DEVAM: 97. Cünublükten
Ğusletmek (Yıkanmak)
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
أَيُّوبُ
بْنُ جَابِرٍ
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عُصْمٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ قَالَ
كَانَتْ
الصَّلَاةُ
خَمْسِينَ
وَالْغُسْلُ
مِنْ الْجَنَابَةِ
سَبْعَ
مِرَارٍ
وَغَسْلُ
الْبَوْلِ
مِنْ
الثَّوْبِ
سَبْعَ
مِرَارٍ
فَلَمْ يَزَلْ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَسْأَلُ
حَتَّى
جُعِلَتْ الصَّلَاةُ
خَمْسًا
وَالْغُسْلُ
مِنْ الْجَنَابَةِ
مَرَّةً وَغَسْلُ
الْبَوْلِ
مِنْ
الثَّوْبِ
مَرَّةً
Abdullah b. Ömer
(r.a.)'den, şöyle demiştir: "Namaz elli (vakit), cünuplükten dolayı
yıkanmak yedi defa ve elbiseden idrarı yıkamak yedi defa idi. Resululah
(sallallahu aleyhi ve sellem) namaz beş vakit, cünuplükten dolayı yıkanmak bir
ve elbiseden sidiği yıkamak da bir defaya indirilinceye kadar (Allah'a) duaya
devam etti."
AÇIKLAMA: Hadisten anlaşıldığına
göre, Allah Teala başlangıcında namazı elli vakit, cünuplükten dolayı yıkanmayı
yedi defa ve elbisedeki sidiği yıkamayı yedi defa gerekli kılmıştı. Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) Allah Teala'nın rahmetinin büyüklüğüne güvenerek
bunların hafifletilmesi için dua ve tazarruda bulunmaya başladı. Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in isteği namaz beş vakit, diğerleri de birer
defa oluncaya kadar devam etti.
Namazın
önce elli vakit olarak farz kılınıp da sonra beş vakte indirilmesi Mi'rac
gecesinde olmuştur. Müslim'deki rivayete göre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) hadiseyi şu şekilde haber vermiştir:
"Allah
(c.c) bana her gün ve gece de elli vakit namazı farz kıldı Musa (a.s.)'ın
yanına indim, bana "Allah, ümmetine neyi farz kıldı" diye sordu, ben
de "elli vakit namazı" dedim.
Rabbine
dön ve hafifletilmesini iste. Çünkü ümmetinin gücü buna yetmez. Ben israil
oğullarını imtihan edip denedim dedi.
Ben de Rabbime dönüp "Ya Rabbi benim ümmetime (namazı) hafiflet" diye
dua ettim. Allah (c.c) beş vaktini indirdi. Sonra tekrar Musa (a.s.)'a döndüm
ve Allah'ın benden beş vakti eksilttiğini söyledim, Musa (a.s.):
Ümmetinin
gücü buna da yetmez, Rabbine dön ve hafifletilmesini iste, dedi. Allah Teala:
"Ya Muhammed, bunlar her gece ve gündüz beş namazdır. Her namaz için on
namaz (sevabı) vardır, bu da elli eder" buyuruncaya kadar Allah (c.c) ile
Musa (a.s.) arasında gidip gelmeye devam ettim."[410]
Cünuplükten
dolayı yıkanmanın bir defaya indirilmesi ile, elbisedeki idrarı yıkamanın bir
defaya indirilmesinin namazla birlikte Mi'rac gecesinde veya ayrı ayrı
zamanlarda olması muhtemeldir.
Ancak
sarihlerin beyanına göre İslam'ın ilk yıllarında olabileceğini söylemeleri
yanında hadis zayıf olduğu için delil değildir, diyenler üzerinde fazla
durmadıklarından yeterli bilgi elde edilememiştir. Hadisin sahih olduğu kabul
edilse bile namazın elli vakitten beş vakte indirilmesi hususu sahih hadislerle
sabittir. Fakat cünuplükten temizliğin, elbisenin yedi defa yıkanarak
temizlenmesinin hükmü sahih hadislerde varid olmamıştır. Buna göre de imamların
ittifak ettikleri husus cünüplekte su bütün vücuda nüfuz etmesi halinde bir
defa ile iktifa edileceğidir. Elbisede de durum aynıdır.
