بَاب
فِي
الْجُنُبِ
يَدْخُلُ
الْمَسْجِدَ
92. Cünup Olan
Kimsenin Mescid (Camiy)e Girmesi
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْوَاحِدِ
بْنُ زِيَادٍ
حَدَّثَنَا
الْأَفْلَتُ
بْنُ
خَلِيفَةَ
قَالَ حَدَّثَتْنِي
جَسْرَةُ
بِنْتُ
دَجَاجَةَ قَالَتْ
سَمِعْتُ
عَائِشَةَ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهَا
تَقُولُ
جَاءَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَوُجُوهُ
بُيُوتِ
أَصْحَابِهِ
شَارِعَةٌ
فِي الْمَسْجِدِ
فَقَالَ
وَجِّهُوا
هَذِهِ الْبُيُوتَ
عَنْ الْمَسْجِدِ
ثُمَّ دَخَلَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَلَمْ
يَصْنَعْ الْقَوْمُ
شَيْئًا
رَجَاءَ أَنْ
تَنْزِلَ فِيهِمْ
رُخْصَةٌ
فَخَرَجَ
إِلَيْهِمْ
بَعْدُ
فَقَالَ
وَجِّهُوا
هَذِهِ
الْبُيُوتَ
عَنْ
الْمَسْجِدِ
فَإِنِّي لَا
أُحِلُّ الْمَسْجِدَ
لِحَائِضٍ
وَلَا جُنُبٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد هُوَ فُلَيْتٌ
الْعَامِرِيُّ
Aişe (r.anha)'nın şöyle
dediği rivayet edilmiştir; Ashab-i Kiramın evlerinin kapıları Mescide açılmış
bir halde iken, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (Mescide) gelip;
"Şu evlerin yönlerini (kapılarını) mescidden çeviriniz" buyurdu
ve(hucre-i saadetine) girdi.
Ashab, kendileri
hakkında bir ruhsat inmesini umarak bir şey yapmadılar (evlerin kapılarını
çevirmediler.) Bir müddet sonra Resulullah aleyhisselam onlar (ın yanına)
tekrar çıktı ve; "Şu evlerin (kapılarını) çeviriniz. Çünkü ben, mescidi
hayız ve cüntıp (olan)lara helal görmüyorum" buyurdu.
Ebu Davud dedi ki;
ıı(Seneddeki) O (Eflet b. Halife), Füleyt el-Amiri'dir.”
AÇIKLAMA: Zahirilerden İbn Hazm,
senetteki "Eflet'in meçhul olduğunu ileri sürerek bu hadisin zayıf
olduğunu söylemiştir. Buna karşılık; Şevkani, ibn Kattan, ibn Huzeyme ve İbn
Seyyid'in Nas sahih olduğunu söylemişlerdir.
Hattabi
şöyle der; "Eflet'in meçhul bir ravi olduğunu ileri sürerek bu hadis için
zayıf demişlerdir, ama bu isabetli değildir. Çünkü, İbn Hıbban ona
"sika" Ebu Hatim de "Şeyh" demiştir. Ahmed b. Hanbel,
(.........) ifadesini kullanmış, Süfyan es-Sevri ve Abdulvahid b. Ziyad da
kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Onun hakkında, Kaşifte; "saduk"
Bedru'l-Münir'de "Meşhur, Sika" denilmiştir..."
Cünup
olanın camiye girmesinin caiz olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.
Müzeni,
Davud ve ibn Münzir'e göre, özürlü veya özürsüz, abdest alarak ya da almadan,
camide oturmak veya caminin içinden geçip gitmek caizdir. Bunlar, bundan
evvelki babda geçen "Müslüman pis olmaz" hadisine dayanırlar. Ancak
müsluman'ın necis olmaması, onun camide kalmasının caiz olmasını gerektirmez.
Bu konuya has hadisler bulunmaktadır.
İshak
b. Rahuye, Süfyan es-Sevri ve Malikilerin çoğunluğuna göre, cünubun, caminin
içinde durması da, geçip gitmesi de caiz değildir. Ancak zaruret halinde abdest
alarak içinden geçebilir. Bazı Malikilere göre, teyemmüm etmelidir.
Hanbelilere
göre: Zaruret olsun olmasın, abdesti oimasa bile geçip gitmesi, abdest almak
şartıyla da içinde kalması caizdir.
Şafiiler;
mescidde durmadan geçip gitme hususunda Hanbelilerin görüşündedirler. Delilleri
şu ayeti kerimedir.
"Ey
İman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye ve cünup iken de -yolcu
olmanız müstesna- gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın..."[Nisa 43]
Şafiiler
(geçip gitmenin) ancak namaz kılınan yerlerde olabileceğini, bunun sefere
mahsus olduğunu söylemeye delil bulunmadığını söylerler. Üstelik
"Musafir" kelimesi ayette tekrarlandığı için sefer manasına
kullanılmış olsaydı tekrar olacaktır. Kur'an-ı Kerimde ise bunun olmadığı
açıktır, derler.
