DEVAM: 40. Vakit
Girmeden Ezan Okumak
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ بُرْقَانَ
عَنْ
شَدَّادٍ
مَوْلَى
عِيَاضِ بْنِ
عَامِرٍ عَنْ
بِلَالٍ
أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَهُ
لَا
تُؤَذِّنْ
حَتَّى
يَسْتَبِينَ
لَكَ
الْفَجْرُ
هَكَذَا
وَمَدَّ يَدَيْهِ
عَرْضًا
قَالَ أَبُو
دَاوُد
شَدَّادٌ مَوْلَى
عِيَاضٍ لَمْ
يُدْرِكْ
بِلَالًا
Bilal'den rivayet
edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kollarını yana doğru
açmış ve; "Fecrin ağardığı sana şöyle iyice belirmedikçe (sakın) ezan
okuma" buyurmuştur.
Ebu Davud dedi ki:
İyaz'ın azatlısı olan Şeddad, Bilal'i görmemiştir.
Sadece Ebu Davud
rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerif sabah vakti girmeden
geceleyin ezan okumanın caiz oımadığını söyleyen İmam Ebu Hanife (r.a.) ile
İmam Muhammed için bir delildir. Bu imamlara göre "ezan, vakti girdiğini
halka bildirmek için meşru kılınmıştır. Vakit girmeden ezan okumak ise, bir
nevi yalan söylemektir. Aynı zamanda emanete hıyanet demektir. Halbuki
Resulullah (S.A.V.) müezzinin emîn bir kimse olması lazım geldiğini ifade
buyurmuştur. Ayrıca geceleyin ezan okumak, uyumak ihtiyacını duyanlara zarar
verdiği gibi teheccüd namazı kılmak isteyenlere de zarar verebilir. Çünkü onlar
ezan sesini duyunca sabahın olduğunu zannederek nafile kılamazlar. Hz. Bilal'in
sabah olmadan ezan okuyuşunun gayesi ise, Ramazanda halkı uyandırmaktı.
Öyleyse Hz. Bilal'den, bu ezanı iade etmesini istemesi (bkz.532.hadis) fecrden Önce sabah
ezanı okumanın caiz olmadığını gösterir."
Nitekim
Hz. Fahr-i Kainat Efendimiz'in, "Ey Bilal sabah olmadan asla ezan
okuma"[Îbnü'l-Humam,
Fethu'l-Kaadir, I 221] buyurmuş olması da bu görüşün doğruluğun isbat eder. Bu mevzuyu
532. hadisin şerhinde açıklamıştık.
Müellif
Ebu Davud'un ravi "Şeddad Bilal'i görmedi'* demekten maksadı, bu hadisin
zayıf olduğunu ifade etmektir.
Buna
göre Şeddad ile Bilal arasında tabiinden bir kimsenin bulunması lazımdır. Bu
kişi senedden atlandığına göre hadis munkatidir. Bu niteliği taşıyan
hadislerin delil olarak kabul edilip edilemeyeceği konusunda ulema arasında
ihtilaf vardır İmam Ebu Hanife ile İmam Malik'e ve İmam Ahmed'in bir görüşüne
göre, bu hadis delil olarak kabul edilebilir. Hadis alimlerinin büyük çoğunluğu
bu hadisler üzerinde bir şey söylememeyi tercih etmişlerdir. İmam Ahmed'in iki
görüşünden biri de budur.