DEVAM: 121. Teyemmüm
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمِنْهَالِ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
عَنْ سَعِيدٍ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ
عَزْرَةَ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
عَمَّارِ
بْنِ يَاسِرٍ
قَالَ سَأَلْتُ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَنْ
التَّيَمُّمِ
فَأَمَرَنِي ضَرْبَةً
وَاحِدَةً
لِلْوَجْهِ
وَالْكَفَّيْنِ
Ammar bin Yasir'in şöyle
dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
teyemmümü sordum. Bana hem yüz, hem de eller için bir defa vurmamı
emretti."
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel, IV, 263, 265.
AÇIKLAMA: Bu hadisin zahirine
göre, yüzü ve elleri meshetmek için yere bir kere vuruş yeterli olmaktadır.
Ellerin meshedilmesinde son bir had zikredilmediği için de sadece ellerin meshi
kafi gibi görünmektedir.
Yere
iki kere vurmayı ve dirseklere kadar meshetmeyi şart koşanlar, bu hadisi şöyle
te'vil etmişlerdir: "Daha önce Ammar'ın teyemmümde iki kere vurmaya işaret
eden rivayetinde olduğu gibi bu hadisin manası bir kere yüz bir kere de eller
için vurmanı emretti" şeklindedir. Bu Hadiste sadece eller zikredilmiş ise
de, dirseklere kadar meshi işaret eden hadisler ve teyemmümün abdeste bedel
olması keyfiyeti ellerin dirseklere kadar meshedileceği hükmünü ortaya
koymaktadır.
Tahavi,
Şerhu Meanil-asar'da bu hususa işaretle
şunları söylemektedir; "Teyemmüm hakkındaki rivayetlerin farklılığı ve
ulemanın ihtilafından dolayı bu görüşlerden sahih olanı ortaya çıkarmak için
düşündük ve gördük ki, teyemmüm, Cenab-ı Allah'ın zikrettiği abdest azalarından
bazılarını düşürmüştür. Mesela, baş ve ayakların teyemmümde meshine lüzum
yoktur. Ancak meshedilmeme o uzvun bir kısmını değil, tümünü içine almaktadır.
Yani teyemmümde meshedilmesi gerekmeyen uzvun tümü hükmün dışında bırakıldığı
gibi, meshedilecek uzvun da tamamı hükmün içine girmekdedir. Abdest de yüzün
tamamını yıkamak gerektiği gibi, teyemmümde de yüzün tamamını meshetmek
lazımdır Aynı şekilde, nasılki abdestte elleri dirseklere kadar ykamak icap
ediyorsa teyemmümde de dirseklere kadar meshetmek gerekir." Bu konuda
söylenecek en güzel söz bu olsa gerektir.