بَاب
سُؤْرِ
الْهِرَّةِ
38. Kedi Artığı
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ إِسْحَقَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي طَلْحَةَ
عَنْ
حُمَيْدَةَ
بِنْتِ
عُبَيْدِ بْنِ
رِفَاعَةَ
عَنْ
كَبْشَةَ
بِنْتِ كَعْبِ
بْنِ مَالِكٍ
وَكَانَتْ
تَحْتَ ابْنِ
أَبِي
قَتَادَةَ
أَنَّ أَبَا
قَتَادَةَ
دَخَلَ
فَسَكَبَتْ
لَهُ
وَضُوءًا
فَجَاءَتْ
هِرَّةٌ
فَشَرِبَتْ
مِنْهُ
فَأَصْغَى
لَهَا الْإِنَاءَ
حَتَّى
شَرِبَتْ
قَالَتْ
كَبْشَةُ
فَرَآنِي أَنْظُرُ
إِلَيْهِ
فَقَالَ
أَتَعْجَبِينَ
يَا ابْنَةَ
أَخِي
فَقُلْتُ
نَعَمْ
فَقَالَ إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
إِنَّهَا
لَيْسَتْ بِنَجَسٍ
إِنَّهَا
مِنْ
الطَّوَّافِينَ
عَلَيْكُمْ
وَالطَّوَّافَاتِ
Ka'b b. Malik'in kızı
Kebşe'den rivayet edilmiştir: Kebşe, Ebu Katade'nin oğlunun nikahlısı iken Ebu
Katade onun yanına geldi ve (gelin) Kebşe de O'na abdest suyu getirdi. Hemen
bir kedi gelip o su'dan içmeye başlayınca, Ebu Katade kabı eğdi ve kedi suyu
içip bitirdi. Kebşe dedi ki; Ebu Katade, benim kendisine baktığımı görlince,
"Ey kardeşimin kızı, acaib mi buldun?" dedi. "Evet" dedim.
O da: Rasulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem), "Kedi pis değildir. Çünkü
o devamlı olarak etrafınızda dolaşan hayvanlardandır" buyurdu, dedi.
Diğer tahric: Tirmizi,
tahare; Nesai, tahare; miyah; İbn Mace, tahare; Darimî, vudu'; Muvatta, tahare;
Ahmed b. Hanbel,
AÇIKLAMA: Buradaki "Ey
kardeşimin km" sözünden Kebşe'nin Ebu Kebşe’nin Ebu Kadate o!dUğu manası
çıkarılmamalıdır. Çünkü araplar arasında her hangi bir kimseye "Ey
kardeşimin oğlu", "yeğen, emmi oğlu" v.s. diye çağırtnakk bir
adettir. Islami gelenekte de bu şekilde hitab caizdir. Zira bütün mu'minler
kardeştirler. Bu hadis-i şerif hakkında Tirmizi "hasen-sahih"
demiştir.
Bu
hadis-i şerife göre kedinin ağzı ve artığı temizdir. İmam Malik Şafii, Ahmed,
Ishak ve Sahabe-i kiram'ın ekserisinin görüşü budur. Ancak Ebu Hanife ve
taraftarlarının görüşü ise, şöyledir: Ev kedisi devamlı etrafımızda dolaştığı
için onun pisliğinden insanların korunması imkansızdır. Bu yüzden şeriat onu
temiz saymıştır. Bu bakımdan ev kedisinin ağzı ve artığı temizdir. Bu nedenle
İmam A'zam ve Muhammed'e göre; "başka bir su varken kedinin artığını
kullanmak tenzihen mekruhtur, Başka su yoksa, bu kerahet kalkar."
Gerçekten
de kedi ağzını pislikten korumaz. Bu husus aynen sabahleyin kalkan kimsenin
gece elinin pislenmesi ihtimalinden dolayı elini yıkamadan kabuı içine
sokmasının yasaklanmasına benzer. Bu açıdan bakılırsa, kedinin artığı tenzihen
mekruhtur. Fakat kedinin bir pisliği yaladığı görülerek ağzının pisliği kesin
olarak bilinirse artığının da pisliğine; fakat su içerek ağzını temizlediği de
kesin olarak bilinirse, artığının temizliğine hükmedilir. İşte Hz. Nebiin
kedinin artığından abdest aldığını ifade eden hadisler de bu manaya
hamledilmiştir.
Diğer
bir rivayete göre kedi'nin et'i pis olduğundan artığı mekruhtur. Bu açıdan
bakılınca da kerahet-i tahrimiye ile mekruhtur. Fakat bu hususta en kuvvetli
görüş tenzihen mekruh olduğudur.
Kedilerden
sakınmak imkansız olduğundan İslamiyet bunları pis saymamıştır. Bu aynen,
başkalarına hiç bir zaman izin istemeden evlere girmek caiz olmadığı halde her
zaman evde bulunduklarından dolayı üç vaktin dışında evin baliğ olmamış
çocuklarına ve hizmetçilerine izinsiz olarak evlere girme ruhsatının
verilmesine benzer. Bu nedenle bu hadis-i şerifte her ne kadar kedilerin
arttığının temizliği belirtilmişse de temiz su varken kullanılmamalıdır.
Eğer
kedinin su içip ağzının temizlendiği görülürse, artık o kedinin artığı
temizdir. Hadiste ifade edilen kedinin içmesi için kabın eğilmesi hadisesi'nin
sebebi budur. Bu durumda, o suyu kullanmakta kerahet yoktur. Çünkü kedinin
ağzının pis olması ihtimali kalmamıştır. Fakat ağzının pislendiği kesinlikle
bilindiği zaman, artığının da kesinlikle pisliğine hükmedilir.