SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 320 >>

DEVAM: 121. Teyemmüm

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِي خَلَفٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى النَّيْسَابُورِيُّ فِي آخَرِينَ قَالُوا حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ أَخْبَرَنَا أَبِي عَنْ صَالِحٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَرَّسَ بِأَوَّلَاتِ الْجَيْشِ وَمَعَهُ عَائِشَةُ فَانْقَطَعَ عِقْدٌ لَهَا مِنْ جَزْعِ ظَفَارِ فَحُبِسَ النَّاسُ ابْتِغَاءَ عِقْدِهَا ذَلِكَ حَتَّى أَضَاءَ الْفَجْرُ وَلَيْسَ مَعَ النَّاسِ مَاءٌ فَتَغَيَّظَ عَلَيْهَا أَبُو بَكْرٍ وَقَالَ حَبَسْتِ النَّاسَ وَلَيْسَ مَعَهُمْ مَاءٌ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى عَلَى رَسُولِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رُخْصَةَ التَّطَهُّرِ بِالصَّعِيدِ الطَّيِّبِ فَقَامَ الْمُسْلِمُونَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَضَرَبُوا بِأَيْدِيهِمْ إِلَى الْأَرْضِ ثُمَّ رَفَعُوا أَيْدِيَهُمْ وَلَمْ يَقْبِضُوا مِنْ التُّرَابِ شَيْئًا فَمَسَحُوا بِهَا وُجُوهَهُمْ وَأَيْدِيَهُمْ إِلَى الْمَنَاكِبِ وَمِنْ بِطُونِ أَيْدِيهِمْ إِلَى الْآبَاطِ زَادَ  ابْنُ يَحْيَى فِي حَدِيثِهِ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فِي حَدِيثِهِ وَلَا يَعْتَبِرُ بِهَذَا النَّاسُ  قَالَ أَبُو دَاوُد وَكَذَلِكَ رَوَاهُ ابْنُ إِسْحَقَ قَالَ فِيهِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ وَذَكَرَ ضَرْبَتَيْنِ كَمَا ذَكَرَ يُونُسُ وَرَوَاهُ مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ ضَرْبَتَيْنِ و قَالَ مَالِكٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَمَّارٍ وَكَذَلِكَ قَالَ أَبُو أُوَيْسٍ عَنْ الزُّهْرِيِّ وَشَكَّ فِيهِ ابْنُ عُيَيْنَةَ قَالَ مَرَّةً عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ أَوْ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ وَمَرَّةً قَالَ عَنْ أَبِيهِ وَمَرَّةً قَالَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ اضْطَرَبَ ابْنُ عُيَيْنَةَ فِيهِ وَفِي سَمَاعِهِ مِنْ الزُّهْرِيِّ وَلَمْ يَذْكُرْ أَحَدٌ مِنْهُمْ فِي هَذَا الْحَدِيثِ الضَّرْبَتَيْنِ إِلَّا مَنْ سَمَّيْتُ

 

Ammar bin Yasir'den rivayet edilmiştir ki; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Aişe (radiyallahu anha) olduğu halde gece yarısından sonra Ulatu'l-Ceyş (denilen yer) de konakladı.

 

(Burada) Aişe'nin Zafar boncuğundan olan gerdanlığı kayboldu. Ordu tanyeri ağarıncaya kadar bu gerdanlığı aramakla meşgul oldu. Halbuki yanlarında su yoktu. Bundan dolayı Ebu Bekir, Aişe'ye kızdı ve, "insanları (yola devam etmekten) alıkoydun. Halbuki onların yanında su yok" dedi. Bunun üzerine Allah Celle Celalühü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e temiz olan yer yüzü cinsinden bir şeyle temizlenme ruhsatını (teyemmüm ayetini) indirdi. Hemen müslümanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'Ie birlikte kalktılar ve ellerini yere vurdular, sonra da topraktan bir şey avuçlamadan kaldırıp yüzlerini ve ellerini üstten omuzlarına, avuçlarının içinden de koltuk altlarına kadar meshettiler.

 

İbni Yahya rivayetinde, İbni Şihab'ın; "insanlar buna (omuzlara ve koltuk altlarına kadar meshetmeye) itibar etmiyorlar" dediğini ilave etti.

 

Ebu Davud dedi ki: Bu Hadisi, ibni ishak da böylece (Salih bin Keysan'ın rivayet ettiği gibi) rivayet etti ve rivayetinde (Ubeydullah bin Abdillah ile Ammar bin Yasir'in arasına) ibni Abbas'ı soktu. (ibni ishak ayrıca) Yunus'un dediği gibi, "iki defa vurdular" dedi. (Musannifin bu sözü, Salih bin Keysan'ın "bir defa vurdular”şeklinde rivayet ettiğine delalet ediyor.)

