحْيَى بْنُ
أَيُّوبَ
عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ
بْنِ
حَرْمَلَةَ
عَنْ أَبِي
عَلِيٍّ الْهَمْدَانِيِّ
قَالَ
سَمِعْتُ
عُقْبَةَ بْنَ
عَامِرٍ
يَقُولُ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ مَنْ
أَمَّ
النَّاسَ
فَأَصَابَ
الْوَقْتَ
فَلَهُ
وَلَهُمْ
وَمَنْ
انْتَقَصَ مِنْ
ذَلِكَ
شَيْئًا
فَعَلَيْهِ
وَلَا
عَلَيْهِمْ
Ukbe b. amir (r.a.)
demiştir ki; Ben, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’i şöyle buyururken duydum:
"Bir kimse insanlara İmam olur ve vakte isabet ederse (sevabı) ona ve
cemaatadır. Bundan bir şeyi eksiltenin (vakitte kusur edenin) günahı ise,
kendisinedir, cemaata değil."
Diğer tahric: İbn
Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel, [V, 145, 154, 156; Hakim, el-Müstedrek, I, 210.
AÇIKLAMA: Ukbe b. Amir'in bu hadisi rivayet etmesinin
sebebi İbn Mace ve Beyhaki’nin rivayetinde Ebu Aii Hemedanî'den şöyle
anlatılmaktadır: İçerisinde Ukbe b. amir el-Cühenî'nin de bulunduğu bir gemiyle
yolculuğa çıktım. Namazlardan birisinin vakti geldi. Ukbe'den, bize imam
olmasını istedik ve kendisine; "buna en layık sensin. Sen Rasulullah
(s.a.v.)'in sahabisisin" dedik. İmam olmaktan kaçındı ve, "Ben
Rasulullah (s.a.v.)'in; Bir kimse insanlara imam olur ve vakte isabet
ederse..." buyurduğunu işittim" dedi.
Bu
hadisin manası şudur: Bir kimse insanlara imam olur ve onlara vaktinde namaz
kıldırırsa, bu namazın sevabı hem imama hem de cemaatadır. Namazı, vaktinden
çıkarmak suretiyle bir kusur ederse günahı sadece imam’adır, cemaatin bunda
bir günahı yoktur. Anlaşılan, Ukbe hadisi, umumuna hamletmiş ve onlara namaz
kıldırmaktan geri durmuştur. Ancak hadis idarecilere hamledilir. Nesai'nin İbn
Mes'ud'dan rivayet ettiği şu hadis de buna delalet etmektedir: "Herhalde
siz namazı vakti haricinde kılan milletlere yetişeceksiniz. Eğer onlara
yetişirseniz namazınızı vakti içinde evlerinizde kılın, sonra onlarla birlikte
tekrar kılıp bunu nafile sayın."
Hadisin
zahiri, isabet ve kusurun vakte mahsus olduğuna delalet etmektedir. Ahmed b.
Hanbel'in bir rivayetine göre ise, isabet ve kusur daha geneldir. O rivayette,
"Namazı vaktinde kılarlar, rüku ve sucudu tam yaparlarsa onun sevabı size
ve onlaradır" buyurulmaktadır. İbn Mace'nin aynı konu ile ilgili olarak
rivayet ettiği hadis de şöyledir; "İmam kefildir. Namazı doğru olarak
kıldırırsa sevabı ona ve cemaatadır. Kusur işlerse, günahı onadır, cemaate
değil."
Bu
rivayetler gösteriyor ki; hadiste anılan isabet ve kusur sadece vakitle ilgili
değil daha geneldir.
Hadis-i
şeriften anlaşılıyor ki; imam cemaatin namazından mesuldür. Şayet namazı adab
ve erkanına uygun bir şekilde ve vakti içinde kıldınrsa bunun sevabını hem
kendisi hem de cemaat alır. Ama eğer namazda kusur ederse bunun vebali sadece
imamadır. Cemaata bir mes'uliyet yoktur.