بَاب
إِذَا صَلَّى
فِي
جَمَاعَةٍ
ثُمَّ أَدْرَكَ
جَمَاعَةً
أَيُعِيدُ
57. Cemaatla Namaz
Kıldıktan Sonra Başka Bir Cemaata Yetişen Kişi Yeniden Kılar Mı?
حَدَّثَنَا
أَبُو
كَامِلٍ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
حُسَيْنٌ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ يَسَارٍ
يَعْنِي
مَوْلَى
مَيْمُونَةَ
قَالَ
أَتَيْتُ
ابْنَ عُمَرَ
عَلَى
الْبَلَاطِ
وَهُمْ
يُصَلُّونَ
فَقُلْتُ
أَلَا تُصَلِّي
مَعَهُمْ
قَالَ قَدْ
صَلَّيْتُ
إِنِّي
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ لَا
تُصَلُّوا
صَلَاةً فِي يَوْمٍ
مَرَّتَيْنِ
Meymune'nin mevlası
Süleyman b. Yesar'dan; demiştir ki; Belat'a, İbn Ömer'in yanına geldim. Onlar
(Belatlılar) namaz kılıyorlardı. İbn Ömer'e: Onlarla birlikte namaz kılmıyor
musun?" dedim.
Ben namazımı kıldım.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i; "Bir namazı bir günde iki defa
kılmayınız" buyururken işittim, dedi.
Diğer tahric: Belat:
Medine'de bir yerin ismidir. Mescidle çarşının arasına düşer. Bu kelime aslında
yere döşenen bir çeşit taşın adıdır.
AÇIKLAMA: Anlaşıldığı üzere Süleyman b. Yesar, Belat
denilen yere vardığında, o muhitin ahalisi namaz kılmakta oldukları halde İbn
Ömer (r.a.) namaza iştirak etmeyip bir kenarda oturmakta imiş. Süleyman b.
Yesar bu durumu yadırgayıp niçin onlarla namaza durmadığını sormuş; o da soruyu
Hz. Peygamber (s.a.v.)'den "Bir günde bîr namazı iki kere kılmayınız"
hadisiyle cevaplandırmıştır.
İlk
bakışta bu hadisle, önce geçen hadisler arasında bir çelişki varlığı
zannedilmektedir. Çünkü o hadislerde, evinde namazını kılan kişi bir cemaata
eriştiği takdirde, cemaatle birlikte namaz kılmaya teşvik edilmektedir. Bu
hadis ise, bir namazın aynı günde iki defa kılınamayacağını ifade etmektedir.
Varlığı zannedilen bu çelişki şu şekilde izale edilebilir:
Önceki
hadislerdeki; cemaata erişildiği zaman kılınacak olan ikinci namaz, kılınmış
olan farz namaz değil, nafiledir. Gelen kişi, insanlar namaz kılarken oturmamak
ve elde edemediği cemaat sevabına nail olmak için namaza durur. Bu kıldığı
ikinci namazı nafile olur. Bu hadiste men edilen ise, aynı farz namazı, farz
niyetiyle iki defa kılmakdır.
Üzerinde
durduğumuz hadisdeki ikinci namazı, farz niyetiyle kayıtlamadan mutlak olarak
anlamak da mümkündür. O zaman, bu hadisin, önceki babta geçen ve evinde
namazını kıldığı halde, yetiştiği cemaata uymaya teşvik eden hadislerle tahsis
edildiğini söylemek gerekir. O zaman nehiy başka birşey için olur ki o da;
önceden kılmış olduğu bir namazı münferid olarak iade etmektir.
İbn
Hacer şöyle der: "Namazını kılıp da, münferiden onu iade etmek isteyenin
namazı bize göre caiz olmaz. Çünkü aslolan; iadenin caiz olmayışıdır. Ancak
hakkında delil olan yerlerde iade caizdir. Delil de, sadece cemaatle iade
konusunda varid olmuştur."
Namazım
kılan kişinin; rastladığı bir cemaata tekrar katılıp onlarla namaz kılması
mes'elesinde iki hal sözkonusudur. Bunlar:
1.
Namazını daha önce tek başına kılmış olabilir. Bu konudaki ahkam önceki babda
geçmiştir.
2.
Namazını daha önce cemaatla kılmış olabilir.
Farz
namazını cemaatle kılan kişinin, ikinci bir cemaate rastladığı zaman onlarla
birlikte namaza durup duramayacağı konusunda mezhepler farklı görüştedirler.
Malikilere
göre; Namazım cemaatle kılmış olan kimse, aynı vakitte başka bir cemaata
uyamaz. Bunlar; önceki babda geçen: "Mescide gelip de insanları namaz
kılar gördüğünde, namazını kılmış da olsan onlarla birlikte kıl!"
manasındaki hadisi, vakit namazını tek başına kılmış olması haline hamletmişlerdir.
Hanbelîler;
vakit namazını ister cemaatle, ister tek başına kılmış olsun yetiştiği cemaatle
tekrar namaz kılmanın cevazına kaildirler.
Şafiîlere
göre de; her halü karda ikinci cemaata uyup namaz kılmak müstehaptır.
Hanefîlere
göre; evinde tek başına namazım kılan kişi öğle ve yatsı namazım bilahere
rastladığı cemaatle birlikte kılar. Diğerlerini kılmaz. Bu namazları cemaatle
kılmrş olan kişinin daha sonra ikinci bir cemaata yetişmesi halinde onlarla
birlikte bir daha kılıp kılmayacağı konusunda Hanefilerin görüşünü tesbit
edemedik.