Elbisedeki
bir pisliğin yıkanması, Şafii ve Malikilere göre bir defadır. Ancak Şafiilere
göre üç defa yıkamak menduptur. Eğer necaset bir veya üç defa yıkamakla yok
olmamışsa, zail oluncaya kadar yıkamaya devam etmek gerekir. Ahmed b.
Hanbel'den gelen iki rivayetten biri de bu şekildedir. Muğni müellifi İbn
Kudame bunu tercih etmiştir.
Hanefilere
göre necaset ikiye ayrılır:
Necaset-i
Galiza: İnsanın tersi ve sicjiği, eti yenmeyen hayvanların tersi, sidiği ve
salyası, eti yenen hayvanlardan tavuk, kaz ve ördeğin tersi, kan, irin, meni,
mezi, vedi, hayz ve nifas ile istihaza kanları ağız dolusu kusuntu gibi insanın
bedeninden çıkıp da abdesti bozan şeyler bir de şarap ve boğazlanmadan ölmüş
hayvanın eti ve derisi.
Necaset-i
hafife: Atın ve eti yenen ehli ve vahşi hayvanların sidiği, eti yenmeyen
kuşların tersi, eti yenen hayvanların, eşek ve katırın sidiği, İmam A'zam'a
göre galiza, imameyne göre hafifedir. Fetva İmameynin görüşüne göre
verilmektedir. (Ebu Yusuf ve Muhammed r.a.)
Bu
necasetlerden galiza'nın katı olanının dirhem miktarından fazlası namaza mani,
daha azı mani değildir. Sıvı olanında ise, avuç içi miktarından azı namaza mani
değil, daha fazlası manidir.
Necaset-i
hafifenin isabet ettiği yer elbisenin veya bedenin dörtte birinden az ise
namaza mani değil, dörtte birine denk veya daha fazla ise, namaza manidir.
İmam
Ebu Yusuf'a göre enine boyuna bir karış miktarı namaza mani değil, daha fazlası
manidir. Elbise veya bedende namaza mani olacak miktarda pislik varsa (ister
galiza, ister hafife) hemen yıkanması gerekir. Bu pisliklerde ya gözle görülür
yani, kuruduktan sonra iz bırakır, ya da gözle görülmez yani kuruduktan sonra iz
bırakmaz.
Gözle
görülen bir necasetle pislenmiş olan şey, pisliğin aynı ve eseri yok olunca
temiz olur. Temizleme yolunun, yıkamak, silmek, ovalamak (v.s.) olması arasında
fark yoktur. Pislik yıkanarak giderilecekse suyun akıcı veya durgun,az veya çok
olması arasında fark olmadığı gibi yıkamanın adedi de mühim değildir. Mühim
olan pisliğin kendisi ve eserinin ortadan kaldırılmasıdır.
Renk
ve kokudan ibaret olan eserin kalması, (izalesi meşakkatli olduğu için) zarar
vermez. Bunları gidermek için sabun ve deterjan kullanmak zarureti yoktur.
Gözle
görülmeyen (iz bırakmayan) necasetle pislenmiş olan şey, yıkayanın zann-i
galibine göre temizlenmiş oluncaya kadar yıkanır.Müftabih olan görüşe göre aded
mühim değildir. Ancak zann-ı galib üç defa yıkamak ve yıkanılan şey
sıkılabilecek cinsten ise, her seferinde sıkmakla hasıl olur. Bilhassa üçüncü
yıkayışta damlalar kesilinceye kadar sıkılmaya devam edilmelidir.
Bu
hususta itibar sıkanın kendi kuvvetinedir. Tahtavi'nin beyanına göre, galebe-i
zannın üç defa yıkamakla hasıl olacağı şeklinde bir mecburiyet yoktur. Bu üçten
az yıkamakla da hasıl olabilir. Hatta pis bir elbise üzerinden su akıtılsa ve
zann-ı galibe göre o elbisenin temizlendiği kanaati hasıl olsa. yıkama ve sıkma
olmadığı halde, o elbisenin kullanılması caiz olur.Vesveseli olmayan kimse
hakkında zahir budur. Vesveseli olan için uygun olan, zann-ı galibi sayı ile
takdir etmektir ki, o da üçtür.
Eğer
elbisenin yıkandığı su akıcı olmazsa, o zaman her bir yıkanışta sıkılması
zahir-i rivayete göre lazımdır. Ebu Yusuf'tan sıkılmanın şart olmadığına dair
bir görüş de rivayet edilmiştir. Esas olan temiz olduğuna dair zann-i galibin
hasıl olmasıdır.