Sa'id
ve ibn Ebi Şeybe'nin Cabir'den İbn Münzir'in de Zeyd b. Eşlem'den rivayet
ettikleri hadisler de Şafiilerin delillerindendir. Cünübün, camide durması ise
Şafiilere göre de haramdır.
Hanefilere
göre; Cünübün, oyalanmadan, geçip gitmek için dahi olsa mescide girmesi
haramdır. Ancak evinin kapısı mescide açılıp da değiştirme imkanı olmayışı gibi
zaruret hallerinde haram olmaz. Eğer mescidde iken cünüp olur da beklemeden
çıkabilirse, teyemmüm edip çıkar. Çıkamazsa, teyemmüm edip bekler. Cünüp
olduğunu bilmeden camiye girer de camide iken cünup olduğunu hatırlarsa, hemen
dışarı çıkar, Çıkamayacaksa teyemmüm edip bekler. Fakat, namaz kılamaz,
Kur'an-ı Kerim okuyamaz.
Hanefiler;
üzerinde durduğumuz hadis ile, Tirmizi'nin rivayet ettiği, "...Ya Ali şu
mescidde cünup olarak (bulunman) seninle benden başka hiçbir kimseye helal
olmaz" Hadisidir. Üzerinde durduğumuz hadis hakkında bazı şeyler
söyİenmişse de, Açıklama kısmının başında hadisin sahih olduğunu söyleyenlerin
çoğunlukta olduğu beyan edilmiştir.
Hanefiler,
Şafiilerin delil kabul ettikleri ayeti onlar gibi anlamamışlar, ( -namaz)
kelimesinin başına ( -yerleri)
kelimesinin muzaf olarak takdir edilmesine itiraz ederek şöyle demişlerdir:
"Kelimenin başına muzaf takdir etmek, aslın hılafındadır. Buna göre;
"Siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaz yerlerine
yaklaşmayınız" kısmına da muzaf takdir etmek gerekirdi. O zaman mana;"Sarhoşken
ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaz yerlerine yaklaşmayınız." olur ki
bu mümkün değildir. Zaten bunu kimse söylememiştir.
Seferin
tekrarı mes'elesine gelince, bu, cenabet hali ile hastalık halinin, hükümde
eşit olduğuna işaret içindir."
Hanefiler
ayeti kerimeyi şu şekilde anlamışlardır; "...Cünupken namaza
yaklaşmayınız, ancak cünup, seferde olur da su bulamaz veya kullanmaya muktedir
olmazsa müstesna." Hz. Ali, ibn Abbas, Mücahid ve Sa'id b. Cübeyr de
Hanefilerle aynı görüştedirler.
Hayız
ve nifas halindeki kadın için de Hanefilerin görüşü ayıdır. Yani, bunlar da
mescide giremezler. Malikiler de aynı görüştedir. Tabii zaruret hali bu hükmün
dışındadır.
Şafii
ve Hanbelilere göre; Cünup için olduğu gibi ay hali ve lohusa için de, mescidi
kirletmeyeceklerinden emin iseler, içinden geçmeleri caizdir. İçeride
durmaları, Şafiilere göre caiz değil, Hanbelilere göre kan'ın kesilmesi ve
abdest almış olmaları şartıyla caizdir.
Mescidin
içinde ihtilam olan bir kimsenin derhal dışarıya çıkması lazımdır. Kapıların
kapalı olması gibi bir sebepten dolayı içerde kalması ise zarurete binaen
caizdir. Caminin iki kapısı varsa, kendisine yakın olandan çıkmalıdır.
Mescidde,
abdestsiz olarak durmak ittifakla caizdir. Sebepsiz yere abdestsiz duruyorsa
mekruh olduğunu söyleyenler de olmuştur.
Mescidde
uyumanın hükmü hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir.
Said
b. Müseyyeb, Hasen el-Basri, Ata, Muhammed b. Şirin ve Şafiilere göre,
kerahatsiz caizdir. Ancak, namaz kılanlara yeri daraltır veya onların gönlüne vesvese
vermesine sebep olursa, caiz değildir, haram olur.
İmam
Malik, "Evi olanın mescidde gecelemesini veya gündüz uyumasını doğru
bulmam" demiştir. İmam Ahmed'le İshak da bu görüştedir.
İbn
Mes'ud; Tavus, Mücahid ve Evzai, mescidde uyumayı mekruh görmüşlerdir.
Hanefilerden
Ayni, "İbn Müseyyeb ve Süleyman b. Yesar'a camide uyumanın hükmü soruldu.
"Bunu nasıl sorarsınız, Ehl-i Suffa mescidde uyurlardı, onların meskeni
mesciddi" dediler" demiştir.