 

Bunu Ma'mer de Zühri'den "iki vuruş" şeklinde rivayet etti.  Malik, Zühri'den, Zühri, Ubeydullah bin Abdillah'dan o da babası tarikiyle Ammar'dan rivayet etti.  Ebu Uveys de aynı şekilde (Malik'in dediği gibi Abdullah'ın ilavesiyle) Zühri'den rivayet etti.  İbni Uyeyne, Ubeydullah'ın babası(nın zikredilip ve zikredilmediği)nde şüphe etti.

 

Bir seferinde "Ubeydullah'dan o da babasından, veya Ubeydullah'tan, o da İbni Abbas'tan" şeklinde, başka bir seferinde: 'babasından “bir seferinde de' 'ibn Abbas 'tan” şeklinde rivayet etti.  Yine ibni Uyeyne, o hadisi Zühri'den duyup duymadığında da tereddüt etti.

 

Onlardan (Ammar hadisini Zühri'den rivayet edenlerden) ismini verdiğim (Yunus, ibn ishak ve Ma'mer)den başka hiçbiri bu hadiste "iki vuruştu zikretmedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, teyemmüm, şehadat; meğazi; Müslim, hayz; tevbe; Nesai, tahare; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, VI, 195, 197

 

AÇIKLAMA:     Görüldüğü gibi bu Hadis teyemmüm ayetinin inmesine sebep olan hadiseyi anlatmaktadır. Ancak bu mevzudaki rivayetler arasında bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Bazı rivayetlerde gerdanlığı bütün ordunun aradığı beyan edilirken bazılarında (317. hadiste olduğu gibi), gerdanlığı arayanların ordudan bir kısmı olduğu ifade edilmektedir.

 

Buhari ve Müslim'in rivayetinde, Resulullah (s.a.v.)'in, Aişe validemizin uylukları üzerine başını koyup uyuduğu ve Hz. Aişe'nin, "Beni yola çıkmaktan men'eden şey (gerdanlığı aramak değil) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın uyluklarım üzerinde oluşudur” dediği nakledilmektedir.

 

Ashab-ı Kiram, teyemmüm ettiklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da teyemmüm etti mi, yoksa o'nun namazını abdestte mi kıldığı konusunda ihtilaf edilmiştir. Hadisin zahirinden onun da teyemmüm ettiği anlaşılmaktadır. Fakat İbni Reslan, ibni Abdilberr'dem naklen efendimizin namaz farz kılındıktan sonra bütün namazlarını abdestle kıldığını nakletmektedir. Buna göre Efendimizin teyemmümünü anlatan haberleri ümmetini ta'lime hamletmek gerekir.

 

Görüldüğü gibi bütün bu Hadisler Kur'an-ı Kerim'de mücmel olan teyemmüm ayetini tefsir ve beyan etmektedir. Teyemmümde toprağa vurmanın bir veya iki olması ve el ve kollardan nerelere kadar mesh yapılacağı hususunda geçen ve ileride gelecek hadisler ışığında fukaha üç görüşe ayrılmışlardır. Ayrıca ulemanın ekserisinin kabul ettiği gibi toprağa vuruş bir değil, her ne kadar bir defa ile iktifa edilebileceğini söyleyenler ve hatta üç kere vurulmasının gerektiğini söyleyenler var ise de iki defa olması istikametindedir. Ulemanın mesh konusundaki ihtilaflarını şu şekil de sıralayabiliriz:

 

1. Parmak uçlarından omuzlara kadar mesh edilmesi görüşüdür. Bu İmam-i Zuhri'ye aittir.

 

2. Yalnız bileklere kadar meshedilmesi gerekir diyenlerin görüşüdür. Bu da Ammar bin Yasir'den varid olan sahih bir hadise dayanmaktadır.

 

3. Dirsekler de dahil dirseklere kadar mesh edilmesi görüşüdür. Bu, Hanefiler de dahil, cumhurun görüşü oluyor. Bu hususta İmam Dehlevi "İki vuruşla dirseklere kadar meshedilmesi amel bakımından ihtiyata en uygundur" demektedir.

 

Buhari ve Müslim'in rivayetlerinde Hz, Aişe'nin gerdanlığının kayboluşu anlaşılmakta, fakat teyemmümün keyfiyetinden söz edilmemektedir.

 

 

DEVAM