DEVAM: 53. Abdest
Organlarının İkişer Kere Yıkanması
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ بِشْرٍ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
سَعْدٍ
حَدَّثَنَا
زَيْدٌ عَنْ
عَطَاءِ بْنِ
يَسَارٍ
قَالَ قَالَ
لَنَا ابْنُ
عَبَّاسٍ أَتُحِبُّونَ
أَنْ
أُرِيَكُمْ
كَيْفَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَتَوَضَّأُ
فَدَعَا
بِإِنَاءٍ
فِيهِ مَاءٌ
فَاغْتَرَفَ
غَرْفَةً
بِيَدِهِ
الْيُمْنَى
فَتَمَضْمَضَ
وَاسْتَنْشَقَ
ثُمَّ أَخَذَ
أُخْرَى
فَجَمَعَ
بِهَا
يَدَيْهِ
ثُمَّ غَسَلَ
وَجْهَهُ
ثُمَّ أَخَذَ
أُخْرَى
فَغَسَلَ
بِهَا يَدَهُ
الْيُمْنَى
ثُمَّ أَخَذَ
أُخْرَى
فَغَسَلَ
بِهَا يَدَهُ
الْيُسْرَى ثُمَّ
قَبَضَ
قَبْضَةً
مِنْ
الْمَاءِ
ثُمَّ نَفَضَ
يَدَهُ ثُمَّ
مَسَحَ بِهَا
رَأْسَهُ
وَأُذُنَيْهِ
ثُمَّ قَبَضَ
قَبْضَةً
أُخْرَى مِنْ
الْمَاءِ
فَرَشَّ
عَلَى
رِجْلِهِ
الْيُمْنَى وَفِيهَا
النَّعْلُ
ثُمَّ
مَسَحَهَا
بِيَدَيْهِ
يَدٍ فَوْقَ
الْقَدَمِ
وَيَدٍ تَحْتَ
النَّعْلِ
ثُمَّ صَنَعَ
بِالْيُسْرَى
مِثْلَ
ذَلِكَ
Ata b. Yesar'dan,
demiştir ki; "İbn Abbas (r.a.) bize, "Size Resullullah (sallallahu
aleyhi ve sellem)'ın nasıl abdest aldığını göstermemi arzu eder misiniz?"
dedi ve içinde su bulunan bir kap isteyip, o su'dan sağ eliyle bir avuç alarak
ağzına ve burnuna su verdi, sonra bir avuç daha su alıp iki elini birleştirip
yüzünü yıkadı, sonra bir avuç su daha alıp onunla sağ elini, tekrar bir avuç su
daha alıp onunla da sol elini yıkadı. Nihayet bir avuç su daha alıp elini
silkeledikten sonra başını ve kulaklarını meshetti. Sonra da bir avuç su daha
alıp nalin'li olan sağ ayağının üzerine serpti ve sağ ayağını, elinin biri
ayağının üstünde öbürü de nalin'in altıda olmak üzere iki eliyle mesh etti.
Sonra sol ayağına da aynı şeyi yaptı."
Diğer tahric: Buhari,
tahare, Tirmizi, tahare; ibn Mace, tahare; Nesai, tahare
AÇIKLAMA: Hadiste geçen ellerini
silkelemesinden maksat, elde bulunan suyun dökülmesidir. Ellerde kalan suyu
silkelemek değildir. Esasen elleri bu manada silkelemek caiz de değildir.
Nitekim Bezlu'l-mechud yazarı "el-Envar li-ameli'I-Ebrar" isimli
eserde elleri silkelemenin mekruh olduğu kaydedilmiştir, demektedir.
Gerçekten
de mevzumuzu teşkil eden Hadiste söz konusu edilen "ayaklar üzerine su
serpmek"ten maksat suyu gerçek manada serpmek değil, ayağı israfa
varmayacak şekilde mümkün olduğu kadar az bir suyla yıkamaktır. Umumiyetle su
israfı ayaklarda olduğu için bu israftan sakındırmak gayesiyle "ayaklarını
az su ile yıkadı” manasında "ayakları üzerine su serpti" tabiri
kullanılmıştır. Nitekim Buhari'nin rivayetinde "ayağını yıkadı"
tabiri de geçmektedir.
Ayaklarının
nalinli iken mesh edilmesine gelince, Hafız ibn Hacer, "Buradaki meshten
maksat ayakların her tarafına suyun erişmesini sağlamak için suyu ayakların
üzerine yukarıdan dökmektir" diyor. Yine Ibn Hacer, Buhari Şerhi'nde bu
Hadis üzerinde dururken; aslında bu hadiste ayakların yıkandığı açıkça
söylenmiyorsa da bu mana metinde geçen "fi" harfi ' cerrinden
anlaşılıyor. Zira bu harf-i cerr meshetmek fiiliyle değil, yıkamak fiiliyle
kullanılır. Eğer ayaklar üzerine meshetmek kastedüseydi "fi" yerine
"ala" harfi cerri kullanılırdı, diyor.
ibn
Hacer, ayakların nalinli olmasının, suyun ayakların altına geçmesine engel
olmayacağını çünkü, bu nalinlerin suyun ayakların altına geçmesine engel
olmayan "sebtiyye" denilen bir nalin çeşidi olduğunu sözlerine ilave
ediyor. Bir eliyle nalinin altından da tutmasından maksadın, nalin'in ayağa
temas eden kısmı olduğunu söyleyenler de vardır. Bu durumda artık suyun ayağın
altına erişmesi kesindir. Lakin bu hadis zayıftır. Bir delil niteliği
taşımaktan uzaktır.
İbn
Hacer, "nalinin altından tutmaktan maksat mecazen ayağın altından
tutmaktır. Eğer böyle değilse o zaman bu hadis şaz bir hadis demektir. Bu
hadisin ravisi Hişam b. Sa'd'a itimat edilmezken sağlam hadislere ters düşen bu
manadaki bir rivayeti nasıl kabul edilebilir?" diyerek sözlerine son
vermektedir. Bu mevzuda 117. hadise de müracaat edilebilir.