SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 321 >>

DEVAM: 121. Teyemmüm

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْأَنْبَارِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ الضَّرِيرُ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقٍ قَالَ كُنْتُ جَالِسًا بَيْنَ عَبْدِ اللَّهِ وَأَبِي مُوسَى فَقَالَ أَبُو مُوسَى يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ رَجُلًا أَجْنَبَ فَلَمْ يَجِدْ الْمَاءَ شَهْرًا أَمَا كَانَ يَتَيَمَّمُ فَقَالَ لَا وَإِنْ لَمْ يَجِدْ الْمَاءَ شَهْرًا فَقَالَ أَبُو مُوسَى فَكَيْفَ تَصْنَعُونَ بِهَذِهِ الْآيَةِ الَّتِي فِي سُورَةِ الْمَائِدَةِ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ لَوْ رُخِّصَ لَهُمْ فِي هَذَا لَأَوْشَكُوا إِذَا بَرَدَ عَلَيْهِمْ الْمَاءُ أَنْ يَتَيَمَّمُوا بِالصَّعِيدِ فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى وَإِنَّمَا كَرِهْتُمْ هَذَا لِهَذَا قَالَ نَعَمْ فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى أَلَمْ تَسْمَعْ قَوْلَ عَمَّارٍ لِعُمَرَ بَعَثَنِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَاجَةٍ فَأَجْنَبْتُ فَلَمْ أَجِدَ الْمَاءَ فَتَمَرَّغْتُ فِي الصَّعِيدِ كَمَا تَتَمَرَّغُ الدَّابَّةُ ثُمَّ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ أَنْ تَصْنَعَ هَكَذَا فَضَرَبَ بِيَدِهِ عَلَى الْأَرْضِ فَنَفَضَهَا ثُمَّ ضَرَبَ بِشِمَالِهِ عَلَى يَمِينِهِ وَبِيَمِينِهِ عَلَى شِمَالِهِ عَلَى الْكَفَّيْنِ ثُمَّ مَسَحَ وَجْهَهُ فَقَالَ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ أَفَلَمْ تَرَ عُمَرَ لَمْ يَقْنَعْ بِقَوْلِ عَمَّارٍ

 

Şakik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Abdullah (bin Mes'ud) ile Ebu Musa el-Eşari'nin yanında oturmakta idim. Ebu Musa; Ya Ebu Abdirrahman bir adam cünup olsa ve bir ay su bulamazsa teyemmüm yapamaz mı? Ne dersin? dedi. Abdullah; Hayır, bir ay da su bulamasa teyemmüm yapamaz, karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa: Peki, Maide Suresindeki "Su bulamazsanız temiz yer yüzü ile teyemmüm ediniz" ayetini ne yapacaksın? dedi, Abdullah;

 

İnsanlara ruhsat verilseydi, suları soğuk gördükleri zaman hemen toprakla teyemmüme yönelirlerdi. Ebu Musa: Demek bunu (cünüplükten dolayı teyemmümü) bunun için kerih gördünüz, öyle mi? Abdullah: Evet, dedi. Ebu Musa; Ammar'ın, Hz. Ömer'e (söylediği) şu sözü duymadın mı?

 

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni bir ihtiyaç için göndermişti, Cünup oldum, fakat su bulamadım. Bunun üzerine hayvanın yerde yuvarlandığı gibi yuvarlandım, sonra da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip bu durumu haber verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Şöyle yapman kafi idi" dedi ve elini yere vurup, silkeledi, sonra sol eliyle sağ elinin üstünü, sağ eliyle de sol elinin üstünü daha sonra da yüzünü mesnetti" Abdullah (b.Mesud, Ebu Musa'ya cevaben); Sen de Ömer (bin el-Hattab)'ın, Ammar'ın sözü ile ikna olmadığını bilmiyor musun? dedi."

 

 

Diğer tahric: Buhari, teyemmüm; Müslim, hayz; Nesai, tahare; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, 265.

 

AÇIKLAMA:     Üzerinde durduğumuz haberin Buhari ve Müslim'deki rivayetlerinde bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Ancak bu farklılıklar manayı pek değiştirmemekte lafuzların ayrılığına rağmen mefhum itibariyle aynı sonuç elde edilmektedir.

 

Haberin zahirinden anlaşıldığına göre Abdullah bin Mesud, cünup olan kişinin su bulunmaması veya suyu kullanma imkanı Olmaması halinde teyemmüm edemiyeceğini söylüyordu. Bu, Ebu Musa el-Eş'ari'nin kulağına gitmiş ve aralarında, haberin metninde görülen konuşma cereyan etmiştir. İbn Mes'üd'un cünubün teyemmümünü kerih görmesi, insanların soğuktan korktukları takdirde guslü bırakıp teyemmüme yönelmeleri endişesinden doğmaktadır.

 

Buhari şarihlerinden Kirmani'nin beyanına göre, cünubün teyemmüm edebilmesi ruhsatı ile, soğuktan dolayı teyemmüme yönelmesi arasındaki alaka, suyu kullanmaya kudretinin yetmemesidir. Suyu kullanmaya gücün yetmemesi, ya suyun bulunmaması veya kullanılmasının mümkün olmamasıdır.

 

Ulemanın büyük çoğunluğu, hem abdestsizlik, hem de cünublükten dolayı teyemmüm edip namaz kılmanın sahih olduğu görüşündedirler, Dört mezhebin görüşü budur. Sadece, Ömer bin el-Hattab, Abdullah bin Mesud ve İbrahim en-Nehai'den, cünubün teyemmümle namaz kılamayacağı görüşünde oldukları nakledilmiştir.Yine bunlardan Hz. Ömer ile ibni Mes'ud'un bu görüşlerinden döndükleri de rivayet edilmiştir.

 

Bu haberin tertibinden, teyemmümde tertibin şart olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü Ammar'ın haberine göre, Efendimiz önce kollarını meshetmiş, yüzünün meshini sonraya bırakmıştır. Tertip ise bunun tam aksidir. Hanefi ve Malikilerin mezheplerinde tertip şart değildir. Ahmed bin Hanbel de büyük hadesten dolayı teyemmümde tertibe riayeti şart koşmaz. Yine bu haberden, teyemmüm için ellerde toz izlerinin bulunmasının şart olmadığı anlaşılmaktadır. Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ellerini silkelemesi bu görüş sahiplerini te'yid etmektedir. Ellerde toz izlerinin kalmasını şart koşanlar bu silkelemenin hafif olduğunu, tozları düşürmediğini söylemektedirler.

 

 

DEVAM